DTP’yi kapatın!
DTP hiç şüphesiz
PKK’nın siyasi koludur. Yöneticilerini,
adaylarını bile PKK belirliyor.
Bunu hukuken ispatlamak için, AKP davasındaki gibi bazı delilleri “tahrif” etmeye de ihtiyaç yok; “
savunma”larında bile var bu deliller.
Hatta, eski DEP’ten bu yana, PKK’nın en çok hükmettiği parti, DTP’dir.
Evrensel hukuk bakımından da, bırakın terörün partisi olmayı, şiddeti lafla övmek bile parti
kapatma sebebidir.
Erbakan ve adamları bir kişinin burnunu mu kanatmıştı? Erbakan’ın “Kanlı mı, kansız mı?” türünden ‘zevzekçe’ laflarını bile
AİHM “şiddete
teşvik” saymadı mı?
DTP’nin kuruluşu
2002 yılında
HADEP Genel Başkan Murat Bozlak ve arkadaşları PKK’ya karşı çıkmayan ama yavaş yavaş PKK’dan bağımsızlaşan bir çizgi izliyorlardı. İyi diyaloglar kurmuşlar, basında da birçok yazarla görüşerek gerçekten barışçı oldukları izlenimi bırakmışlardı.
Fakat, Bozlak ve arkadaşları bir yandan PKK’nın
baskı ve tehditleriyle parti içinde
tasfiye edildiler... Öbür yandan,
mahkeme Murat Bozlak’ı hapse mahkûm etti,
Anayasa Mahkemesi de HADEP’i kapattı!
Alelacele devreye sokulan yedekteki
DEHAP’ta da terörsüz çözüm yanlıları az değildi. ‘Tam kendi partisi’ni isteyen
Öcalan’ın yeni bir parti için emir verdiğini Hatip
Dicle açıkladı ve
Ekim 2005’te DTP resmen kuruldu!
Bozlak ve arkadaşlarının HADEP’te geliştirdiği “
Türkiye partisi” kavramı terk edildi, yeni genel başkan
Ahmet Türk, “Öncelikle Kürtlerin birliğini sağlayan parti olacağız” diye ilk açıklamasını yaptı. 2007 seçimlerindeki ‘
bağımsız aday’ listesi de bir iki göstermelik isim dışında, PKK’nın ‘siyasi militanlar’ından oluşturuldu.
DTP böyle bir partidir.
Kime yarayacak?
Peki, Murat Bozlak’ı hapsetmek, PKK’dan bağımsızlaşma eğilimi gösteren HADEP’i kapatmak kime yaradı? Bugün DTP’yi kapatmak kime yarar?
Dünyanın her yerinde etnik milliyetçi hareketler, zamanla azgınlarla ılımlıların ayrıştığı bir süreçten geçmiştir; bu ikincisinin ağır basmasıyla çözümler oluşturulabiliyor.
Biz ılımlısını bile susturmakla, böyle bir ayrışmaya imkân vermemekle kimin ekmeğine yağ sürmüşüz?!
Bu düşüncelerledir ki, bir yıl önce DTP davası açıldığında “Parti kapatmak yanlıştır” diye yazmıştım.
İspanya’yı örnek veriyordum:
“Herri Batasuna adlı parti (parlamento tarafından) kapatılmıştır ama ‘Bask
Milliyetçi Partisi’ ve ‘Eusko Alkartasuna’ adlı ayrılıkçı parti devam ediyor, üstelik bölgede iktidardır.
Bu şekilde ‘potansiyel’in radikalleşmesi önlenmiştir.”
Parti kapatmanın, sempatizan kitlede mağduriyet duygusunu körükleyerek radikalleri güçlendireceğini belirterek diyordum ki:
“Hepsinden önemlisi, ‘parlamento’nun dışına itmek olacaktır! PKK zaten DTP’yi kışkırtıcı politikalara yönelterek ‘parlamento dışı’ siyasi eylemlere zemin oluşturmak istiyor...” (Milliyet, 7
Kasım 2007)
Şu bir yılda, PKK’nın “DTP’yi kışkırtıcı politikalara yönelterek ‘parlamento dışı’ siyasi eylemleri” yaygınlaştırmaya nasıl çalıştığını görüyoruz.
DTP kapatılırsa PKK parlamento dışı eylemleri geniş kitlelere yayabilecek, ılımlıların yolu büsbütün tıkanacaktır!
Türkiye artık
parti kapatmanın yanlışlığını görmüş olmalıdır.
TAHA AKYOL-MİLLİYET