Ergenekon İddianamesi’nde
örgütün liderleri olarak
emekli
Tuğgeneral Veli Küçük,
İşçi Partisi Genel Başkanı
Doğu Perinçek,
İstanbul Üniversitesi eski Rektörü
Kemal Alemdaroğlu, Kuvayı Milliye Derneği Genel Başkanı
emekli Albay Fikri
Karadağ,
Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi
İlhan Selçuk ve Türk Ortodoks Patrikhanesi Sözcüsü
Sevgi Erenerol yer alıyor.
Muzaffer Tekin’in ismi de ‘örgüt yöneticisi’ olarak geçiyor. Bunların dışında örgütle çok yakın temasta olan birçok isim var.
İşte Ergenekon’un yönetim kadrosu ve örgütün önde gelenleri:
VELİ KÜÇÜK: Kamuoyu, onun adını ilk kez 3
Kasım 1996’daki
Susurluk kazasından sonra duydu. Kazada hayatını kaybeden
Abdullah Çatlı’nın,
telefonla son görüştüğü kişiler arasında
Kocaeli İl Jandarma
Alay Komutanlığı’nda görevli Albay
Veli Küçük de vardı.
İtirafçı İbrahim Babat’ın ‘Susurluk Raporu’nda yer alan ifadesine göre, Küçük, 1990’da
JİTEM’in başındaki albaydı. Emniyet
İstihbarat Dairesi’nde başkan yardımcısı olarak görev yapan Hanefi
Avcı, 1997’de
TBMM Susurluk Komisyonu’nda verdiği ifadede, Küçük’ün Çatlı ile defalarca
telefon görüşmesi yaptığının belirlendiğini söyledi.
Başbakanlık
Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu
Savaş da, kazayla ilgili raporunda,
Sami Hoştan’ın, 1996 yılında (7 ayda) Küçük’le 34, Çatlı ile 13,
Korkut Eken’le 6 kez telefon görüşmesi yaptığı belirtildi. Kocaeli’nde Jandarma Alay Komutanlığı yaptığı dönemde,
bölgede birçok
faili meçhul cinayet işlendi.
Sapanca-Hendek-
Düzce üçgeninde
Behçet Cantürk, Enis Karaduman,
Hacı Karay ve Savaş Buldan, faili meçhul cinayetlere
kurban gitti. Görev başındayken, TBMM Susurluk
Araştırma Komisyonu’nun çağrısına rağmen ifade vermeyi reddetti. Olayı soruşturan İstanbul Devlet
Güvenlik Mahkemesi
Savcısı Aykut
Cengiz Engin, Çatlı’ya ait cep telefonu görüşme dökümlerinde Küçük’ün ismine rastlayınca,
Genelkurmay Başkanlığı’na suç duyurusunda bulundu. Genelkurmay’ın talimatı üzerine
Jandarma Genel Komutanlığı, Küçük ile ilgili iddiaları araştırmak üzere üç generalden oluşan bir
komisyon kurdu. Turhan Bedirhan, Cahit Balcı ve
Yaşar Ilık’tan oluşan
generaller heyeti, araştırma sonucu Küçük ile ilgili suç unsuruna rastlamadı. Küçük heyete, Çatlı, Hoştan ve
Sedat Peker gibi isimlerle ‘istihbarat temini için’ konuştuğunu söyledi.
Tuğgeneral rütbesine yükseldikten sonra
Giresun Jandarma Bölge Komutanlığı ve
Çanakkale 116. Jandarma Er Eğitim Tugay Komutanlığı’nda çalıştı. 2000 yılında da emekliye sevk edildi.
Ağustos 2001’de
İran-
Azerbaycan ilişkilerinin gerildiği bir dönemde
Bakü’de ortaya çıktı ve Azeri basınına “Türk ordusu yardıma hazır.” açıklaması yaptı. 2002 yılında, hâlen cezaevinde bulunan, yeraltı dünyasının ünlü ismi Sedat Peker’in, ‘
Öztürkler’ adlı internet sitesinin açılışına katıldı. Burada yaptığı konuşmada, ‘Ergenekon’ ifadesini ilk kez kullandı: “Türk birliği mutlaka tecessüs edecektir. Asil Türk milletinin yolu Tanrı Dağları’ndan, Ergenekon’dan geçecek.”
Emekli olduktan sonra
Hrant Dink’in 301’den yargılanması için suç duyurusunda bulunan
Hukukçular Birliği Başkanı Kemal Kerinçsiz ile defalarca aynı karede yer aldı. Avukat
Erdal Doğan, müvekkili Dink’in Küçük tarafından tehdit edildiğini, müvekkilinin en çok bundan etkilendiğini öne sürdü. Ancak Küçük, bu iddiaları yazılı açıklamayla reddetti. Emekli olduktan sonra İstanbul eski Valisi
Erol Çakır ve
Narkotik Şube eski Müdürü Nihat Kubuş ile Stratejik Güvenlik Koruma ve Eğitim adlı şirket kuran Küçük, bir söyleşide şunları söylüyordu: “Hiçbir zaman amatörce çalışmadım. Devletim dedi ki ‘Şu görevi yap’, ‘Emredersin’ dedim, yaptım. Tutturmuşlar JİTEM diye. Öyle bir kuruluş yok. İstihbarat Gruplar Komutanlığı vardı. Devlet bana ‘İstihbarattasın’ dedi. ‘Pişman mısın?’ dersen, hayır, gene aynı şeyi yaparım. Devletime karşı görevimi yaptım.”
MUZAFFER TEKİN: Türk Silahlı Kuvvetleri’nin çeşitli birliklerinde görev yaptı. 1974 yılında
Kıbrıs Barış Harekâtı’na
komando tugayı ile
teğmen rütbesinde katıldı. 1985’te
Tuzla Piyade Okulu’nda görevliyken 4 teğmenin dövülmesi hadisesinin geçtiği yerde meydana gelen tahribatla ilintilendirildi ve askerî
mahkemeye sevk edildi. Ancak mahkeme süreci devam ederken görevine iade edildi. Ardından mahkemenin neticesi beklenmeden mümtazen
terfi durumunda olmasına rağmen
Askerî Şûra kararı ile re’sen emekliye sevk edildi. Konu bunun üzerine
sivil mahkemeye intikal etti ve Tekin bu olaydan
beraat etti.
Mayıs 2006’da
Alparslan Arslan tarafından gerçekleştirilen
Danıştay Saldırısı’ndan sonra kayıplara karıştı. Saldırının azmettiricisi ve düzenleyen çetenin lideri olmakla suçlandı. Bu süreçte emekli Başçavuş Mahmut Öztürk’ün evinde saklandığı ortaya çıktı. Olaydan birkaç gün sonra esrarengiz bir şekilde göğsünden bıçakla yaralanmış hâlde hastaneye bırakıldı. İntihar etmek istediği öne sürüldü. İlk sorgusunda
saldırgan Arslan’ı tanıdığını açıkladı. Evinde yapılan aramada Türk Solu Dergisi’nin tüm sayıları ciltlenmiş hâlde bulundu. Ayrıca ‘İstihbarat ve Gerillanın El Kitabı’ gibi
belgeler ele geçirildi.
Danıştay saldırısı üzerine gözaltına alındıktan sonra serbest bırakıldı. Ancak Ergenekon operasyonu kapsamında tutuklandı.
KEMAL KERİNÇSİZ: Avukat. Büyük
Hukukçular Birliği Başkanı. Ocak 2007’de suikast sonucu öldürülen Hrant Dink ve
Nobel ödüllü yazar
Orhan Pamuk hakkında 301’den yargılanmaları için şikâyetçi oldu.
Boğaziçi Üniversitesi’nde yapılması planlanan
Ermeni Konferansı’nı iptal ettirdi.
Ulusalcı birçok organizasyonun içerisinde yer aldı.
DOĞU PERİNÇEK: Yargıtay Başsavcı Yardımcılığı görevinde bulunan ve Adalet Partisi’nden dört dönem
Erzincan Milletvekili seçilen, Erzincan Kemaliyeli Sadık Perinçek ve
Malatya Darendeli Lebibe Perinçek’in oğlu. Babası yedek subaylık görevini yaptığı sırada
Gaziantep’te doğdu. 1968’de Fikir Kulüpleri Federasyonu (Dev-Genç) Genel Başkanlığı görevini üstlendi. Aynı yıl gerçekleştirilen kitlesel
gençlik eylemlerinin önderlerinden oldu. Kasım 1968’de arkadaşlarıyla
Aydınlık dergisini kurdu. 12
Mart 1971 Muhtırası’nın ardından, Türk
Ceza Kanunu’nun (TCK) 141. maddesi uyarınca 20 yıl hapse mahkûm edildi. 2,5 yıl kadar
hapis yattıktan sonra, Temmuz 1974’te genel afla serbest kaldı. 28 Ocak 1978’de
Türkiye İşçi Köylü Partisi Genel Başkanlığı’na getirildi; yaklaşık bir ay sonra 20 Mart’ta Aydınlık’ın günlük
gazete olarak yayımlanmasına öncülük etti. 12
Eylül 1980 Darbesi’nin ardından tutuklandı. 8 yıl hapse mahkûm edildi, Mart 1985’te serbest kaldı. Ocak 1987’de haftalık 2000’e Doğru Dergisi’nin genel yayın yönetmenliği ve başyazarlığına geldi. 10
Nisan 1990’da ‘Sansür Sürgün Kararnamesi’nin çıkarılmasının ardından
Diyarbakır Cezaevi’nde üç ay
tutuklu kaldı. 1991’de TCK’nın 141. maddesinin kaldırılmasıyla siyasi haklarına kavuştu ve aynı yılın Temmuz ayında Sosyalist Parti’nin 2. büyük kongresinde genel başkan seçildi.
Yine aynı yıl ‘2000’e Doğru’ dergisi için, gazeteci kimliği ile
Suriye’ye giderek Bekaa Vadisi’nde
terör örgütü
PKK lideri Abdullah
Öcalan’la görüştü. Görüşmede neler yaşandığını ve nasıl karşılandığını ayrıntılı olarak yazdı. Fotoğraflara yansıyan Öcalan’la
samimi görüntüleri, Türk kamuoyunda tartışmalara sebep oldu.
Sosyalist Parti’nin
Anayasa Mahkemesi’nce kapatılması üzerine kurulan İşçi Partisi’ne 10 Temmuz 1992’de genel başkan oldu. Sosyalistlikten ulusalcılığa, ateizmden Müslümanlığa savrulan bir düşünce yapısına sahip. Hep
Amerikan karşıtı eylemlerde bulundu. Ancak oğlu Mehmet Perinçek
Rusya’da Amerikan APS bursuyla eğitim görüyor. Siyasette varlık gösterecek bir oyu hiç alamadı. Ama sürekli gündeme oturmayı bildi. Açıkladığı MİT raporlarıyla, 28
Şubat dönemindeki aktif tutumuyla yakın tarihin aktörlerinden oldu.
AK Parti iktidarının ardından ortaya çıkan Kızılelma
Koalisyonu’nun en önemli isimlerindendi. Ergenekon ile PKK irtibatını sağlayanın o olduğu iddia ediliyor.
KEMAL YALÇIN ALEMDAROĞLU: 13 Şubat 1939’da
Trabzon’da doğdu.
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdi.
27 Mayıs Darbesi’nden önce, 28 Nisan 1960’ta
Menderes Hükûmeti’ne karşı gerçekleştirilen öğrenci eylemlerinin içinde yer aldı. Bu sırada gözaltına alınarak Davut
paşa Kışlası’nda tutuldu. Darbeden sonra Menderes karşıtı subaylar tarafından serbest bırakıldı ve okuluna döndü. İstanbul Üniversitesi Rektörü Bülent Berkarda’nın başdanışmanlığını yaptı. Bu süre içerisinde ‘gölge
rektör’ olarak anıldı. 31
Aralık 1997’de de aynı üniversiteye rektör seçildi. İşbaşına geldiği andan itibaren sert uygulamalarıyla dikkat çekti.
Karaköy Rotary Kulübü üyesi ve
Taksim Toplantıları katılımcılarından. Ergenekon
terör örgütünün sivil kanat yöneticilerinden olduğu ileri sürülüyor.
İLHAN SELÇUK: İstanbul Üniversitesi
Hukuk Fakültesi mezunu.
12 Mart 1971 Muhtırası’ndan sonra gözaltına alındı.
Oktay Kurtböke ile Sıkıyönetim Mahkemesi’nde yargılandı. Gözaltında tutulduğu Ziverbey
Köşkü’ndeki
sorgulama günleri üzerine açıklama yapmayı düşünmediğini belirtse de daha sonra burada yaşadıklarından yola çıkarak köşkün adını taşıyan bir kitap yazdı.
Kitapla birlikte Ziverbey Köşkü’nün işkenceleri ilk kez açığa çıktı. Köşk’teki işkenceyi ifadesinin içine gizlice yerleştirmişti. Yazdığı her cümlenin sondan ikinci kelimesinin baş harfi yan yana getirildiğinde ‘işkence altındayım’ ifadesi çıkıyordu.
Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve
köşe yazarı.
ERGUN POYRAZ: Örgütün yazarı. 1963 yılında İstanbul’da doğdu. 1983 yılında girdiği Yıldız Üniversitesi İnşaat Bölümü’nü ikinci sınıfta iken bıraktı. 1984 yılında evlendi; ancak 4 yıl sonra boşandı. Bir süre boşta gezdikten sonra Aydın’a giderek hayvancılık yaptı. 1993-1994 arasında
Bilecik’te bir inşaat şirketinde idari sorumlu olarak çalıştı. 32 yaşında askere gitti.
Amasya’da başladığı vatani görevini Kıbrıs’ta tamamladı. 1995 yılında Aydın’a ailesinin yanına döndü ve yazarlığa başladı. İlk yazdığı ‘Refah’ın Gerçek Yüzü’ adlı kitap,
Refah Partisi’nin kapatılma davasında
delil olarak kullanıldı.
Anayasa Mahkemesi, kitaptaki belgeleri kendisinden istedi. Belgeleri vermek için
Ankara’ya gittiğinde başkentte kalması istendi. O tarihten itibaren Ankara’da yaşadı. Daha sonra ‘Millî Nizam Partisi’nden Fazilet Partisi’ne İhanetin Belgeleri’ isimli kitabı yazdı. Bu kitabın ardından da Millî Gençlik Vakfı kapatıldı. Kitap, Necmettin
Erbakan ve Refah Partililer hakkında ‘anayasal nizamı yıkmak için çete oluşturmak’tan açılan davada en önemli delil oldu. Son olarak Başbakan
Tayip Erdoğan ve eşi hakkında “Musa’nın Çocukları”, Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül üzerine de “Musa’nın Gülü” isimli kitapları yazdı.
Ergenekon operasyonu kapsamında evinde yapılan aramalarda
Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın arşivleri, Ergenekon ve Lobi belgeleri ile Ayrık Otu/Master Planı adlı bir belge bulundu.
SEVGİ ERENEROL: Misyonerlik karşıtı faaliyetleri olduğu iddia edilen
Bağımsız Türk Ortodoks Patrikhanesi
Basın Sözcüsü. 3. Eftim Selçuk Erenerol’un en öne çıkan kızı. Aralık 2002’de Selçuk Erenerol ölünce yerine oğlu Ümit (Paşa) Erenerol, 4. Eftim olarak patrikhanenin başına geçti. Ancak bazı sebeplerden dolayı yönetim ve
kontrol Sevgi Erenerol’a geçti. Ergenekon yapılanması içerisinde yer alan kişilerle ortak hareket etti. Ergenekon terör örgütü patrikhaneyi toplantı merkezi olarak kullandı. Toplantılara MGK eski Genel Sekreteri Tuncer Kılıç,
Muzaffer Tekin, Kemal Kerinçsiz ve bazı emekli generallerin de katıldığı fotoğraflarla belgelendi. Kamuoyunda ses getirecek suikast planlarının burada hazırlandığı iddia edildi.
ÜMİT SAYIN: İstanbul Üniversitesi
Adli Tıp Kurumu Enstitüsü’nde görevli Doçent Doktor. Ulusalcı fikirleri ile tanınıyor. Daha önce İstanbul Üniversitesi Rektörü Mesut Parlak’a bilgisayarından tehdit mesajları attığı iddiasıyla gündeme geldi. Sayın’ın el konulan bilgisayarındaki msn yazışmaları ve dokümanlarda Ergenekon yapılanması kapsamında gözaltına alınan kişilerle kurduğu yakınlık tespit edildi. Muvazzaf subaylarla da yakın temas hâlinde olduğu ileri sürüldü. Faaliyetlerini Özlem Mason Locası’na bağlı yürütüyordu. ABD’de bulunduğu sırada, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin temsilcisi olarak görev yaptı. Açık istihbarat adlı internet sitesinin sahibi ve halen tutuklu olan Behiç Gürcihan tarafından korkaklıkla suçlandı.
EMİN GÜRSES: Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde
öğretim üyesi, Doçent Doktor. Genelkurmay Özel
Harp Dairesi Başkanlığı’nın emrinde faaliyet gösteren Psikolojik Harekât Dairesi’nde çalışırken öğretim üyelerini fişlediği ortaya çıktı. Gözaltına alınmadan önce bir TV kanalında yaptığı konuşmada, “Beni ancak ABD adına görev yapan bir savcı gözaltına alabilir.” dedi. Tutuklu bulunduğu sırada ek ifade vermek üzere
İstanbul Adliyesi’ne getirildi. Bu ifadede önemli itiraflarda bulunduğu öne sürülüyor.
AYŞE ASUMAN ÖZDEMİR: Emekli bankacı. Ulusal Köy Kütüphaneleri adlı projenin yürütücüsü. Bir dönem Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nde görev yaptı. ‘Kardelen Projesi’yle PKK’ya
destek veriliyor diyerek dernekten
istifa etti; www.acikistihbarat.com isimli internet sitesinde yazılar yazdı.
Ümraniye’de yakalanan bombaların ardından gözaltına alındı; ancak serbest bırakıldı. Savcı
Zekeriya Öz’ün itirazı üzerine 2 ay sonra tekrar gözaltına alınarak tutuklandı. Ancak bu kez de sağlık sorunları sebebiyle
tahliye edildi.
FİKRET EMEK: Uzun yıllar
Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda görev yaptı. 1997’de
Şırnak’ta teröristlere yaşanan çatışmada ağır yaralandı, beraberindeki 14 asker şehit oldu. 2005 yılında binbaşı rütbesindeyken emekli oldu. Muzaffer Tekin’in, evinde bulunan Millî Güvenlik Siyaset Belgesi’ni Fikret Emek’ten aldığını söylemesinin ardından, Haziran 2007’de
Eskişehir ve Ankara’daki evlerine
baskın düzenlendi. Bu evler âdeta bir cephaneliği andırıyordu. 11 kilogram C-3
tipi plastik
patlayıcı ve suikast
silahı Kanas tipi dürbünlü
tüfek ele geçirilenler arasındaydı.
SAMİ HOŞTAN: ‘Arnavut Sami’ olarak biliniyor. Susurluk davasında 4 yıl
hapis cezası aldı. Ergenekon yapılanmasının
finans işlerini yönettiği iddia ediliyor. Aynı zamanda Ergenekon adına
DHKP-C ile birlikte
Avrupa’daki uyuşturucu trafiğini kontrol etti.
FİKRİ KARADAĞ: Emekli Albay. Kuvayı Milliye Derneği Genel Başkanı.
Mersin’de silah üzerine yaptırdığı ‘ölme, öldürme’ yeminli toplantılarla gündeme geldi. Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk ve bazı DTP’lilere düzenlenecek suikastın organizasyonunda yer aldığı öne sürüldü.
AKSİYON