Tasarıyla,
terör suçlarının kapsamı genişletiliyor ve yeniden belirleniyor. Buna göre, insan ticareti, eğitim ve öğretimin
engellenmesi,
uyuşturucu ticareti,
ihaleye fesat karıştırma,
fuhuş,
kredi kartlarının kötüye kullanılması da terör suçu sayılacak.
Tasarıya göre, etkin pişmanlık hükümlerinden ancak bir defa yararlanılabilecek. Tümüyle veya kısmen terör suçlarının işlenmesinde
kullanılacağını bilerek ve isteyerek doğrudan veya dolaylı olarak fon sağlayan veya toplayanlar 1 yıldan 5 yıla kadar
hapis ve 150 günden 1500 güne kadar adli para cezasına çarptırılacak. Kolluk görevlileri, terör örgütlerine yönelik operasyonlarda
''teslim ol'' emrine uymayanlara karşı
silah kullanabilecek. Gözaltındaki şüphelinin avukatıyla görüşme hakkı 24 saat süreyle
kısıtlanabilecek; ancak bu süre içinde ifade alınamayacak.
GEREKÇE
Tasarının gerekçesinde, hukuk devleti esasına dayalı
toplum düzenleri için en büyük tehlikeyi oluşturan terör eylemlerinin, kişi hak ve özgürlüklerinin kullanılması açısından bir tehdit oluşturduğu ve toplumun sosyal ve
ekonomik bakımdan gelişmesini engellediği belirtildi. Terör eylemlerinin, halkın korku ve paniğe kapılmasına, toplumdaki siyasi, ekonomik ve sosyal yapıların büyük ölçüde zarar görmesine yol açtığı bildirilen gerekçede, terör eylemlerine maruz kalan kişilerin
maddi ve manevi bakımdan büyük zararlar gördüğü ve hayatlarını kaybettiği kaydedildi. Gerekçede, terörün bugün eskiye nazaran daha tehlikeli bir hal aldığına dikkat çekilerek, ''Zira günümüzde
teröristler, sosyal ve ekonomik bakımdan büyük çapta tahribata sebebiyet verebilecek ve
hatta, toplu ölümleri ve kitlelerin imhasını sonuçlayacak etkide silahlara sahip olabilmektedir'' denildi. Terörist eylemlerin, esas itibariyle ceza
kanunlarında tanımlanmış
suçları oluşturduğu, ancak bu suçların, gerek işlenişinde güdülen saik, gerek işleniş tarz ve mahiyeti itibariyle ''terör suçu'' olarak
nitelendirildiği belirtilen gerekçede şöyle denildi: ''
Ceza kanunlarında esas itibariyle suç olarak tanımlanan bu fiillerin, bir terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenmesiyle, devletin ana yapısını, bu yapının dayandığı temel prensipleri
değiştirmek veya yıkmak, toplumda korku ve panik yaratmak amacının güdülmüş olması durumunda, bu suç bir 'terör suçu' niteliği
kazanmaktadır. 'Terör' kavramı kapsamına hangi suçların girdiği konusunda bir belirsizlik mevcuttur. Bu nedenle
terörle mücadeleyi
konu edinen uluslararası sözleşmelerde, terörle ilgili bir tanım verilmemiş, sadece terör eylemleri olarak nitelendirilebilecek suçlara ilişkin ayrıntılı bir liste yapılmıştır. Türkiye'nin de taraf olduğu 27 Ocak 1977 tarihli Terörizmin Önlenmesine Dair
Avrupa Sözleşmesi, bu konuda bir örnek olarak
gösterilebilir. Bu sözleşmede, genel olarak terörizm kavramından söz edilmiştir. Esasında suç teşkil eden terörist hareketler, Sözleşme'de bir liste halinde sayılmıştır. Bu bakımdan, terör olarak nitelendirilen fiiller, esasında suç oluşturan fiillerdir. Ancak bu
suçlar, belirli amaçlar doğrultusunda ve bir örgütün faaliyeti çerçevesinde sistematik bir şekilde işlendiği için, daha ağır sonuçlar
ortaya çıkarmaktadır. Terörle daha etkin bir şekilde mücadele edilebilmesi için,
kanunlarda bu kapsamda mütalaa edilen suçlardan dolayı
soruşturma ve
kovuşturmayla ve ayrıca mahkum olunan cezanın
infazıyla ilgili özel hükümlere yer verilmektedir. Bu düşüncelerden hareketle, Terörle Mücadele Kanunu'nda yer alan terör suçlarının kapsamına, bu suçlarla ilgili olarak soruşturma, kovuşturma ve infaz rejimine ilişkin hükümlerin, Türk ceza hukukunun
reformu mahiyetindeki yeni kanunlardaki düzenlemelerle uyumunu sağlamak amacıyla tasarı hazırlanmıştır.''