İstanbul 13. Ağır
Ceza Mahkemesindeki
duruşmada savunmasını yapan eski 1.
Ordu Komutanı
emekli Org.neral
Hasan Iğsız, ''
dava konusu siteler aracılığı ile yürütülen illegal faaliyetlere hukuk koruması sağlamak amacıyla, sitelerin yeniden yapılandırılması yönünde düzenlemeleri içeren
andıcın hazırlanması talimatını verdiği'' şeklindeki iddiaya değindi.
Andıç ile ilgili konuların
Genelkurmay Başkanlığına sorulması gerektiğini daha önce de söylediğini belirten Iğsız, ''Genelkurmay Başkanlığınca 10 yıldır sürdürülen bir faaliyetle ilgili kimi, nasıl yanıltabilirim? Uygulamanın sadece 10'uncu yılında görevde olmama rağmen, 10 yılın tamamından nasıl oluyor da sorumlu tutuluyorum? Bu suçlamanın ne hukuki bir dayanağı ortaya konmuş ne de bu suçlamayı destekleyecek bir tutumum olmuştur. Eğer faaliyet illegal ise, neden ilk 9 yıl sorgulanmamış? Hiçbir ilave ve değişiklik olmamasına rağmen faaliyet, nasıl olmuş da birdenbire illegal
terör örgütü faaliyeti haline dönüşmüş'' diye konuştu.
Bir gazetede, internet siteleri ile ilgili haberin çıkması üzerine, istismara açık olabilecek bu konunun, ne olup ne olmadığının anlaşılması ve bir işlem gerekip gerekmediğinin ortaya konulabilmesi için inceleme yapılması ihtiyacı doğduğunu ifade eden Iğsız,
tutuklu sanıklardan o dönemin
Harekat Başkanı Korgeneral Mehmet Eröz'e inceleme yapılması, söz konusu sitelerin faaliyetlerinin ihtiyaten durdurulması emrinin verildiğini anlattı.
Sonunda bir karar verilmesinin gerekmesi nedeniyle, bu incelemenin bir ''andıç'' formu içinde ele alınmasının da
doğal olduğunu ifade eden Iğsız, şöyle devam etti:
''Harekat Başkanlığı konuyu incelemiş ve 2007 tarihli 5651 sayılı yasaya uyum amacıyla bazı düzenlemelere gidilmesini
teklif olarak içeren andıcı hazırlamıştır. Andıç, Genelkurmay Harekat Başkanlığı tarafından hazırlanmış ve bana arz edilmeden önce, konu ile ilgili bütün diğer başkanlıklar ve makamlarla koordine edilmiş, parafeleri alınmıştır. Bu şekliyle söz konusu andıç, hukuka ve
karargah çalışma usullerine uygun olarak hazırlanmış bir dokümandır.
Andıcın altında, 13 kişinin
imza veya parafesi bulunmaktadır. Hukuk dışı olarak addedilebilecek bir belgenin, konunun hiyerarşik sorumlularına ilaveten, Genelkurmay
Adli Müşaviri dahil konuyla ilgili diğer makamlar tarafından parafe edilerek, kendilerini resmen sorumlu duruma sokmaları aklın alacağı bir davranış biçimi değildir.''
-Sitelerin tamamen kapatılması iddiası-
Iğsız, ''
İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nın ortaya çıkmasından sonra yeniden açılması planlanan sitelerin tamamen kapatılması emrini verdiği'' iddiasına ilişkin de, dava konusu planın
12 Haziran 2009'da bir gazetede yayınlanmasının ardından askeri
savcılık tarafından
soruşturma yapıldığını ve kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini anımsattı.
Ardından yapılan başka bir soruşturmada da kendisini suçlayıcı bir şey bulunamadığını dile getiren Iğsız, sitelerin kapatılması konusunda da, ''Bana karşı sorumlu olan Harekat Başkanının bilgisi dışında olan bir işlemden benim haberimin olduğunu iddia etmek bir tutarsızlık olup Genelkurmay karargahındaki hayatın olağan akışına aykırıdır. Benim seviyemde görev yapan bir kişinin, devletin bir dairesinin evraklarının imhasında bilgisinin olması, başka bir deyişle zımnen onayının farz ve kabulü, benim
akıl ve vicdan ölçülerimin dışında kalmaktadır'' diye konuştu.
-İlk değilim son da olmayacağım-
İşlemediği suçları kanıtlamasının istendiğini ifade eden Iğsız, tutuklu olarak, yani peşin cezalandırma yöntemiyle yargılandığını söyledi.
''Neden tutuklu? Çünkü 'kuvvetli suç şüphesi var' deniyor. Hiçbir hukuki
delil yokken, bu 'kuvvetli' nereden geliyor? '' diyen Iğsız, ''Yarın öbür gün, suçsuzluğum, eğer deliller hukukta hala bir anlam ifade ediyorsa, yargı tarafından da teyit edilecektir. Bu arada, haksız yere kısıtlanan özgürlüğümün, benim ve ailemin üzerinde oluşturulan tahribatın telafisi nasıl olacaktır? Bunun, hukuki ve en az onun kadar önemli vicdani sorumlusu kim olacaktır? Ama galiba, bu duygular içinde olan ilk kişi ben değilim. Görünüşe bakılırsa maalesef son da olmayacağım'' şeklinde konuştu.
Iğsız,
küçük bir doğrunun etrafına yapıştırılmış birçok yalan, yanlış ve çarpıtılmış bilgilerin, kaynağı görünmez bir şekilde medyaya
servis edildiğini, maksatlı olan bu yaklaşımla, insan haklarına aykırı olarak kişilerin itibarsızlaştırıldığını ve daha yargı süreci başlamadan kamuoyunda mahkum edildiğini sözlerine ekledi.
Duruşma, Iğsız'ın daha önce alınan ifadelerinin okunmasıyla devam ediyor.