Askeri işbirliği askıya alınsın!
İsrail,
Gazze'yi vurmak için ilginç bir şekilde cumartesi günlerini seçti.
Hava saldırıları da kara harekâtı da Yahudilerin
ocak bile yakmadığı bu günde başladı.
Kara harekâtına, camide namaz kılan cemaat vurularak başlanması da rastlantı olmasa gerek.
Tüm dünyanın gözü önünde, kadın ve çocuk ayrımı gözetilmeden yapılan saldırılarla İsrail, "düşmanına" kendi güvenliği için ne kadar acımasız olabileceğinin sinyalini veriyor.
Camiler gibi
alışveriş merkezleri ve ambulanslar da vuruluyor.
10 günde öldürülenlerin sayısı 550'yi buldu. 2 bin 500'den fazla yaralı var.
İsrail'in ölü ve yaralı sayısının daha artmasından, ya da kadın ve çocukları öldürmekten korktuğunu da sanmıyorum.
Dünya siyasi liderleri, dün olduğu gibi bugün de İsrail'i idare edeceklerdir...
Güçlü
Musevi lobisi sayesinde, oy, para ve medya desteğine muhtaç siyasiler ya da diktatörler nasıl olsa yine kılını kıpırdatmayacak...
Birkaç yıl önce, televizyon kameraları önünde taşla kolu kırılan Filistinli genci kim hatırlıyor bugün?
Babasının kucağında kurşun yağmuruna tutulan 8 yaşındaki Muhammed'in çığlıkları kimin kulağında çınlıyor?
Gazze'de yürütülen katliamlar da nasıl olsa bir süre sonra unutulacak...
1967'den bu yana işgal altındaki topraklardan İsrail'i, ne
Birleşmiş Milletler ne
İslam Konferansı Teşkilatı ne de
Arap Birliği çıkartabildi.
41 yıl sonra da değişen bir şey yok.
ABD, BM'nin askeri
yaptırım içeren 7'nci maddeye dayalı karar almasını engelliyor.
İslam
ülkeleri ve Araplar bölünmüş durumda.
Filistin'e komşu Arap ülkelerinin hiçbiri toplumsal tabanı olan hükümetler tarafından idare edilmiyor.
Mesela, Gazze ile Refah sınır kapısını açmayan
Mısır, İsrail ile barış karşılığında 1982'den bu yana her yıl ABD'den ortalama 2 milyar dolar
destek alıyor.
Yine
Hamas,
Müslüman Kardeşler örgütü ile yakın bir fikri yelpazeye sahip.
Mısır yönetimi ise,
Müslüman Kardeşler örgütünün yeryüzüne çıkmasına izin vermiyor.
Sonuçta, Hamas'a destek vermeyerek, kendi "Hamas"ını da zayıflatmaya çalışıyor.
Herkesin hesabı başka...
İsrail Gazze'de, ABD askerlerinin
El-Kaide' class='textetiket' title='El Kaide haberleri'>El Kaide militanları için yaptığı gibi "böl-bul-yok et" operasyonlarına başladı.
Gazze,
küçük parçacıklara bölünüyor.
Ardından, ev ev
arama yapılıyor. Eli
silah tutanlar ya da hakkında istihbarat olanlar tutuklanıyor.
Bir buçuk milyon insanın yaşıyor olması sizi yanıltmasın.
Gazze, topu topu 360 kilometrekare. Yani İstanbul'un Şile ilçesinin yarısı kadar.
Ortada devletten devlete bir savaş yok.
Uçaklarla, tank ve toplarla, yoğun nüfuslu küçük bir bölgede yürütülen orantısız askeri harekât var.
Böyle bir saldırıda
sivil katliamının olmaması asıl "mucize" olur.
Bütün dünya seyrediyor. İsrail "bitirdim" diyene kadar da seyredecek.
Türkiye'nin barış girişimlerini ise,
Tel Aviv reddediyor.
O halde, bu insanlık suçuna ortak olmamak için diplomatik tepki koymaktan öte ne yapabiliriz?
Önerim, İsrail ile imzalanan 'Askeri İşbirliği Anlaşması'nı İsrail, Gazze'den çekilip, katliamlara son verene kadar askıya almak.
Tabii ki, bu da İsrail'i durdurmaya yetmeyebilir.
Hatta, Musevi lobilerini Türkiye karşıtı kampanyaya sürükleyebilir.
Ama, en azından insan olarak, bu katliamlara karşı, söylemden öte tepki koyan tek ülke Türkiye olur.
İnsanlık onuru ve vicdanı kurtulur...
Erhan BAŞYURT - BUGÜN