TBMM'de, 1996 yılında kurulan ve 2 yıl süren Göç
Araştırma Komisyonu Başkanlığı'nı yapan eski
Diyarbakır Milletvekili Haşim Haşimi,
Ergenekon'u karakutuya benzetti. Haşimi,
Türkiye'deki karanlık ilişki ve derin bağlantıları saklayan bu karakutunun deşifre edilmeden
PKK da dâhil ülkedeki çete ve
terör örgütlerin önüne geçilemeyeceğini iddia etti. Haşimi, 12 yıl önce hazırladıkları
rapor dikkate alınmış olsa bugün Ergenekon denilen örgütün olmayacağını ileri sürdü. Haşimi, o yıllarda hazırladıkları raporun geri çekilmesi için Ergenekoncular tarafından onlarca kez tehdit edildiğini anlattı.
Güney
doğu Anadolu'nun en köklü ailelerinden birine mensup olan Haşim Haşimi, 1984-89 yılları arasında
Cizre Belediye Başkanlığı yaptı. Ardından 20 ve 21. dönemlerde Diyarbakır milletvekili olarak yer aldı. Şimdi, Toplum Sorunlarını Araştırma Vakfı (TOSAV) ile ilgileniyor.
Haşimi,
Cihan Haber Ajansı muhabirine, Ergenekon'dan PKK'nın son saldırı ve
eylemlerine kadar bir dizi alanda, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Haşimi, 1984-1999 yıllarında Türkiye'nin doğu ve güneydoğusundaki
silahlı çatışma ortamında, PKK'nın yaptığı baskılar olmak üzere,
jandarma ve korucular tarafından köylerinden göçe zorlanan 5 bin kişi ile yüz yüze görüştüklerini söyledi. Doğup büyüdükleri toprakları terk etmenin
bölge insanı üzerinde derin maddi ve manevi yaralar açtığını söyleyen Haşimi, bu araştırmaları yaparken, çetrefilli bağlantılarla karşılaştıklarını söyledi.
"TERÖRLE MÜCADELE DEYİP ÇETELEŞTİLER"
Haşim, yaptıkları araştırmalarda, Türkiye'yi uğraştıran birçok kirli ilişkiyi ve derin bağlantıyı deşifre ettiklerini söyledi. Yaptıkları tespitler arasında hukuksuzluğun başı çektiğini söyleyen Haşimi, buna göre devletin hemen tüm
sivil ve askeri kurumlarında kendi başına buyruk olan ve çeteleşmeye doğru hızla yol alan çok sayıda örnekle karşılaştıklarını söyledi.
Haşimi, özellikle,
JİTEM ve Özel Kuvvetler'in güvenliği bahane ederek her türlü yöntemi mubah gördüğünü kaydetti.
Haşimi, "Yaptığımız araştırmalarda birçok kurumda çeteleştiğini, gruplaştığını gördük. Özellikle Doğu ve
Güneydoğu'da PKK'ya karşı güvenlik stratejisini ön planda tutan bazı
yönetici ve askerlerin gruplaşıp çeteleşerek her türlü keyfiliği yaptığını o gün tespit ettik. Yine her türlü eylem ve tasarrufu kendi hakkı gibi görme, uyuşturucudan, silaha siyasi partileri yönlendirmesine kadar her iş vardı." dedi.
"ERGENEKON'U 12 SENE ÖNCE GÖRDÜK; AMA TANIMLAYAMADIK"
Haşimi, dönemin şartları içerisinde el yordamı ile yaptıkları çalışmalar sonucunda varlığı tam olarak belli olmayan ancak bugün gelinen noktada Ergenekon olarak tanımlanan yapının karşılarına çıktığını söyledi.
Ergenekon'u "Türkiye'nin karakutusu" olarak nitelendiren Haşimi, bu kutunun açılması halinde Türkiye'deki tüm derin olayların gün yüzüne çıkacağını söyledi. Bunun için bazı grupların davayı sulandırmak için çabaladığını kaydetti.
"Türkiye, PKK sorunu da dahil eğer yüklerinden kurtulmak istiyorsa her şeyden önce Ergenekon meselesinden kurtulması lazım." diyen Haşimi, şöyle konuştu: "Ergenekon Türkiye'nin karakutusudur. Bu karakutu açılırsa Türkiye'deki tüm kirli bağlantılar gözler önüne serilecek. Ancak açılmazsa Ergenekon ile ilgili faaliyet ve çabalar hem hukuki, hem de siyasi olarak kadük kalacaktır. Bunun için
adalet sisteminin iyi çalışması lazım. Süreç içinde hükümete karşı bir yapı haline gelmişse de olması gereken hem hükümet, hem muhalefet hem medya, hem de STK'ların Türkiye'nin geleceği adına Ergnekon'a karşı ortak bir tavır alması gerekiyor. Bunu siyasi çıkarlara
kurban edersek Türkiye büyük zarar görür."
"BÜYÜK ENGELLERLE KARŞILAŞTIK"
Haşimi, hem yaptıkları araştırmaları esnasında hem de raporun TBMM'ye sunulması sırasında büyük zorluklarla karşılaştıklarını iddia etti. Kendisinin, 10'dan daha fazla kez suikasta uğradığını anlatan Haşimi, raporun geri çekilmesi için ismini vermediği üst düzey görevliler tarafından uyarıldığını söyledi.
Tüm baskılara rağmen raporu Meclis'e getirdiklerini anlatan Haşimi, "Raporda önlem alınmadığı takdirde kontrolsüz bir güç haline gelebileceğini, dolayısıyla bunun kurumları da yıpratacağı, bu çeteleşmenin temizlenmesi için bir
çağrı yapmıştık. Ancak bu tespiti yaparken çok ciddi baskılara maruz kaldık.
Raporun geri çekilmesi için önemli insanlar tarafından adeta tehdit edildik. Çünkü raporda demokratik ortamı rahatsız edecek bir sürü şey vardı.
OHAL uygulamaları, faili meçhuller aldı başını gitti. Yasadışı
terörist örgütle çatıştığını yasal olmayan eylemleri, kendinde bir hak olarak görüyorlardı. O zaman eğer bu tespitlerimiz üzerine devletin kurumları üzerlerine düşeni yapsaydı bugün Ergenekon çetesiyle karşı karşıya kalmazdı."
"KÜRT SORUNU İÇİN ATILAN ADIMLARI SABOTE EDİLDİ"
Haşimi, Türkiye'de PKK gibi bazı grupların varlığını güç ve şiddet üzerine söyledi.
Bunların arkasında Ergenekon'un yanı sıra terör örgütünün olduğunu iddia eden Haşimi, "Ergenekoncular, 25 yıldır süren şiddet zemin olmasaydı kurulmazdı. Kurulsa bile talep görmezdi. Güneydoğu'daki çatışmaların araştırılması lazım. Bu yapılırsı çok daha kapsamlı netleştirici bir tablo ortaya çıkar." şeklinde konuştu.
Bu yapıların demokrasiden rahatsız olduğunu belirten Haşimi, bunun için özellikle
Kürt sorunun çözümü konusunda atılan demokratik ve sivil adımların bugüne kadar hep akim kaldığını söyledi.
Haşimi, şöyle konuştu: "Türkiye'de dönem dönem ciddi çatışmalar yaşandı, yaşanıyor. Bazı adımlar atılıyor ama eylemler başlıyor, oluk oluk kan aktı, akmaya devam ediyor. O zaman da zemin kapanıyor. Hal böyle olunca da
Kürt sorunu ve
demokratikleşme konuşulmuyor. Özal'dan Erdoğan'a kadar her bu konuda her
açılım yapılmak istendiğinde provokasyonlar başladı.
Bugüne kadar özellikle kritik MKG ve
Bakanlar Kurulu toplantıları öncesi çok sayıda asker şehit oldu. Mesela 1992'de 33 erin şehit edilmesi, OHAL her uzatılmak istendiğinde PKK büyük eylemlere girişti. AB reformları hızlanırken,
sokak eylemleri oldu.
Dağlıca ve
Aktütün olaylarının zamanlaması da çok ilginç. Bunlar birbirlerini besleye besleye bugüne geldi. Meşruiyetini bundan alıyorlar. çünkü. Eğer
Kürt meselesi ciddi olarak önümüzde olmasaydı militarizm siyasiler üzerinde bu kadar etkili olmazdı."
İddianamede Ergenekon ile PKK arasında ilişki olduğunun kamuoyuna yansıdığını hatırlatan Haşimi, Ergenekon'un çözülmesi durumunda bunun daha net bir şekilde da ortaya çıkacağını söyledi.
"DTP, ERGENEKON KONUSUNDA DİK DURAMADI"
Haşim Haşimi, DTP'nin Ergenekon konusundaki tavrını da eleştirdi. DTP'nin bu süreçte dik durmadığını, çelişkili açıklamalar yaptığını hatırlattı.
Haşimi, bu görüntünün de kendilerini sanki Ergenekon yanlısıymış gibi gösterdiğini söyledi. DTP'nin Ergenekon davasına müdahil olmak istediğini açıkladığını; ancak bunun ötesinde bir şey yapmadığını kaydeden Haşimi, "Ben DTP'lerin yerinde olsam Ergenekon örgütünün bütün iç yüzünün bütün çıplaklığı ile ortaya çıkması için Türkiye'nin her yerinde demokratik ve
legal etkinlikler düzenlerdim. Çünkü Ergenekon'dan en ciddi sıkıntıyı bu kesim çekmiştir. HEP'den DEP'e kadar bugüne kadar binlerce parti üyesi faili meçhule kurban gitti. Yüz binlerce insan başka bölgelere gitmek zorunda kaldı. İddianamede, çok zaman hiçbir olayı uzun süre karanlıkta bırakmaz. Bunun üzerine gitmeyen kurum ya da siyasiler olursa
toplum bununla ilgili değerlendirmesini yapar."
CİHAN