Star Yazarı
Sedat Laçiner, bugünkü yazısında
terör örgütü
PKK'nın dış bağlantılarına dikkat çekti ve örgütün uluslararası bir yapısı bulunduğunu belirtti. PKK'yı etkileyen güçlerin çoğaldığını ifade eden Laçiner, son aylarda tırmanan saldırıların yalnızca
Türkiye ile ilgili olmadığına dikkat çekti.
İşte Laçiner'in yazısı:
İşin doğasında vardır, bir yerde terör kök salarsa dış bağlantıları da zamanla oluşur. Devletler, aralarındaki hesaplaşmalarda
terör örgütlerinden sonuna kadar yararlanmak isterler. Nitekim PKK'nın ayakta kalmasında dış bağlantılarının büyük faydası olmuştur. PKK'ya
destek verenler listesinin başında
Suriye,
Yunanistan,
Kıbrıs Rum Kesimi ve
İran yer almıştır. PKK militanları Suriye'de ve onun kontrolündeki Lübnan'da eğitilmişler, Suriye yaklaşık 18 yıl boyunca Türkiye'ye saldırıların ana üssü olmuştur.
1980 ve 90'lar boyunca Yunanistan'da ve
Kıbrıs Rum Kesimi'nde PKK kampları daima olmuştur. Bu kamplarda özellikle büyük şehirlere dönük
eylem hazırlıkları yapılmıştır. Fakat Rumların asıl katkısı PKK'yı uluslararası arenaya taşımak ve başka yerden temin edemeyeceği yasal destekleri vermektir. Hatırlayınız, Abdullah
Öcalan Yunanistan'ın
Nairobi Büyükelçiliği'nde yakalandı ve üzerinde adına düzenlenmiş bir Rum pasaportu vardı.
İran ise 1979 Devrimi'nden sonra rejim
ihraç etmeyi aklına soktuğu Türkiye'yi
terbiye etmede PKK'yı etkili bir
araç olarak görmüştür. Örneğin bugün yok etmeye çalıştığı
Kandil Dağı'ndaki sığınaklarda İran'ın ciddi katkısı vardır.
PKK'ya katkı veren
ülkeler listesi uzun bir liste ve Öcalan yakalandığında kendisi de bu destekleri açıkça
itiraf etmişti. Öcalan'ın ısrarla üzerinde durduğu ülkeler
İngiltere ve ABD idi. Nitekim Öcalan yakalanmasını da bu ülkelerin verdiği desteğin sona ermesine bağlamıştı.
Rusya ise önceleri komünist gerekçelerle, 1990'larda ise
Çeçenistan ve diğer
Kafkas ülkelerindeki Türk varlığına misilleme olarak PKK'ya açık destek verdi. Bugün bile Rusya'da PKK terör örgütleri listesinde değildir. Detaylarına girmeyeceğiz, lakin
Fransa,
Almanya,
Danimarka ve daha birçok ülkenin PKK'da büyük emeği (!) vardır. Bu ülkelerin hiçbiri Türkiye'ye gerçek bir müttefik gibi davranmadılar ve PKK'yı onlarca yıl onlar yaşattılar.
Geçen zaman içinde PKK gerçek anlamda uluslararası bir
terör örgütü haline geldi. Örgüt içindeki Türkiyelilerin oranı ve etkisi her geçen gün azaldı. Özellikle Öcalan'ın yakalanmasından sonra örgüt Türkiyeli özelliğini ciddi anlamda yitirdi. Örgütteki en önemli
yabancı grupların başında ise Suriyeliler geliyor. Türkiye'den örgüte katılanların niteliksizliği Suriyelilerin örgüt içindeki etkisini daha bir arttırdı.
Fehman Hüseyin, nam-ı diğer Doktor
Bahoz, Suriyeli PKK'lıların en önemlisi. Öcalan'ın dahi sebebini anlamadığı eylemlere
imza atan etkili bir isim. Barışa yaklaşıldığı düşünülen dönemlerde provokatif ve kanlı eylemlerin arkasından hep bu isim çıkıyor. Kimlerle bağlantılı olduğunu bilen yok. Fakat şurası kesin,
Karayılan veya Öcalan'la aynı görüşleri paylaşmıyor.
Örgüt içinde etkisi artan bir diğer kanat ise İranlılar.
PJAK, örgütün İran kanadı... Neredeyse PKK'nın ana gövdesi kadar büyüdü.
İsrail ve ABD İran'a karşı PKK'ya verdikleri desteği gizlemiyorlar. Silah, para ve istihbarat desteği sayesinde PKK İran'ın canını epeyce acıttı. Fakat PKK-İran bağlantısı tek taraflı değil. İran'ın da PKK içinde uzantıları var.
Suriye ve İran dışında
Irak da ‘yeni PKK'da etkisi artan bir unsur. Barzani'nin adamları PKK'yı Irak Kürdistan'ı ile birlikte hareket ettirmeye çalışıyor. PKK içinde bazıları Öcalan'dan ümidi kesmiş ve yüzünü Barzani'ye dönmüş durumda.
Tüm bunlara diasporalı PKK'lıları da eklemek gerekiyor. Kökleri Türkiye, İran, Irak veya Suriye görünse de bu kişiler
bölge gerçeğinden çok uzaklar. Almanya, Fransa gibi
Avrupa ülkelerinde doğup büyüyen bu PKK'lılar adeta hayal dünyasında yaşıyorlar. Bunların bir kısmı ise PKK'dan çok doğdukları ülke namına bu dağlarda bulunuyorlar.
Kısacası PKK artık ulusal bir örgüt değil. Kararlarını Türkiye gerçeklerine göre almıyor. Hem üye yapısı uluslararası, hem de onu etkileyen güçler çoğaldı. PKK'nın son aylarda tırmanan saldırılarını da böyle okumak gerekiyor. Sözün özü saldırıların nedeni sadece Türkiye ile ilgili değil.