''
Ergenekon''
soruşturması kapsamında
Poyrazköy'deki kazılarda ele geçirilen
mühimmata ilişkin açılan davanın iddianamesinde, ''Ergenekon
terör örgütünün,
Rahmi Koç Müzesi'nde bulunan bir
denizaltıda
patlayıcıyı ülkede
kaos çıkarma amacı doğrultusunda, özellikle öğrencilerin yoğun olarak bulundukları bir sırada patlatmayı planladığı ancak patlayıcının denizaltıda görev yapan
rehber tarafından bulunması nedeniyle
eylemin gerçekleştirilemediği'' öne sürüldü.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, bir kişinin savcılığa gönderdiği ihbar mektubunda, 16
Kasım 2008 tarihinde
Haliç sahilinde bulunan Rahmi Koç Müzesi'nde sergilenen askeri denizaltı içerisinde patlayıcı madde bulunduğu, görevlilerin olayı bildirmesi üzerine
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı
Kuzey Deniz Saha Komutanlığında görevli bir
ekip tarafından patlayıcıların alınarak
personel eğitim alanında
imha edildiği belirtildi. Olayla ilgili olarak adli mercilere bilgi verilmediği ve sorumlularının araştırılmadığı yönündeki bilgi ile
mektup içerisinde bulunan CD'de kayıtlı
patlayıcı maddelere ait olduğu iddia edilen görüntülerden yola çıkılarak çalışma başlatıldığı kaydedildi.
Müze görevlisi
emekli astsubay Hasan
Oğuz İşleyenel'in 29 Ocak 2009 tarihinde savcılığa verdiği ifadede, 16 Kasım 2008 tarihinde bir denizaltının santral dairesinde bir
naylon poşette TNT kalıpları, 1,5 metre kadar fitil, 5-6 adet
fünye gördüğünü ve bunları müze müdürü
Ertuğrul Duru'ya götürdüğünü söylediği kaydedildi.
İşleyenel'in, müze müdürünün Kuzey Deniz Saha Komutanlığı ile irtibata geçtiğini söylediği belirtilen iddianamede, aynı gün
akşam saat 18.45 sıralarında Kurtarma Sualtı Grup Komutanlığından gelen bir binbaşı ve 2 astsubaya patlayıcı malzemeyi
tutanak karşılığında İşleyenel'in teslim ettiği, bu tutanakların daha sonra müze müdürü Ertuğrul Duru'ya verildiği kaydedildi.
İddianamede, ele geçirilen patlayıcı maddelerin Deniz Kuvvetleri Komutanlığının bilgisi doğrultusunda imha edildiği ancak olay nedeniyle herhangi bir soruşturma açılmadığının tespit edildiği ve Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında bu olayın da soruşturulduğunun bildirilmesi üzerine Kuzey Deniz Saha Komutanlığının 31
Mart 2009 tarihli talimatı ile Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Askeri Savcılığınca soruşturma başlatıldığı iddia edildi.
Kuzey Deniz Saha Komutanlığının,
Deniz Kuvvetleri Komutanlığının 15 Kasım 2008 tarihli onayı üzerine patlayıcıların eğitim sahasında imha edildiği belirtilen iddianamede,
şüpheli Levent Bektaş'tan elde edilen bir DVD'de gizlenmiş olarak bulunan belgede, ''C.G. ile görüşme notları... Koç Müzesi ile ilgili malzemeler yerine konulmak üzere operatöre ulaştırıldı. Müzenin ziyaretçilerini artıralım, okullarda
tanıtım reklam ve organizasyon faaliyetleri yapılarak ziyaretçi yoğunluğunun en fazla olduğu zamanın belirlenmesini C. Bey söyleyecek.
Öğrenciler projenin en önemli parçası. Operasyon tarihini teyit edelim'' şeklinde ibarelerin yer aldığı öne sürüldü.
İstanbul
Emniyet Müdürlüğü Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğüne 23
Mayıs 2009 tarihinde gelen ihbar e-postasında da şu ifadelerin yer aldığı iddia edildi:
''Bugüne kadar bu eylem planı dahilinde hayata geçirilen bazı eylemlerden de örnek vermek istiyorum.
Kasımpaşa Postanesi'nden
Ermeni kiliselerine, gazetelere gayrimüslim vatandaşlarımızın evlerine tehdit içerikli mektupların gönderilmesi bu plan dahilinde yapılmıştır. Burada da amaç kargaşa ve kaos çıkarmaktır. Kasımpaşa Postanesi'nde güvenlik kameralarının olmaması burayı
tercih etmelerindeki en büyük etkendir. Ayrıca yine Kasımpaşa'da bulunan Koç Müzesi'ndeki denizaltına patlayıcılar yerleştirilmesi de yine aynı plan dahilinde yapılmış bir eylemdir. Bu plana göre 200-300 kişilik bir öğrenci grubunun müzeyi ziyaretleri esnasında patlayıcılar patlatılacak ve ortalık kan gölüne dönecekti. Tabii bunun sonunda sorumlu hükümet tutulacak, faillerin yakalanmaması insanlarımızı gerecek ve toplumda bir kargaşa ortamının yaratılması sağlanacaktı. Ancak grup içerisinden bir kişinin görevini tam yapmaması ve müze görevlilerinin durumu fark etmesi bu planlarını sekteye uğrattı.
Denizaltında patlayıcıların bulunmasının ardından askeri makamlar, Halil Cura ve ekibi Ferudun
Arslan ve Sadettin Doğan hakkında soruşturma açtı ve telefonlarına el koydu. Ancak soruşturmanın seyrine bakınca, soruşturmanın failleri cezalandırmaktan çok olayın
kapatma ve örtbas etmeye doğru ilerlediğini gördüm.''
-TÜRKİYE'NİN YAŞAYACAĞI SIKINTILARIN BOYUTU-
''Ergenekon silahlı terör örgütü''ne yönelik yapılan çalışmalarda, örgütün ülkede kaos ve gerilim meydana getirebilmek için 2005 yılından bu yana defalarca değişik eylem planları hazırladığının görüldüğü ifade edilen iddianamede, şunlar kaydedildi:
''Eylemlerin özelliklerine bakıldığında her eylemde farklı amaç ve hedefler gözetildiği anlaşılmaktadır. Bir yandan Yargıtayda görevli yüksek
yargıç ya da yargıçlara yapılacak bir suikast girişimi ile
Danıştay saldırısında olduğu gibi ülkede laik-antilaik çatışması oluşturmayı hedeflerken, bir yandan NATO tesislerine yapılacak saldırı ile de
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin uluslararası çevrelerde zor duruma düşürülmesi hedeflenmektedir. Dönemin
Kara Kuvvetleri Komutanı olup sonradan
Genelkurmay Başkanlığı görevini de yürüten
Yaşar Büyükanıt'a yönelik gerçekleştirmeyi planladıkları eylemle silahlı kuvvetler mensuplarını
darbe yönünde
tahrik ederek darbe zemin oluşturma çalışmaları yapılırken
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı ve
bölge milletvekillerine yönelik eylemlerle de
Kürt-Türk çatışması çıkarılması amaçlanmaktadır. Bu eylemlerin gerçekleşmesi ve örgütün istediği amaca ulaşması durumunda masum birçok insanın ölmesi başta olmak üzere ülkemizin yaşayacağı sıkıntıların boyutunu tahmin etmek zor olmayacaktır.''
İddianamede, ''Ergenekon silahlı terör örgütünün tüm bu eylemleri gerçekleştirme konusundaki nihai amacının, yasama ve yürütme organını ortadan kaldırarak yönetimi ele geçirmek için ülkede darbe zemini oluşturmak ve hedefledikleri darbenin bir an evvel gerçekleştirilmesini sağlamak olduğunun anlaşıldığına'' yer verildi.
''Bu nedenle örgütün benzer eylemlerinden asla vazgeçmediği, deşifre olan her eylem planından sonra yeni eylem planları hazırlayarak uygulamaya koyduğu'' ileri sürülen iddianamede, ''bu eylem planları deşifre edilip failleri yakalandıktan sonra örgütün dışarıda kalan uzantılarına yönelik yapılan
teknik takip çalışmalarında, örgütün bu ve benzer eylem planlarından vazgeçmediği, ülkede darbe zemini oluşturmak amacıyla yeni ve daha tehlikeli eylem planlarını hazırladığının anlaşıldığı'' belirtildi.
İddianamede, Kaynarca Köyü Hocaoğlu mevkisi ile
Beykoz Poyrazköy Keçilik mevkisinde ele geçirilen mühimmatın dökümü yapıldı.
İşte idianamenin tam metni...
İŞTE O MÜHİMMAT - TIKLAYIN