Çiftçi, memur veya esnaf olmak fark etmiyor. Parası olmayan yoksulların çocukları ise
vergi karşılığı olarak dağa çıkarılıyor.
KCK'nın (
Kürdistan Topluluklar Birliği) kurduğu ‘
Devrim ve Halk mahkemeleri' Doğu ve Güney
doğu'da uzun süreden beri faaliyet yürütüyor. Aynı şekilde yerel kaynakların yerinde kullanılması ilkesi de yürürlükte. Çünkü KCK kaynak olarak gördüğü ilk gelir kapısı olan ‘vergi' toplama işine çoktan başlamış. Hâlihazırda
örgüt ‘KCK vatandaşı' olarak tanımladığı insanlardan aylık, yıllık vergiler topluyor.
KCK sözleşmesinde yer alan ‘Yerel kaynakların yerinde kullanılması' ilkesine göre buradan toplanan vergiler
bölgede kalacak, vatandaş gelirinin yüzde 10'unu KCK yönetimine vermekle
mükellef. Bunun için BDP milletvekilleri, belediye başkanları ve çalışanları
maaşlarının yüzde 10'unu KCK'ya veriyor. Parti yöneticilerinin vergi ödediği, KCK İddianamesi'ne de yansımıştı. Örneğin
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'in her ay 3 bin 500 TL KCK'ya ödeme yaptığı iddianamede yer alıyor. Aynı şekilde çalışan her vatandaş kazancının yüzde 10'unu vergi adı altında KCK'ya yatırıyor. Köyde
hayvan yetiştiren veya tarımla uğraşanlar da bu yüzde 10'luk vergiye tabi tutuluyor.
Hayvancılık yapanlardan küçükbaşta 10'da 1, büyükbaşta ise 20'de 1 vergi alınıyor. Durumu iyi olmayan aileler ise bir çocuğunu (istenildiği takdirde) örgüte ‘asker' olarak göndermek zorunda. Bu KCK sözleşmesinin bir gereği. Örgüt uyuşturucu kaçakçılığı başta olmak üzere, mazot,
kozmetik,
araba yedek parçaları gibi birçok
kalemden gelir elde ediyor. ‘
Gümrük geliri' adı altında kaçakçılardan elde ettiği gelir ise cabası.
İRAN KARPUZU'NDA UYUŞTURUCU
Örgüt hem kaçıkçılardan ‘gümrük vergisi' topluyor hem de kaçakçılığı bizzat yapıyor. Ancak birebir dâhil olduğu işler daha çok yüklü para getiren uyuşturucu ve insan kaçakçılığı.
Kaçakçılık daha çok kış ve sonbahar aylarında yoğunlaşıyor. Çünkü iklim şartları zorlaştıkça KCK
militanlarının işi kolaylaşıyor. Aynı durum diğer kaçakçılar için de geçerli. Örgüt kaçakçılardan para alırken bir de onay veriyor. Bunun için özel hazırlanan; kırmızı renkli HPG mühürlü ve kâğıt üzerine ‘arkadaşın gümrüğünü aldık' şeklinde not düşülüyor. Bu notu almayan kaçakçının sınırlardan geçmesi neredeyse imkânsız. Yakalanan R.D. isimli bir örgüt militanı yapılan kaçakçılığı şöyle anlatıyor: “Örgüt vergisini kesin alır. Bazen de malların taşınması için
yardım eder. Bu da ekstra
ücrete tabi olur.
Kaçakçılar atlara daha hızlı koşsun diye viski içirir.
Uyuşturucu önce Van'a ulaşır. Oradan da İstanbul'a. Uyuşturucunun kilosu İstanbul'da 5 bin 500
avroya çıkar. Van'dan İstanbul'a getirilirken uyuşturucu genellikle özel zulası olan araçlara yerleştirilir. Aynı şekilde kargo firmaları ile beyaz
eşya, giyecek,
yiyecek, içecek, bilgisayar kasaları gibi kapalı eşyaların içine yerleştirilerek de gönderilir. İstanbul'da dağılan mal dağıtılır kalanı ise gemilerle
Yunanistan,
İtalya ve İspanya'ya gönderilir. İspanya'ya ulaşan uyuşturucunun kilosu 17 bin avro olur. Buradan
Avrupa'nın tamamına dağılır. Örgüt ayrıca şahıslardan ‘Avrupa vergisi' adı altında para topluyor. Çünkü uyuşturucu Avrupa'ya ulaştığında KCK/
PKK malın sahibini çok iyi biliyor.”
İşin belki de en trajikomik yanı uyuşturucu ticaretinde hem kaçakçıların hem de KCK/PKK'nın uyguladığı ilginç taktikler. Uyuturcular bazen açıktan sınırdan geçirilemez. Bunun için
sebze,
karpuz, kavun,
lahana gibi ürünlerin içine yerleştirilerek resmî gümrük kapılarından geçirilir. Kışın ortasında
İran karpuzlarının bolluğu sanırım bunun en güzel delillerinden biri olsa gerek.
İnsan kaçakçılığı için de örgüt aynı güzergâhı kullanıyor. Hatta bazen dağlardan tüm
Türkiye coğrafyası aşılıp Ege sahili veya
Marmara Denizi'nde gemilere bindirilen
kaçaklar Avrupa ülkelerine gönderiliyor.
KCK'nın bazı ‘gümrük kapıları'
KCK militanları askerî karakolların yakın olduğu bölgelerde seyyar gümrükleme sistemi ile çalışıyor. Kaçıkçıların geçişlerini takip edip bunlardan vergi alıyor. Ancak PKK'nın sabit olarak vergi topladığı çok sayıda sözde gümrük kapısı bulunuyor. Bazı sabit kapılar şöyle.
Şehidan: Şehidan Dağı'nın güneyinde, İran tarafında bulunan kısmında yer alan bir ‘gümrük kapısı'. Örgüt buradan geçirilen kaçak mazot, benzin, çay,
şeker ve sigaradan vergi alıyor.
Şahin Amed isimli örgüt mensubu yönetiminde 20 militan bu kapıdan sorumlu.
Tise: Şehidan Dağı'nın kuzeyinde yer alıyor.
Mazot, benzin, çay, şeker, sigara kaçakçılarından vergi alınır. Piling
Suruç isimli KCK/PKK'lının yönetiminde 7 kişiden oluşan
ekip bu kapıdan sorumlu.
Harçini: İran tarafında bulunan Çobanpınar köyü bölgesini kapsıyor. Uyuşturucu, mazot, benzin, çay, şeker, sigara kaçakçılarından vergi alınır. Bu gümrük kapısı da Suruç'a bağlı çalışan 5 kişi tarafından
kontrol ediliyor.
Erbila: İran tarafında yer alan bu geçiş noktası Güvenli köyünün tam karşı noktasına düşüyor. Uyuşturucu, mazot, benzin, çay, şeker,
sigara kaçakçılığı yapanlardan ücret alınır. Bu geçiş kapısı Mizgin kod adlı bir bayan
terörist tarafından idare ediliyor. Toplam 12 militan Mizgin'in komutasında kaçakçılardan vergi topluyor.
Sarıyıldız köyü: Esendere sınır kapısı yakınlarında bulunuyor. Buradan ekseri insan ve uyuşturucu kaçakçılığı yapılıyor.
Kalereş: Örgütün bu kampına bağlı ancak seyyar gümrük sorumluları bulunuyor. Van-İran sınırını kapsayan bu geniş alanda seyyar 12 geçiş noktası yine KCK/PKK tarafından kontrol ediliyor.
Ağrı-
Kars: Çok sayıda
kaçakçılık geçiş noktası örgüt tarafından kontrol ediliyor. Her türlü kaçakçılık bu alanda yapılıyor. Kaçakçılar Başkale'dan başlayıp Ağrı-Kars hattını uyuşturucu geçişinde yeni güzergâh olarak kullanmak istiyor. Tabii burada KCK/PKK'nın alacağı pay daha fazla olacak. Çünkü geniş coğrafyada kaçakçılık yapmak daha riskli ve zor.
Hakurk: Örgütün Hakurk kampında bulunan militanları tarafından kontrol edilen geniş bir alanı kapsıyor. Esendere-
Yüksekova uyuşturucu trafiğinin en yoğun olduğu bölge. Son dönemlerde geçiş trafiği güvenlik güçlerinin yoğun çabaları sonucunda önemli ölçüde sekteye uğratılmış durumda.
Kalem kalem KCK'nın gelir kaynakları
Uyuşturucu, İnsan kaçakçılığı, Araba yedek parçaları, İş adamlarından toplanan haraçlar, Sözde KCK vatandaşlarından toplanan vergi (gelirinin yüzde 10'u), Belediyelerce kurulan paravan şirketler ile Avrupa'daki çeşitli iş kuruluşlarından toplanan paralar, Halk mahkemelerinde görülen davalarda elde edilen gelir (Basit davalar, 1500 TL'ye görülüyor. Mal davasının yüzde 20'si KCK'ya kalıyor),
Demokratik Toplum Kongresi üyeleri, belediye başkanları, milletvekilleri ve parti üyelerinin maaş veya mallarından kesilen pay.
Örgütün İran-Türkiye sınır kaçakçılığında sözde kurduğu gümrük kapılarından aldığı pay oranları: Mazot, benzin: Katır başı 3 dolar, Şeker kaçakçılığı: Katır başı 5 dolar, Çay: Katır başı 7 dolar, Sigara: Katır başı 7 dolar,
Uyuşturucu madde baz morfin (ham hâlde): Kilo başına 25 dolar, İşlenmiş uyuşturucu maddesi: Kilo başına 65 dolar, Örgüt militanlarının uyuşturucu taşınmasına verdiği
destek: Parti başına 4 bin dolar, İnsan kaçakçılığına yardım: Kafile başına 5 bin dolar, Elbise: At başına 7 dolar, Kozmetik ürünler: At başına 7 dolar, Araba yedek parçaları: At başına 7 dolar, Kokain: 10 kilo için 3 bin dolar, Av tüfeği: At başına 7 dolar,
Tabanca ve diğer silahlar: At başına 15 dolar
GAMZE POLAT
İstihbarat raporlarında, KCK'nın '
mavi kampanya' ve 'kumbara' adı altında yurtiçinde de topladığı haraçlar, ayrıntıları ile anlatılıyor: