Bu
belgelerde cuntacıların,
halkı istedikleri yere çekebilmek için, yalan anketler ve işlerini kolaylaştıracak filmler yaptırdıkları anlaşılıyor.
3.
ihbar mektubu, Türkiye'de yaşayan herkese bugüne kadar şahit olduğu bir çok vak'anın
psikolojik harekat olduğunu gösterdi. Cuntacıların halk üzerinde denediği en çok başvurulan harp
tekniklerinin başında ise sonucu belli anketler çıktı.
İşte çoğunu görüp geçirdiğimiz psikolojik harekat faaliyetlerinden bir kaçı...
Bu teknik açıkça "yalan verilerle halkı uyutma" girişimiydi. İddialara göre ortada bir anket yoktu. O an cuntanın ihtiyaç duyduğu sonuç yazılıyor sonra da bu anketi,
Ankara, Süleyman
Demirel ve
Ergenekon yöneticisi olmakla suçlanan Mehmet Haberal'ın
Başkent Üniversitesi yapmış gibi gösteriliyordu.
İddialara göre ısmarlama
anket sonuçlarını duyuracak isimler de belirlenmişti. Bunun için de "kamuoyu oluşturma potansiyeli olan" denilerek Prof. Emre Kongar, Orhan Türkdoğan,
Gazeteci Bekir
Coşkun ve
Ece Temelkuran sayılıyordu. Aslında öngörülen anket sonuçları hiç
yabancı değil.
Cuntacılar sırf bu yalan verilere dayanarak ülkede bazı paranoyaları köpürtüyor. Bu rakamlarla birileri Türkiye'nin ekseni kayıyor propagandası yapıyor, birileri irtica yaygarası koparıyor.
Belgelerde dikkat çeken bir başka psikolojik harekat taktiği de
Sinema. Cuntacıların bugüne kadar gizlice iki filmi destekledikleri filmler için 550 bin lira
ödenek ayrıldığı iddia ediliyor.
Filmler de senaryosuna kadar belirtilmiş. İlki Terörle mücadele temalı. "
Güneydoğu bölgesinde tim komutanlığı yapan bir üstteğmenin yaşamından kesitler, eşinin bakış açısıyla yansıtılacak." deniliyor.
Sırf kamuoyu oluşturmak için film yaptırmayı planlayanlar reklamı da düşünmüş.
Reklam planları arasında kamuoyu oluşturabilecek kişilerin filmi izlemesi de var.
ŞEHİT VE GAZİ KONFERANSLARI PLANIN PARÇASI
Cuntanın halkı yönlendirmek için konferanslar verdirdiği, Eruygur'un ADD'sine para desteğiyle MİTİNG yaptırıldığı da ileri sürülüyor. Dahası bu belgeyi hazırlayanlar Şehit cenazelerinin bile psikolojik harp için kullanılmasını öngörüyor. Bütün bu faaliyetleri halkın, istenen şekliyle algılaması için de
Cumhuriyet Yazarı
Ümit Zileli ve Ergenekon sanığı
Sevgi Erenerol gibi gazetecilere de görev verildiği ileri sürülüyor.