İşte Esed'in kozunu elinden alacak Türk!

Suriye’yi kimyasal silahtan arındıracak BM’ye bağlı Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün başında Türk Büyükelçi Ahmet Üzümcü var.

İşte Esed'in kozunu elinden alacak Türk!

  • Birçok uzman bunun toksik bir madde sonucu olduğunu düşünüyor. 
  • Öncelikle Suriye’nin bir hafta içinde stoklarını bildirmesi gerekiyor
  • Kimyasal silahlar Türkiye'ye zarar verir mi?
  • Oldukça iddialı bir takvim, takviyeler alacağız

Bütün dünya Suriye’ye askeri müdahale konusunda ABD’den çıkacak kararı beklerken, Esad yönetiminin Kimyasal Silahlar Sözleşmesi’ni imzalamaya yönelik hamlesi oyunu değiştirdi. Washington ve Moskova, Esed’İn bir hafta içinde kimyasal silahların detaylarını bildirmesi ve denetime açması konusunda uzlaştı. Bu süreçte en kritik görev Kimyasal Silahları Yasaklama Örgütü’ne (OPCW) düşecek. Örgütün en tepesinde bir Türk var. 2010 yazından beri genel direktörlük görevini yürüten Büyükelçi Ahmet Üzümcü, kritik Suriye misyonu öncesinde Lahey’deki OPCW’nun kapılarını açtı. 126’sı denetçi yaklaşık 500 kişilik bir ekibi yöneten Üzümcü, OPCW’nun nasıl çalışacağını anlattı. İşte Büyükelçi Ahmet Üzümcü'nün röportajının bir kısmı...

- Heyet Suriye’den döndükten sonra bulguları başta size teslim etti. Sonra nasıl bir prosedür işledi?

Bütün bulguları topladıktan sonra 31 Ağustos Cumartesi günü buraya döndüler. Bu örnekler bizim buradaki laboratuvarımıza getirildi. Bizim burada binanın içinde değil ama Lahey’in 3-5 kilometre dışında bir laboratuvarımız var. Burada 7 kişi çalışıyor. Aslında çeşitli üye devletlerde bulunan laboratuvarlar ağının yeterliliklerini test ediyor. Bu testler her yıl 2 kez yapılıyor. Her laboratuvarın aynı testten 3 defa başarıyla geçmesi gerekiyor. Çok titiz bir çalışma. Her laboratuvar bunda başarılı olamıyor. Eğer başarılı olamazlarsa akreditasyonları askıya alınıyor. Bu soruşturma kapsamında Genel Sekreter’in kararıyla BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri bu soruşturmanın dışında bırakıldılar. Gerek soruşturma heyetinin oluşumu bakımından, gerek laboratuvarlar bakımından P5 (ABD, Rusya, Fransa, İngiltere ve Çin) uyrukluları ve laboratuvarlarını soruşturma dışında bırakma kararı aldık.


- Numuneleri gönderdiğiniz 4 laboratuvar hangi ülkelerde o halde?

Onların isimlerini açıklayamıyoruz. 4 laboratuvar hepsi aynı örnekleri tetkik etmiyor. İki laboratuvar aynı örnekleri, diğer ikisi de aynı örnekleri çalışıyor. Birer set örnek de bizde alıkonuldu. BM ile varılan anlaşma çerçevesinde bir set de Suriyelilere verildi. Aslında prosedürlere göre iki laboratuvarın aynı örnekleri tahlil etmesinin ardından eğer sonuçlar uyuşuyorsa, o zaman üçüncü bir laboratuvara gitmesine gerek yok. Ama uyuşmazsa diye üçüncü laboratuvarı da yedek olarak tutuyoruz. Bu çok çok titiz bir çalışma, biraz da zaman alabiliyor.


 Şu anki kanı kimyasal kullanıldığı yönünde değil mi?

Birçok uzman görüntülere baktığı zaman bunun toksik bir madde sonucu olduğunu düşünüyor. Ama bu nedir, kimin tarafından kullanılmıştır bu konulara yorum getirmek mümkün değil.

- David Cameron, “Elimizde kendi laboratuvarlarımızda incelettiğimiz bulgular var” dedi. Washington yine benzer bir eminlikle ‘Sarin gazı kullanıldı’ dedi. Siz kurum olarak bu kadar ince eleyip sık dokurken, o ülkeler nasıl kesin yorumlar yapabiliyor?

Bizim prosedürlerimiz çok kesin ve belgelere bağlanmış usuller ve bu usullerin dışına çıkmamız mümkün değil. Mesela “chain of custody” diye bir usul var. Bu çerçevede örneklerin soruşturma heyeti mensuplarınca alınması gerekiyor. Başka biri tarafından alınan örnekleri bizim laboratuvarlarımızda inceletmemiz usule uygun değil. Ben bahsettiğiniz ülkelerin bulgularının doğru ya da yanlış olduğunu söyleyebilecek durumda değilim. Anlıyorum ki onlar bazı örnekleri elde etmişler ve bir şekilde tahlil ettirmişler. Tabi ki tahlil yeteneklerini de sorgulamıyorum. Gayet mücehhes laboratuvarları var. Fakat bizim uluslararası, ehil, teknik bir soruşturma komisyonun yaptığı soruşturmayla o farklı bir şey. Bizim o soruşturmanın farklı aşamaları sonuçlanmadan herhangi bir kanaatte bulunmamız mümkün değil. Usullerimiz farklı, öyle söyleyeyim.

- Batı medyasında yer alan istihbarat raporlarına göre Suriye rejiminin elinde olduğu tahmin edilen stokların 1000 ton civarında olduğu söyleniyor değil mi?

Evet, öyle söyleniyor. Tahminler 100 tondan 1000 tona kadar gidiyor.

- İşte o istihbarat raporlarına göre bu miktarın güvenli imhası için 75 bin askerin görev yapması gerekebilir. Amerikalıların kendi ellerindeki kimyasal silahların imhası için 25 milyar dolar harcadığını hatırlattınız. Bir savaş ortamında 1000 ton kimyasal silahın ele geçirilip imha edilmesi için nasıl bir personel ve ne kadar süre gerekebilir?

Tabii ABD’nin stoklarında 29 bin ton civarında kimyasal silah, Rusya’da 43 bin ton vardı. Miktarlar çok büyük ve çeşitli yerlerde muhafaza ediliyor. Bu silahlar gerçi filtrelenerek yakılıyor ama bazı yerlerde halk bunların yakılmasına karşı çıktı. Başka yöntemler geliştirdiler. Suriye’deki miktar azdır demiyorum. Vereceği zarar düşünülürse önemli bir miktar. Bir de çeşitli türleri söz konusu; hardal gazı var, VX var, sarin var deniyor ve bunları iletme araçları da çok çeşitli. Nerelerde olduğunu bilmiyoruz. Savaş ortamında bunların bizim kurallarımıza göre imhası çok zor. Hemen hemen imkânsız. Fakat eğer mümkün olsaydı, bunlar herhalde bir-iki yerde toplanıp imha tesisleri kurulduktan sonra çeşitli yöntemlerle imha edilirdi. Çeşitli yöntemler var. Mesela Çin’de II. Dünya Savaşı’ndan sonra terk edilmiş olan kimyasal silahlar var. Bunlar kullanılamaz halde, fakat insanlar temas ederlerse zarar görebiliyorlar. Bulundukları yerler de tam bilinmiyor. Bunları bir yerde topluyorlar ve patlayıcıya sarılıp imha ediliyor. Belli bir şiddetle patlatıldığı zaman kalan küller başka bir süreçten geçirildikten sonra zararsız hale getiriliyor. İmha yöntemleri çeşitli, fakat savaş ortamında bunları yapmak mümkün değil.

- Türkiye’nin 900 kilometrelik sınırı kimyasal silaha hedef olmasa bile imha sırasında bile risk altında mı o halde? O depolara saldırı yapılırsa böyle bir risk var mı?

Bunların nerelerde depolandığını bilmiyoruz. Kimyasal silahların vereceği zarar rüzgârın nereden estiğine göre bile değişebiliyor. Bir kısmı çok çabuk uçabiliyor; sarin gazı öyleymiş, VX daha kalıcı olabiliyor örneğin. Bunların ne kadar dağılabileceği ve kaç kilometreye kadar zarar verebileceği miktarlara bağlı olarak da değişebiliyor. Bu soru benim teknik bilgimin ötesinde. Buna herhangi birisinin de cevap verebileceğini düşünmüyorum. Spekülasyon olur. Etki alanını hesaplayan software’ler var aslında ama içinde ne olduğu bilinmeyen bir depodan etrafa dağılacak gaz kaç kilometreyi içine alır bunu bilemiyorum.

- Şam yönetiminin Kimyasal Silahların Önlenmesi Sözleşmesi’ni imzalamak için başvurusu size ne zaman ulaştı?

12 Eylül günü BM Genel Sekreteri’ne Kimyasal Silahlar Sözleşmesine taraf olmak istediklerini bildirdiler. Yeni üyelikler her zaman önce ona bildiriliyor, çünkü Genel Sekter sözleşmenin depoziteri (muhafaza eden kişi). Genel Sekreter bu bildirimi daha sonra bizim örgütümüze iletecek. Bu suretle üyelik süreci başlamış olacak. Öte yandan 13 Eylül günü Suriye Dışişleri Bakan Yardımcısı Faysal Miktad beni telefonla arayarak örgütümüzün kendilerine üyelik sürecinde teknik vermesini istedi. Gerek bildirimler gerek daha sonraki adımlarla ilgili desteğimize ihtiyaç duyulacağını söyledi.

- Cenevre’de ABD ve Rusya’nın cumartesi günü vardığı anlaşmada teşkilatınıza önemli bir rol atfedildi. Suriye’nin kimyasal stoklarının denetleme ve imhasından OPCW mu sorumlu olacak?

Cenevre’de varılan anlaşmayı memnuniyetle karşılıyorum. OPCW’ya önemli görevler düşeceği anlaşılıyor. Önümüzdeki hafta içinde İcra Konseyi’nin toplanıp bir karar alması ve BM Güvenlik Konseyi’nin de ayrıca bir karar alarak öngörülen misyona destek vermesi planlanıyor. Suriye’nin 30 gün sonra yürürlüğe girmesi gereken OPCW üyeliğinin şimdiden uygulamaya konması, Suriye’nin gerekli bildirimleri yapması ve denetimlerin başlaması, daha sonra da imha çalışmalarına geçilmesi gibi hususları içeren iddialı bir program söz konusu. OPCW’nun denetçileri Suriye’ye giderek, bildirimleri yapılan kimyasal silahları yerinde denetleyecekler.

- Sizin denetçiler imha çalışmalarına da katılacaklar mı?

Bizim genel çalışma şeklimize göre imha çalışmalarını devletler yapıyor. Bizim denetçilerimiz de imha sırasında hazır bulunuyorlar.

İMHA TAKVİMİ ÇOK İDDİALI BİZE TAKVİYE GEREKECEK

- İmhayı Suriye kendisi yapacak, siz de sadece denetleyecek misiniz?

Evet, fakat cumartesi günü yapılan açıklamalarda kimyasal silahların bir kısmının Suriye dışına çıkarılmasından da söz ediliyor. Tabii biz bunun detaylarını henüz bilmiyoruz. Amerikalılarla henüz doğrudan görüşmeler yapamadık, bu hafta yapacağız.

- Acil denetlemeler için hazır tuttuğunuz ekip mi yola çıkacak?

Bu çerçevede o kullanılmayacak herhalde. Çünkü öncelikle Suriye’nin bir hafta içinde stoklarını bildirmesi gerekiyor. Onları aldıktan sonra bir planlama yapılacak ve ondan sonra gidecekler. Suriye zaten 14 Ekim’den itibaren tam üye haline geliyor bizim örgütümüze. Bu silah stoklarının hızlandırılmış bir takvim çerçevesinde imhası söz konusu.

- 2014 ortasına kadar Suriye’nin tüm kimyasallarının imhasının tamamlanmış olmasından bahsediliyor. Teknik çalışma göz önünde bulundurulduğunda bu makul bir takvim mi?

Oldukça iddialı bir takvim. Fakat herhalde bir takım takviyeler alacağız, gerek üye devletlerden, gerek Birleşmiş Milletler’den.
<< Önceki Haber İşte Esed'in kozunu elinden alacak Türk! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER