Türkiye tarihinde
hapis cezasına çarptırılan ilk kuvvet komutanı olan
emekli Oramiral İlhami Erdil, 4 Temmuz’da Saray Kapalı
Cezaevi’ne konuldu. Erdil’in, cezaevi hayatı adeta bir gibi saklanıyordu. Dün
tahliye olan mahkum Hüseyin Yıldız, aynı koğuşu paylaştığı Erdil’in cezaevi hayatına ilişkin ilginç bilgiler verdi.
VATAN-Erdil’in, Saray Cezaevi’nin 3. koğuşunda 6 kişi ile birlikte kaldığını söyleyen Yıldız, 10 kişilik koğuşta 3 yatağın sürekli boş olduğunu söyledi. Erdil’in geleceğinden son ana kadar haberleri olmadığını ve özel bir
hazırlık yapılmadığını belirten Yıldız, “Paşa, geleceği söylendikten kısa bir süre sonra elinde iki koca çanta ile koğuştan içeri girdi. Gazetelerden kim olduğunu biliyorduk. Hepimizle selamlaştıktan sonra, benim yanımdaki ranzaya geçti. Yatağını dışarıdan aldırttı. Birkaç gün sonra
koltuk,
sandalye,
masa ve birlikte büyük bir
dolap getirtti” dedi.
Çok sigara içiyor
Erdil’i, “çok sevimli bir adam” olarak tanımlayan Yıldız, şöyle devam etti: “İlk geldiği günden itibaren çok rahat. Morali iyi, keyfi de yerinde. Sürekli gülüyor. Çok şakacı. Bir de çok sigara içiyor. Sigaranın birini söndürüp, diğerini yakıyor.
Kitap okuyor. Çok kitabı var. Cezaevindeki herkes ona ’Paşam’ diye hitap ediyor.”
Göbeği çıktı
“
Yemek ayrımı yapmıyor. Bazen özel isteği olduğu zaman koğuşta yemekten sorumlu arkadaştan onu rica ediyor.
Patates yemeklerini seviyor. Haftada bir koğuştakilerden kişi başı 50 YTL toplanıp yemek için erzak alınıyor. Paşa, ziyaretçilerinin getirdiği
börek ve tatlıları koğuştakilerle paylaşıyor. Aynı tabldottan yemek yiyorduk.
Çikolatayı da çok seviyor, sürekli çikolata yiyor. Kilo aldı, göbeği çıktı. Biraz
tansiyon sorunu var. Onu da
kontrol altında tutmaya çalışıyor.”
Paşa çok titiz
“Paşa temizliğe çok önem veriyor. Bu konuda çok titiz. Cezaevinde büyük bir
mangalımız var. Arada sırada et pişiriyorduk. Paşa ile de bazen mangal keyfi yaptık. Ancak Erdil Paşa o kadar titizdi ki, mangal yapılmadan önce o mangalı sabunlu suyla bir güzel yıkatırdı. Etler mangal temizlendikten sonra pişerdi.”
Büyük televizyon geldi
“Paşa, haberleri ve maçları yakından takip ediyor. Zaten o geldikten sonra yeni bir televizyon getirtti. Bizim
küçük ekranlı televizyonumuz birden büyüdü. Çok büyük ekranı var.
Televizyon kumandası da onda kalıyor. Ama kimsenin isteğini kırmıyor. İstenilen programları açıyor. Gece 12.00 - 12.30 gibi yatıyorduk. Paşa sabah 06.00 - 06.30 gibi kalkıp gazetelerini okuyor. Banyosunu da isteği zaman tüplü şofbenle yapabiliyor.”
Telefonla görüşme kısıtlı
“Normal ziyaret günü
Çarşamba. Demir parmaklıkların arkasından görüş yaptırılıyor. Ayın bir günü açık görüş var. Ancak Paşa’nın biraz farklı, ziyaret günleri değişiyor. Ziyaretçisi çok oluyor. Telefon görüşmesi sadece
pazartesi günleri 10 dakika ile sınırlı. Çamaşırlarını her hafta eve gönderiyor. Koğuşta kendisi yıkamıyor. Cezaevi bahçesinde volta atıyor.”
“Paşa ile yataklarımız yan yanaydı. Ben çok horladığım zamanlarda dürterek beni uyandırıyordu.
Sabah çıkmadan önce bana sarıldı. ’İnşallah böyle bir yere bir daha düşmessin’ dedi. Bu beni çok duygulandırdı.”
Hüseyin Amca cezaevine nasıl girdi?
KASTAMONULU Hüseyin Yıldız’ın cezaevine giriş hikayesi çok ilginç. Bir erkek çocuk sahibi olan Yıldız,
Bahçelievler’de bekçilik yaptığı fabrikaya
hırsızlık amacıyla girmek isteyen birini korkutmak için havaya ateş etti.
Hırsız kaçtıktan sonra kulübesine geri dönen Yıldız, bunu ertesi gün işyerindeki arkadaşlarına ve yakın çevresine anlattı. Ancak ateşlenen silahtan çıkan merminin hırsızın ensesine girdiğinden ve 500 metre ileride öldüğünden habersizdi. Olayın duyulması üzerine gözaltına alınan ve yargılanan Yıldız, 2004 yılında yani 70 yaşında cezaevine girdi. Önce Metris Cezaevi, ardından Balıksesir’de yatan Yıldız, cezasını Saray Cezaevi’nde tamamladı.
VATAN