'İdari Öfke'yi anlattı, Türkiye üzerine çarpıcı tespitler yaptı

"Ateş yakacak şey bulamazsa kendini yer bitirir"

'İdari Öfke'yi anlattı, Türkiye üzerine çarpıcı tespitler yaptı

Samanyoluhaber.com yazarlarından Akif Coşkun, "İdari Öfke" başlıklı son yazısında Türkiye üzerine çarpıcı tespitler yaptı.

Devlet imkanlarını arkasına alarak, kahir bir dille konuşmaya başlayan idari mekanizmanın nerede duracağını kestirmenin imkansız olduğunu söyleyen Akif Coşkun, "Bir şekilde, yanlış gidişatı eleştirenler safında bulunanlara fazla bir seçenek kalmıyor; romantik ve edebi tabirle, “Ya tahammül, ya sefer” ya da İslam alimlerinin ortak kaderi çizgisi, “Sürerseniz, bu benim için hicrettir. Eğer öldürürseniz bu da şehadet!” İdareyi elinde bulunduranları teskin edecek, ateşlerini düşürecek, onları iz'ana getirecek sürprizler beklemekten başka bir yol yok. Ya da iş, Arapların, “Ateş yakacak bir şey bulamazsa, kendini yer bitirir.” hakikatinin tecellisine kalıyor." diye konuştu.

“Rahmetimiz gazabımızı geçecektir!” seviyesi ile başlayan konuşma metinleri, devlet imkanları ile beslenen öfke sendromlarının günümüz diline aktarılmasından ibaret." diyen Coşkun,  “Devletin bekası, milletin selameti için!” üst başlığı ile inatla tekrar edilen iddialar ise, siyasi hırsları gizlemeye yetmeyecek kadar cılız. Ramazan'da bile, algılarda yumuşamalar olur ve yaklaşmakta olan siyasi tecrübeleri aşmada yetersiz kalınır endişesi ile gerginlik had safhada tutuldu. Bu ne aşılamaz idari öfke sendromudur ki, ne Ramazan, ne oruç, ne iftar ne de Aşrı-ı Avahir, ateşini azaltmaya yetmiyor. İdari mekanizmanın resmi fetva eminleri buna mutlaka kafa yormalılar." ifadelerini kullandı.


"Hiyerarşik bir yapı arzeden devlet yönetim mekanizmaları en basit taksimle amir-memur ilişkisine dayanır. İdari kudret hem emri altındakileri, hem de bunlarla ulaşabildiği halk üzerinde, gücünü nereden alırsa alsın, demokrasi bile olsa, geniş tasarrufları elinde bulundurur. Bu tasarruf mülkiyeti, sahiplerini, her zaman önüne kattıklarına hayatı dar edecek imkanlar sağlar. Zirveden başlamak üzere, siyasi iradenin sözünü geçirebileceği küçük-büyük her türlü otorite, durumdan vazife çıkararak bu öfke rüzgarına kapılabilir. Gücün dediğini yaptırma iradesi, zincirleme bir reaksiyon tesiri ile kılcallara kadar kolayca sirayet eder. “Bunlara su bile yok!” tehdidinden vazife çıkarabilecek mercileri varın hesap edin. Devlet kurumlarında yaşanan son altı ayın tayin furyası, ancak böyle bir asabiyet sendromu ile izah edilebilir.

Eflatun, ütopik devlet anlayışında idareyi, insani zaaflardan kendini arındırmış kimselere teslim ettiği için, öfkesine kapılmış idarecilerden ziyade, erdemleriyle öne çıkmış gerçekdışı yöneticilere verir. Bizim dünyanın Medinetü'l-Fazıla yazarı için de idareciler, temennilerin ve olması gerekenlerin ardından kaybolup gitmektedir. Böylece, siyasi tarihin iki büyük teorisyeni, asabi idarecilere mesned bulma sorumluluğundan kurtulmuşlardır. Bu hususta en açık sözlü, 19. yüzyılın cesur Alman filozofudur, “Dünya varolduğundan bu yana, hiçbir otorite kendisinin eleştiri konusu yapılmasına istekli görünmemiştir.” Tarih içinde, öfke sendromlarından kendilerini kurtaramayan idari mekanizmaların, icraatlarını meşru görmeyenlere karşı alacakları tavır, “İstekli olup-olmama” izafiyetine bağlıdır.

Sözü fazla yormayalım; devlet imkanlarını arkasına alarak, kahir bir dille konuşmaya başlayan idari mekanizmanın nerede duracağını kestirmek imkansız. Bir şekilde, yanlış gidişatı eleştirenler safında bulunanlara fazla bir seçenek kalmıyor; romantik ve edebi tabirle, “Ya tahammül, ya sefer” ya da İslam alimlerinin ortak kaderi çizgisi, “Sürerseniz, bu benim için hicrettir. Eğer öldürürseniz bu da şehadet!” İdareyi elinde bulunduranları teskin edecek, ateşlerini düşürecek, onları iz'ana getirecek sürprizler beklemekten başka bir yol yok. Ya da iş, Arapların, “Ateş yakacak bir şey bulamazsa, kendini yer bitirir.” hakikatinin tecellisine kalıyor.

Emevi hükümranlığında idare öfkenin tecsim etmiş figürü Haccac b. Yusuf'tur. Minberden, “Ya ehl-i Irak, Ya ehl-i Şikak'ı ve'n-Nifak...” diye seslenen, Emevilerin Irak valisi. İdaresi altında bir çok kimseye çok sıkıntı yaşatmış, adeta Emevi zulmünün simgesi haline gelmiştir. O gün hayatta olan Sahabe-i Kiram ve tabiin'in büyükleri onun Emevi öfkesinden kurtulamamışlardır. Yaptığı bir çok hayırlı iş, onun bu sınır tanımaz pervasızlığında eriyip gitmiştir. Hicri 95 yılında vefat ettiğinde, Hasan-ı Basri'nin “Allahım onu helak ettiğin gibi, yaptığı şeyleri de yerin dibine batır.” diye dua ettiği, Ömer b. Abdülaziz'in şükür secdesine kapandığı rivayet edilir.

Haccac b. Yusuf'un kafasına taktığı şahıs, tabiin imamı Said b. Cübeyr olmuştu. İbni Abbas (R. Anh) mektebinin bu çok önemli simasını yıllarca takip ettirmiş (Bir rivayete göre dört yıl), Said b. Cübeyr onda tam bir takıntı haline gelmişti. Sonunda yakalatmış, huzuruna getirtmiş, bu büyük İmam'dan istediklerini alamayınca, öldürtmüştü. Haccac b. Yusuf'un musallat olduğu Said b. Cübeyr, kudretli Irak valisinin de sonu oldu. Rivayetlere göre, Emevi iktidarının mücessem öfkesi, Said b. Cübeyr'in şehid olmasından onbeş gün veya üç ay kadar sonra yakalandığı ağır bir hastalığın ardından aniden vefat etti. Haccac'ın hizmetçisi, “Son günlerinde, odasından, “Ben ne yaptım! Ne işim vardı benim Said'le. Ne diye onunla uğraştım!” sözlerini mırıldanıyordu.” diye anlatır.

“Rahmetimiz gazabımızı geçecektir!” seviyesi ile başlayan konuşma metinleri, devlet imkanları ile beslenen öfke sendromlarının günümüz diline aktarılmasından ibaret. “Devletin bekası, milletin selameti için!” üst başlığı ile inatla tekrar edilen iddialar ise, siyasi hırsları gizlemeye yetmeyecek kadar cılız. Ramazan'da bile, algılarda yumuşamalar olur ve yaklaşmakta olan siyasi tecrübeleri aşmada yetersiz kalınır endişesi ile gerginlik had safhada tutuldu. Bu ne aşılamaz idari öfke sendromudur ki, ne Ramazan, ne oruç, ne iftar ne de Aşrı-ı Avahir, ateşini azaltmaya yetmiyor. İdari mekanizmanın resmi fetva eminleri buna mutlaka kafa yormalılar."

<< Önceki Haber 'İdari Öfke'yi anlattı, Türkiye üzerine çarpıcı... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER