Radikal gazetesi yazarı Murat Yetkin'in
köşe yazısı:
AK Parti’de B-planı hazırlıkları
AK Parti’de kimse kapatılmayı ağzına almak istemese de, kapatılma ihtimaline karşı hazırlıklar devam ediyor. Önceki hafta sonu
Kızılcahamam’da yapılan altı aylık danışma toplantılarında
Başbakan Tayyip Erdoğan’a dayandırılan, daha sonra da partinin iki numarası Dengir
Fırat tarafından dile getirilen ihtiyat planları şekillenmeye başladı. Kamuoyunda ‘B ve C planları’ diye adlandırılan ihtiyat planlarında, partinin yeniden örgütlenerek yola devam etmesi önemli bir yer tutuyor.
Üst düzey parti kaynaklarından edinilen bilgilere göre,
Anayasa Mahkemesi’nin
kapatma kararı vermesi durumunda atılması muhtemel adımlar arasında şunlar bulunuyor:
*
Meclis kulisinde yarı
şaka dile getirilen ‘PAK Parti, ya da HAK Parti’ isimlerine karşın, yeni partinin ismi henüz konulmuş değil. Ancak bir parti yetkilisi bu durumu doğmamış çocuğa isim koyulmasına benzetiyor ve belki de en az önemli konu olduğunu söylüyor. Yetkili, “Çünkü kapatılmayı aklımıza bile getirmek istemiyoruz” diyor. Öte yandan AK Parti’nin, mevcut ama aktif olmayan bir partinin çatısını devralarak yola devam etmesindense, sıfırdan yeni bir parti kurma eğiliminin yüksek olduğu görülüyor.
* Kapatılma durumunda, parti malvarlıklarının
Hazine’ye devri söz konusu. Buna, açılışı yeni yapılan
Ankara-Söğütözü’ndeki
modern parti genel merkezi dahil. Parti yönetimi ise bu konuda da hazırlıklara başlamış görünüyor. Bir yetkili, “Bu partiyi
kiralık binalarda kurduk. Partimiz internet ve diğer telekomünikasyon imkânlarını en iyi kullanan parti. Her bir
başkanlık bir binaya geçmek zorunda kalsak bile, kısa sürede aynı binadaymış gibi çalışmalarımıza devam ederiz” diyor.
* Partideki en kötü durum senaryosu, kapatılma ve
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın iddianamesi doğrultusunda Başbakan Tayyip Erdoğan dahil 71 kişiye beş yıl partili
siyaset yasağı getirilmesi üzerine kurulu. Bu durumda bazı isimlerin parti yönetimlerinde yer alması, il ve ilçe teşkilatlarında görev alması mümkün olmayacak. Bu durumda kimlerin yeni kurulacak partide o görevleri üstleneceği, yeni il ve ilçe teşkilatlarının mevcut yapıdan kimler tarafından kurulacağı dahi isim isim saptanma aşamasında.
* Bütün hazırlıklar, AK Parti’nin kapatılması durumunda, devamcısı partinin iki, en geç üç hafta içinde ‘bugün AK Parti’nin çalıştığı gibi çalışır halde olması’ üzerine sürdürülüyor.
* Bunun nasıl mümkün olacağının cevabını, teşkilatlanma, ya da
seçim çalışmalarından değil, ama kurumsal kimlik ve eğitim çalışmalarından sorumlu isim olan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı
Reha Denemeç, şu günlerde nadir rastlanacak şekilde ‘ismimi kullanmayın’ kalkanının arkasına sığınmadan şöyle veriyor: “Bu partiyi 14
Ağustos 2001’de kurduk ve gerekli şartları yerine getirir hale 6-7 ayda geldik. Kurulduktan 14 ay sonra da genel seçim kazandık. O zamandan bu yana iki genel seçim, bir
yerel seçim, iki kongre ve çok sayıda il kongresi, kadın ve
gençlik kolu kongresi tecrübemiz oldu. Şimdi kurulu ve kurumsal kimliği oturmuş bir partimiz var. O yüzden sistemi kısa sürede yeniden kaldığı yerden işler hale getirmemiz hiç zor değil.”
* Türk siyasetinde AK Parti’den çok önce kurulmuş, çok daha fazla sayıda seçim ve kongre yaşamış partiler var. Denemeç, ‘Bu rahatlığın nereden geldiği’ sorusuna ilginç bir
yanıt veriyor: “Eğitimden geliyor. 2007 seçimleri öncesinde 450 eğitmenimiz
Türkiye’yi ilçe ilçe dolaşarak ve 12 bölgesel merkezde, tam 42 bin kişiye ekonomi, iç
politika,
dış politika ve parti kurumsal kimliği konusunda eğitim verdi. Halen 35 ilde yerel seçimlere yönelik olarak
yerel yönetimler, kişisel
gelişim ve başarılı belediyecilik örnekleri başlıkları altında binlerce kişiye yönelik eğitim çalışmalarımız devam ediyor. Üstelik sembolik bir
ücret de aldığımız bu çalışmalarımıza yalnızca parti üyelerimiz değil, zaman zaman
muhalif partilerden vatandaşlar da katılıyor.
* “Kafamızdan hiç kapatma diye bir şeyi geçirmiyoruz” diye devam ediyor Denemeç; “Ortak aklın buna izin vermeyeceğine inanıyoruz. Ama öyle bir şey olursa yeniden organize olmamız çok kolay. Kapatma, bizim için de, Türkiye için yalnızca enerji kaybı olacak.”