Son günlerde Hizmet Hareketi'ne karşı yürütülen kara propaganda, bütün hızıyla devam ediyor. Ancak roller ve mecralar sürekli değişiyor.
Kara propagandanın bu defa ki adresi patronunun Peygamber torunu olduğunu iddia ettiği Akşam Gazetesi'ydi. Akşam Gazetesi,geçtiğimiz günlerde Hizmet Hareketi'ne iftira atmak için hiçbir kaynak göstermeden İslamofobik bir yazarın iddialarına sarıldı.
Gazeteci-Yazar Aydoğan Vatandaş, son yazısında iktidara yakın medya organlarının,Hizmet Hareketi'ne karşı yürüttüğü kara propagandayı ele aldı.
İşte Aydoğan Vatandaş'ın yazısının tamamı;
Geçenlerde akademisyen bir yazar arkadaşım şöyle dedi: ‘Hükümet medyası, Hizmet hareketi hakkında o kadar yalan, o kadar kara propaganda yöntemlerine başvuruyor ki, haksız oldukları buradan anlaşılıyor. Bu yalanlardan ve haksızlıklardan ötürü şu an Hizmeti savunuyorum. Bu iş bitince sizi eleştirmeye devam edeceğim.’
Dün okuduğum bazı haberler arkadaşımın haklı olduğunu gösteriyor.
Akşam Gazetesi’nde Paul L. Williams adında, tarihe 2011 Norveç saldırıları olarak geçen 77 kişinin yaşamını yitirdiği 242 kişinin ise yaralandığı terör eylemlerinin faili Anders Behring Breivik adlı katille ideolojik yakınlığı olan ve kendisini FBI danışmanı olarak pazarlayan ve fakat FBI ile hiç bir ilişkisi bulunmayan, İslamofobik bir yazarın iddialarına sarılmış. Söz konusu şahısla ne tür bir görüşme yapılmış bu belirtilmemiş. Yani okuduğumuz metin yazılı ya da görüntülü bir röportaj mı yoksa daha önce yazılan yazılardan bir derleme mi anlaşılmıyor. Haberde imza da yok.
Williams, Gezi olaylarından sonra, Pennsilvania’da düzenlenen protesto gösterilerinde de organizatörlerin kullandığı bir isim. Bu da Hükümet ile Pennsilvania gösterileri arasındaki bağlantı iddialarını güçlendiriyor. Seviyenin bu kadar düştüğü bir ortamda denize düşen de yılana sarılıyor haliyle.
Ancak Williams’ın, geçtiğimiz yıllarda Amerika’da Erdoğan’la El-Kaide' class='textetiket' title='El Kaide haberleri'>El Kaide lideri Bin Ladin’i aynı karede göstermeye çalışan İslamofobik çevrelerle ideolojik yakınlığı olduğunu not edin ve şu linke bir göz atın:
Doğrusu Hizmet hareketini öteden beri ‘Ilımlı İslam’, ‘Protestan İslam’ ithamlarıyla eleştirenlerin, Hizmet’i üstelik Hocaefendi’nin yaşadığı mekanda atış talimleri yaptıran şiddet yanlısı bir hareketmiş gibi göstermeye çalışan bir adamın iddialarına sarılması, içine düşülen umutsuz durumun bir göstergesi olmalı.
Tutarsızlık o kadar büyük ki, FBI danışmanı olduğu iddia edilen bir kişi, sözde CIA’nin bir faaliyetini deşifre ediyor; ama tutarsızlığın derinleştiği nokta, görüşleri alıntılanan yazarın Erdoğan ve Gül’ün Gülen’in müridi olduğu iddialarında bulunulmuş olması.
Williams, 25 Mayıs 2010 tarihli Bill Gates’in Hizmet Hareketini fonladığını iddia ettiği yazısında, Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Gülen’in müritlerini iddia etmişti:
‘Abdullah Gul, Turkey’s first Islamist President, is a Gulen disciple along with Prime Minister Recep Tayyip Erdogan, and Yusuf Ziya Ozcan, the head of Turkey’s Council of Higher Education.’
İktidar medyasının Hizmet Hareketi’ne saldırmak için kullandığı isimlerden biri de Sibel Edmonds.
Edmonds’un Williams’tan bir farkı geçmişte gerçekten FBI’da çalışmış olması. Ancak sadece tercüman olarak. İstihbarat kariyeri masa başında tercüme yapmakla sınırlı olan biri elinde hiç bir delil ve belge olmadan hemen her konuda iddialarda bulunuyor. İşte Hizmet Hareketine saldırmak için Edmonds’un tezlerine sarılanlar, Edmonds’un Erdoğan ve AK Partinin emperyalizmin ve CIA’nin bir projesi olduğunu iddia ettiği makaleleri olduğunu yok sayarak okuyucularına aslında saygısızlık yapıyorlar.
Öyle ki, bazı yazarlar Hizmet’e saldırmak için Sibel Edmonds’un makalesine atıfta bulunurlarken, makalenin başlığını bile görmezden gelebiliyorlar.
Başlık şu: ‘Turkish PM Erdogan: The Speedy Transformation of an Imperial Puppet!’
Yani: ‘Türk Başbakanı Erdoğan. Emperyal kuklanın hızlı dönüşümü!’
Makalede, Erdoğan’ın aslında bir CIA projesi olduğu anlatılıyor ve kullanım süresinin bittiği belirtiliyor.
Eski MİT yöneticisi Mehmet Eymür ise, Sibel Edmonds’la ilgili şu ifadeleri kullanıyor.
‘Bu ifadenin sahibi Sibel Edmonds, zamanında benim için de iddialarda bulunmuştu. İddialarından biri benim ABD vatandaşı olduğumdu. Amerika’da 9 yıl kalmama rağmen değil vatandaşlık, devamlı oturma ve çalışma müsaadesi dahi alamadım. Türkiye’ye döndükten sonra Amerikalı avukatıma artık uğraşmamasını belirttim. Diğer iddiası ise hatırladığım kadarıyla, benim Amerikalı istihbaratçılarla ilişkim olduğuna dair idi. Altı ay FBI’da tercümanlık yapıp her şeyi bildiğini zanneden Sibel Edmonds’a gülmüştüm. Ben zaten ABD’ye CIA, NSA ve FBI’a akredite MİT Temsilcisi olarak gitmiştim. Yani işim bu idi. Ne ise o tarihlerde bazı mülakatlarda bu iddiaları cevapladım.’
Gözlemlediğim bir başka haber de, Ahmet Keleş adlı bir akademisyenin sözde Hizmetin en önemli katmanlarında bulunduğu iddiasıyla görüşlerine başvurulması. Adını arama motorundan tarayınca, ilk çıkan videolardan biri Üstad Bediüzzaman’la ilgili ağır eleştirilerin yer aldığı söyleşisi çıkıyor.
Yani bir taraftan seçim meydanlarında hiç hakkınız olmamasına rağmen Üstad’ı siyasi hesaplara, sandığa alet edip, Nur gruplarını manipüle etmek isteyeceksiniz ama bir taraftan da, Üstad ve eserlerine en ağır hakaretleri sıralayan bir adamın laflarını Hizmet’e saldırmak için kullanmaktan çekinmeyeceksiniz.
İnsan gerçekten hayret ediyor.