İşte Ergenekon anayasası

Danıştay saldırısının kilit adamı Muzaffer Tekin'in Ergenekon adlı yasadışı bir yapılanmayla bağlantılı olabileceği kuşkusu, gözleri bu örgüte çevirdi.

İşte Ergenekon anayasası

Ergenekon'un "gizli tüzüğü" olarak elden ele dolaşan belgede "devleti korumak" adına her türlü yasadışı yol meşru sayılıyor. Belgeye göre, bu yollar arasında siyasi suikastler, uyuşturucu trafiği, mafyadan eleman kullanımı, entelektüellerden yararlanma, naylon terör örgütleri kurma, dezenformasyon da var. İşte derin devletin gizli anayasası Danıştay'a yönelik saldırıyla yeniden gündeme gelen 'Ergenekon' adlı örgüt, "devletin gerçek koruyucuları" olduğunu iddia eden ve devleti koruma adına yasa dışı işleri meşru gören illegal bir yapılanma. SABAH, varlığı uzun zamandır tartışılan "Ergenekon"un iç tüzüğünü buldu. Danıştay'a yönelik saldırı sonrasında çıkan ilişkiler ağıyla gündeme gelen "Ergenekon" adlı "devlet yanlısı çete" yapılanmasının, uzun süredir Türkiye'de faaliyet gösterdiği ve "devleti korumak" amacıyla siyasi suikasttan naylon terör örgütü kurmaya" kadar bir çok illegal eylemi onayladığı ortaya çıktı. Ergenekon'un Danıştay'a yönelik saldırıyı azmettiren ideolojik yapı olduğu kuşkusu, güvenlik güçlerini uzun süredir varlığı bilinen bu "derin devlet" yapısına yöneltti. SABAH gazetesi, varlığı güvenlik güçleri ve istihbarat tarafından uzun süredir bilinen ve yöneticileri arasında akademisyen, emekli asker ve güvenlik güçlerinden ayrılan isimlerin de olduğu Ergenekon'un "anayasasını" ele geçirdi. Ergenekon'un Danıştay'a saldırıyla doğrudan bağlantısı henüz tam olarak bilinmiyor, ancak son günlerde bu doküman Ankara'da elden ele dolaşıyor ve varlığı bazı köşe yazılarına da yansıdı. Emniyet güçleri, henüz boyutları tam olarak bilinmeyen, "Derin Devlet" örgütü Ergenekon'un, halen yer altına inmiş 30- 40 "aşırı milliyetçi" hücre hareketi üzerinde etki sahibi olduğu ve Küre operasyonuyla ortaya çıkarılan Sauna çetesinden 1999'da İnsan Hakları Derneği Başkanı Akın Birdal'a suikastta adı geçen Türk İntikam Tugayı'na kadar tüm bu hareketleri birleştirici bir ideal oluşturduğu ileri sürülüyor. Kimin tarafından kaleme alındığı bilinmeyen metin, son 15 yıldır faaliyet gösterdiği sanılan Ergenekon'la ilgili "Amaç", "Yöntemler", "Örgütsel yapı", "Organizasyonel yapı" ve "Kaynak yaratılması" gibi bölümler altında ciddi bir örgütsel yapı ve çarpık bir ideoloji ortaya koyuyor. DEVLETİN TAKİBİNDE Emniyet ve istihbarat birimleri, Ergenekon isimli bir yapılanmanın varlığını bilmekle birlikte, şu ana kadar bu yapının kurulu düzene yönelik "ciddi bir tehdit" oluşturabileceği düşüncesinde değildi. SABAH'ın ele geçirdiği dokümanı doğrulayan üst düzey bir kaynak da, "Evet böyle bir yapı var ve kendilerince bir şeyler yapıyorlar, ama ciddiye alınacak bir tarafı yok" ifadesini kullandı. Ancak Danıştay'a yönelik saldırıda "azmettirici" olduğu düşünülen emekli astsubay Muzaffer Tekin'in Ergenekon bağlantılı olabileceği şüphesi, dikkatleri yeniden bu örgüt üzerine yoğunlaştırdı. Ergenekon yapısı içinde, emekli güvenlik görevlileri, aşırı ulusalcı refleksleriöne çıkan mafya ve aydınlar ile TSK'dan atılan ya da uzaklaştırılan isimlerin olduğu sanılıyor. Ergenekon, Kızıl Elma ittifakı diye bilinen milliyetçi-sol-ulusalcı yapıya siyaseten yakın olsa da, bu kesimin görüşlerini şiddet ve terör kullanarak kabul ettirmeyi amaçladığı için apayrı bir yapı olarak değerlendiriliyor. Güvenlik ve istihbarat birimlerinin varlığını doğruladığı belgenin, halen 30-40 civarında bağımsız hareket eden ve yer altına inmiş durumda olan "aşırı devletçi" gruba ilham verdiği sanılıyor. NAYLON TERÖR ÖRGÜTÜ SABAH'ın ele geçirdiği belge, şeması, amaçları ve organizasyon yapısıyla tam bir "gizli örgüt" ortaya çıkarıyor. Ergenekon'un yeniden yapılanma sürecini anlatan ve içindeki bir ifadeden 1999 yılında kaleme alındığı ortaya çıkan belgede, örgütün "21'inci yüzyılda resmi istihbarat kuruluşları yanında legal ve illegal örgütlere karşı da mücadele etme zorunluluğu", bu nedenle de faaliyetlerini "yeni ve gelişmiş yöntemlerle sürdürmek zorunda olduğu" belirtiliyor. 1999 yılında "yeniden yapılanma" sürecine giren örgüt, devlet birimleri içinde Kemalizm'i koruma ve "Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığını ortadan kaldırmaya yönelik tehditlere" karşı organize edilmiş. Bu 'kutsal' hedefleri şeffaf bir biçimde değil, illegal bir yapı kurarak savunmayı hedefleyen örgüt, siyasi suikastlardan narkotik trafiğine, entelektüellerin kullanılmasından naylon terör örgütleri kurarak terör dünyasına yön vermeye, ajan kullanmaktan dezenformasyona kadar kullanmaktan dezenformasyona kadar sayısız faaliyeti meşru görüyor. 15 yıldır faaliyette olduğu sanılan ve Can Dündar gibi bazı araştırmacıların köklerini Soğuk Savaş yıllarına kadar takip ettiği Ergenekon'un anayasası niteliğindeki doküman, "Bu çalışmanın amacı Atatürk ilkeleri doğrultusunda biçimlendirilmiş Kemalizmin gerçek ve içtenlikli koruyucusu Ergenekon'un reorganizasyonuna katkıda bulunmaktır" ifadesiyle başlıyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu ve varlığını emperyalizm ve dış güçlerle sürekli devam eden bir mücadele olarak yorumlayan belge, Türkiye'ye yönelik tehdit değerlendirmesine şöyle başlıyor; "Kurulduğu günden başlamak üzere sürüp giden, emperyalist sisteme dayalı bölücü/yıkıcı/çok uluslu/çok emelli sinsi faaliyetler, Arnavutluk'un çözülmesi, İran'da Şah rejiminin yıkılması, SSCB'nin dağılması ile iştahların artmasına yol açmıştır. İşte bu nedenden ötürüdür ki, Türkiye Cumhuriyeti'nin 76'ncı yılını idrak ettiği 20'inci yüzyılın son yılında (1999) bölücü ve yıkıcı faaliyetler çok tehlikeli bir tırmanışa geçmiştir." Dış güçler ve içerdeki işbirlikçilerinin tek amacının "Türkiye Cumhuriyetini bölerek parçalayarak yıkmak" olduğunu söyleyen doküman, "Bunun içindir ki Ergenekon, Türkiye Cumhuriyeti için her zaman olduğundan çok daha fazla yaşamsal önem ifade eder" diyor. ÖRGÜTLENME YAPISI Ergenekon'un amacı ve yapısı dışında kadrosu ve istihbarat faaliyetleriyle ilgili detaylı açıklamalar da yapılıyor. Özellikle emekli ve mevcut TSK mensuplarını kendi bünyesine çekmeye çalışan örgüt için, "Her meslekten seçkinlerin yer alacağı sivil personel kadrosu ile Ergenekon iç ve dış faaliyetlerde çok daha etkin bir güce erişecek" deniyor. Örgüt hücre şeklindeki birimlerle yapılandırılmış, örgütü temsil görevi ise "köprü personel" adı verilen ve Ergenekon dışında bir işte istihdam edilen bireylere veriliyor. DOKTOR VE PSİKOLOGLAR Özellikle ajanlık faaliyetleri için "doktorlar, avukatlar, psikologlar gibi toplumun her kesiminden insanla temasta olan gruplar" ile özellikle aydınlardan yararlanılması gerektiği ve aydınların örgüt içinde yer alması gerektiği vurgulanıyor. Bu arada mafya ve diğer sektörlerden "illegal eleman" kullanılmasına da izin veriliyor: "Ergenekon merkez yönetiminde yer alacak eleman sayısı olabildiğince az olmalıdır. Yine örgüte kazandırılacak elemanlara hiçbir zaman sonsuz güven duyulmaması istihbarat sanatının bir gereğidir. İllegal çevrelerden seçilecek elemanlarda etnik ve siyasal ideoloji açısından, örgüt ideolojisi ve amaçlarına en yakın uygunluk gösterenler tercih edilmeli. (...) Örgüt için ne denli yararlı olursa olsun, kamuoyunda imajı zedelenmiş bir elemanı örgüt içinde tutmak ve korumaya yönelmek çok sakıncalıdır." "AYDIN PAMUK GİBİDİR" Türkiye'yi bölmek isteyen dış güçlerin "aydınları" kullandığından yakınılan dokümanda, buna karşın örgütün aydınların desteğini alması gerektiği de vurgulanıyor: "Entelektüeller her an patlayacak bir yanardağ gibi görünseler de içten içe yanarak küle dönüşen pamuk gibilerdir. Ergenekon, entelektüel ve her meslekten seçkinlerin de yer alacağı sivil personelden yararlanmakla karşılaştığı en önemli sorunların üstesinden gelebilecektir." Aslı Aydıntaşbaş SABAH
<< Önceki Haber İşte Ergenekon anayasası Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER