Abdullah
Öcalan’ın
Türkiye’ye getirildiği günlerde,
İmralı Adasına giden
Cumhuriyet Savcılarından birisi de Nuh
Mete Yüksel’di. Öcalan’ın ifadesi alınırken, hemen diğer odada bulunan doktor, sık sık odaya geliyor, Öcalan’ın tansiyonunu, nabzını ölçüyordu. Yılların savcısı
Nuh Mete Yüksel, “sağlık bakımından en rahat dönemimdi.
Abdullah Öcalan için hazır bulundurulan doktor sayesinde tansiyonumu sürekli
kontrol altında tutuluyordu” diyor.
Apo’nun İmralı’da kalacağı belli olduktan sonra, onun sağlığıyla ilgilenme görevi de
Bursa İl
Sağlık Müdürlüğü’ne verildi. Dönemin askeri yetkilisi Hurşit
Tolon, Bursa Valisi Orhan Taşanlar defalarca İmralı’ya gidip, hiçbir konuda aksaklık-eksiklik olmaması için çaba gösterdiler.
“ZEHİR” İDDİASI, KIŞKIRTMAYA YÖNELİK
Üzerine bu kadar titrenen Abdullah Öcalan’ın şimdi “
zehirlendiği” avukatları tarafından öne sürüldü. 15
Şubat 1999 tarihinden bu yana güvenliği için ada tahsis edilen, sağlığı için bir devlet
hastanesinde ne bulunuyorsa her türlü
araç-gereç tahsis edilen Abdullah Öcalan’ı bu şekilde gündeme getirmek büyük haksızlıktır.
İnsanlarımızın doktor bulmakta, muayene ve tevdi olmakta ne kadar zorlandığını biliriz. Abdullah Öcalan için günlük muayenelerin yanı sıra 15 günde bilemediniz 3 haftada bir genel
sağlık kontrolünden geçirildiğini bu iddiaları gündeme getiren avukatları da biliyor. Ancak, Öcalan’ı gündemde tutmak için bu bir yöntemdir.
Çünkü önümüzde 8
Mart Dünya
Kadınlar Günü, 21 Mart
Nevruz Bayramı var. Bu günleri
PKK’nın gösterisine çevirme planları yapılıyor. Kitleleri ajite etmek için “Apo’yu zehirliyorlar” iddiası önemlidir. Sonra, Apo’yu 8 yıldır besleyen Devlet şimdi niçin bu kişiyi yavaş yavaş zehirlesin?
GİDECEK EKİP, SON ANDA BELİRLENİYOR
Abdullah Öcalan'ın İmralı'da her gün tansiyonu, nabzı ölçülüyor, bir rahatsızlığının olup olmadığı İmralı'da görevli askeri doktor tarafından soruluyor. İmralı Adasında bazen 15 günde, bazen ise 3 haftada ayrıca doktor grubu gönderiliyor. Bunlar arasında dahiliye mütehassısı, genel cerrah, ortopedist, nöroloji, Kulak-Burun-Boğazı da bulunuyor. Bazen de, değişik branşlarda doktorlar da gönderiliyor.
KOMANDO TAYINI
Abdullah Öcalan'a, İmralı'da görevli asker ve
Adalet Bakanlığı personeli için çıkarılan "komondo tayını" veriliyor, Apo için ayrıca yemek pişirilmiyor. Apo'nun sorgusunun yapıldığı dönemde de Cumhuriyet savcıları ile birlikte Apo aynı yerde yemek yiyordu. Öcalan, özellikle çorbanın yüzündeki yağı kaşıkla ayıklıyor, etin yağlı yerlerini de yemiyor. Yani sağlığına hayli dikkat ediyor.
LİSTELER VERİLİYOR
Abdullah Öcalan'ın genel sağlık kontrolüne gidecek doktorların kimliği, son ana kadar gizli tutuluyor. İl sağlık Müdürlüğü, değişik branştaki doktorların isim listesini ve görev yerlerini Cumhuriyet Başsavcılığı'na bildiriyor.
Başsavcılık, gönderilecek doktorlar hakkında araştırma yapıyor ve görevlendirilecek doktoru son ana kadar gizli tutuyor.
BİR DOKTORUN İMRALI İZLENİMLERİ
Abdullah Öcalan'ın İmralı Adası'na getirildiği 15 Şubat 1999 tarihinden bu yana İmralı Adasına Apo'nun muayenesi için giden
ekipde yer alan ve kısa süre önce Apo'nun muayenesinde yine bulunan doktor, izlenimlerini GÖZCÜ’ye şöyle anlattı:
SİNİZÜT AMELİYATI
Abdullah Öcalan'ın sağlık kontrolü görevi getirildiği zaman Bursa İl
Sağlık Müdürlüğü'ne verilmişti. Bunun için İmralı'da hem Apo'nun hem de adada bulunan personelin muayene ve tedavileri için her türlü araç-gereç alımı yapılmıştı. Bugün önemli bir hastanede hangi araç-gereçler varsa, İmralı'da da aynısı bulunuyor.
Abdullah Öcalan, Suriye'de bulunduğu dönemde iki kez sinizüt ameliyatı olmuş. O yüzden
boğazındaki akıntıdan rahatsız olduğunu belirtiyordu. Kulak-Burun-Boğaz doktoru defalarca görevlendirildi, ancak rahatsızlığı o kadar önemli değildi.
HEMOROİT
Öcalan'ın ikinci bir rahatsızlığı ise hemoroitiydi. Rahat oturamadığını söylüyordu.
Muayenesi yapıldıktan sonra ilaçla tedavisi yapıldı. Bugün böyle bir şikayeti bulunmuyor. Daha çok oturmaktan dolayı bu rahatsızlığı oluşmuştu.
2 SAAT, APO’NUN BÜYÜK ABDESTİ BEKLENDİ
Öcalan'ın kan,
idrar ve gayda örnekleri alınırken bir
tutanak düzenleniyor. Bu kişi, kendi onayı ile kan, idrar, gayda örneklerini verdiğine ilişkin belgeyi imzalıyor. Bir keresinde, Öcalan'ın kan, idrar örnekleri alındı ancak, gayda için numune bir türlü alınamadı. Büyük abdestini yapması için yaklaşık 2 saat beklemek durumunda kalındı. Bu duruma kendisi de gülmüş bize de espri yapmıştı.
“SAĞLIK BAKANI YAPACAĞIM”
Bir meslektaşımız Öcalan'ı muayene etti. Muayene biraz uzun sürdü. Öcalan, muayenesi bittikten sonra "Beni çok iyi muayene ettiniz. Beğendim. Sizi
Sağlık Bakanı yapacağım" diye espri yaptı. Bu kişiyle aramızda hekim-hasta ilişkisi vardı.
SİNİRLERİ ALINMIŞ
Adada görevli personelin özel seçilmiş olduğu hemen dikkat çekiyor. Görevlerini çok ciddi bir biçimde yapıyorlar. Sanki hepsinin sinirleri alınmış. Hepsi aklı başında insanlar. Bizlere karşı da son derece nazik davranıyorlardı. Çalışmalarımızı kolaylaştırmak için ne gerekiyorsa yapıyorlardı.
ŞARTLARI İYİ
Öcalan'ın kaldığı yeri de gördük. Havalandırma bölümü gökyüzünü görüyor. Öcalan da günlük olarak orada sporunu yapıyor, volta atıyor. Yiyeceğine-içeceğine çok dikkat ediyor. Psikolojik yönden de bir sıkıntısı yok. Zaman zaman psikiyatr İmralı'ya gönderiliyor. Kendisine
gazete ve kitapları veriliyor. Lambası 24 saat
yanık tutuluyor. Öcalan, saat 07.00'de kalkıyor, saat 22.00 de yatıyor.
SAÇ KILI GERÇEKTEN ÇIKARILDI MI?
Abdullah Öcalan’ın kendisini ziyarete gelen avukatları, kardeşleri ile tokalaşması, sarılması, öpüşmesi
yasak. Masanın başındaki sandalyede Abdullah Öcalan oturuyor, 1,5 metre uzaklıkta ise ziyaretçileri oluyor.
Adalet Bakanlığı yetkililerine göre, Öcalan’ın saç kılının dışarıya çıkarılması mümkün değil. Ancak, Apo eğer saçını önceden kesip, görüşme sırasında masanın üzerinde üfleyerek avukatlarına ulaştırdıysa buna da açıkçası ihtimal verilmiyor.
Yemekleri, oradakilerle aynı karavanadan çıkıyor. Tabaklar bir kez kullanılıp atılıyor. Getirilen elbiselerine zehir emzirilmiş olabilir diye kimyasal testlerden geçiriliyor, yıkanıyor. Apo ile en yakın temas da muayene eden doktorları oluyor. Onların ise bu tür oyunlar içinde olacağına kimse ihtimal vermez…
Sağlığına bu kadar özen gösterilirken, Öcalan’ın zehirlendiğini iddia etmenin altında 21 Mart Nevruz bayramının gizli planları olduğu da açık açık ortada. İddiaları boş çıkarsa söyleyecekleri de bellidir, “
yabancı doktorlar muayene etsin” denilecektir. Böylece Apo’yu gündemde tutmaya devam edecekler…
HÜRRİYET