Savcılıkça hazırlanan dava dosyasına göre, 4 hücreli örgüt elemaları sadece devletin kritik noktalarına sızmakla kalmayıp askeri stratejik birçok bölge için raporlar hazırlamış. İstanbul’daki ABD ve İsrail konsolosluğunun çevresinde keşif yapan İran casusları 'saldırı emri' durumunda belirledikleri cami minaresini kullanmayı planlamış.
Selam Tevhid Terör ve Casusluk Örgütü dosyasındaki çarpıcı detaylar çıkmaya devam ediyor. Soruşturma dosyasına göre; ABD ve İsrail konsoloslukları çevresinde keşif yapan örgüt üyelerinin, saldırı için cami minaresini kullanmayı planladıkları ortaya çıktı. Ele geçirilen örgüt yazışmalarına göre saldırı için yapılan keşif çalışmaları en ince ayrıntısına kadar detaylandırılmış. Örgütün ayrıca Türkiye için siyasi ve askeri öneme sahip stratejik askeri haritaları da ele geçirdiği ortaya çıktı. Söz konusu haritalar üzerinde çalışmalar yapan örgüt bu haritalar için de çeşitli notlar almış.
CAMİLERİ KULLANACAKLARDI
Bugün'ün haberine göre, soruşturma dosyasına göre; Türkiye’de kaos çıkarmak ve terör eylemleri gerçekleştirmek için her türlü çalışmayı yapan İran ajanları devletin bütün kılcal damarlarına sistematik ve düzenli bir şekilde yerleşip devletin en önemli sırlarını ajanlar aracılığıyla İran İstihbaratı'na ulaştırmış. İstanbul’da ABD ve İsrail Konsolosluğu’na saldırı planlayan örgüt, bu saldırı için cami minarelerini kullanmayı planlamış. Savcılık tarafından hazırlanan dava dosyasında; örgütün hiyerarşik bir şekilde hareket ettiği, 4 hücre ile koordinasyonun sağlandığı savunuluyor. Buna göre örgüt üyeleri genellikle patates hat diye tabir edilen tek kullanımlık hatları tercih ediyor ve telefonda kod isim kullanıyor. Ayrıca örgüt militanlarına, İran’da askeri ve stratejik bilgi edinme, silahlı eylem, saldırı ve casusluk konularında uzman kişiler tarafından eğitildiği de iddialar arasında yer alıyor.
'HER TÜRLÜ GÖZLEM YAPILABİLİR'
Buna göre yetiştirilmiş elemanlar Türkiye için askeri, siyasi ve stratejik önem taşıyan yerler hakkında İran adına casusluk faaliyetleri yürüttükleri somut delillerle dava dosyasında yer alıyor. ABD Konsolosluğu’na saldırı için keşif yapan militanların saldırı için bütün ayrıntıları planladıkları görülüyor. Örgüt militanı H.Y’den ele geçen notlara göre örgüt saldırı için yaptıkları çalışmaları kayda almış. İşte o çalışma notları:
“1) Ana giriş kapısını 50 mt mesafeden tam görüyor. Üç katlı bir ev orta katı kiralıktı. (800 TL) Buradan her türlü foto, film, gözlem yapılabilir.
2) Köşede bir cami var. Birinci maddede bahsedilen ev ile karşı karşıya bulunuyor. Caminin minaresi de bu iş için kullanılabilir. minareden foto ve film çekimi yapılabilir. Burada dikkat çeken caminin tuvaleti önünde sürekli duran iki kişi bunlar saf/özürlü gibi görünüyorlar ve tuvaletin anahtarları da bu kişilerde duruyor. Her geçişimizde orada bulunuyorlardı. Sadece yağmurlu olan bir günde yerlerinde yoktular. Bu kişiler biraz şüpheli bulundu.”
İsrail Başkonsolosluğu’nun uydu haritasını almışlar
Örgüte yönelik yapılan operasyonda ele geçirilen belgeler arasında İsrail’in İstanbul Başkonsolosluğu'nun bulunduğu yer ve çevresi ile ilgili ayrıntılı haritaların olduğu da ortaya çıktı. Bu haritaların genel itibarıyla yakınlaştırılmış ve bölgede yer alan sokak isimleri, iş yerleri gösterir özellikte olduğu da dikkat çekiyor.
Örgütsel hiyerarşi
Dört ana hücre altında faaliyet gösteren Selam Tevhid Terör Örgütü’nün bu hücreler altında hiyerarşik bir faaliyet yürüttüğü de görülüyor. H.A.Y’nin örgütsel hareketliliği ve bilgi aktarımı konusunda Naser Ghafari ve bürokratlar arasında bir köprü olduğu savunuluyor.
TÜRKİYE’DEN İRAN’A ELEMAN GÖTÜRÜP YETİŞTİRDİLER
Soruşturma dosyasında Türkiye’den bir takım kimseler eğitim amaçlı İran’a gitmiş. İran’da ise Sawama ve Kudüs Ordusu görevlilerince takip, anti takip, yer tayin etme, kroki çizme, fotoğraftan şahıs bulma, yakın savunma, istihbarat toplama, örgütlenme silah ve patlayıcı konularında 15 gün ile 2 ay arasında eğitildikleri belirtiliyor.
Kamplarda eğitime alınan kişilerin önceden askerlik yapıp yapmadığı, kimlik bilgisi, siyasi eğilimi, İran’daki rejime olan ilgisi, bilgi sahası gibi konularda özgeçmiş raporu adı altında hazırlanmış belge doldurtulduğu bu bilgilerin örgütün arşivinde yer aldığı öğrenildi.
Eğitimlerin sonunda kendilerine faydalı olacak bazı vasıflı elemanlar ile özel ilgilenerek ilişkileri sıkı ve sürekli hale getirildiği ve elemanları Türkiye’ye gönderdiklerinde ayrıca ziyaret edilerek ilişkileri devam ettirdikleri belirtiliyor.
SİLAHLI EĞİTİM ALIYORLAR
Dosya kapsamında ifadesine başvurulan şüphelilerden Ankara Büyükşehir Belediyesi'nde gece bekçisi olarak çalışan M.N. ile beraber İran'ın Tahran kentinde Devrim Muhafızları tarafından silahlı eğitim de aldıklarını belirten A.A, "Devrim Muhafızları adına Mollalar’dan talimat aldıklarını söyleyen bu kişi her türlü ihtiyacımızı karşılıyordu.
Diğer arkadaşla beraber bu kampta aylarca silah eğitimi aldık. Ben daha sonra Türkiye'ye döndüm. M. ise orada kalıp 4 sene bir üniversitede dini eğitim aldı" şeklinde konuştu.
İRAN ŞİDDET EYLEMLERİ İÇİN İSTİHBARAT PAYLAŞMIŞ
Örgütün Türkiye’deki ajanlarına çeşitli şiddet eylemlerinin (Amerikalı ve İsrailli iş adamlarının vurulması) yapılması yönünde talimat verdikleri ve planlanan bu eylemlerle ilgili bazen İranlı ajanların eylemci hücrelerle istihbarat bilgisi paylaştıkları da tespit edilmiş.
Soruşturma dosyasında örgütün Türkiye’de planladıkları eylemler için bu gruplara her türlü maddi imkan sağladığı, yapılanmanın maddi olarak İran devletinden yardım aldığı, yapılan bu yardımların hesabının ayrıntılı olarak tutulduğu yine deliller arasında sıralandığı görülüyor.
ADANA, BATMAN VE GAZİANTEP'E AİT GİZLİ HARİTALAR ÇIKTI
Örgüt üyelerinden H.Y’nin evinde yapılan aramalarda Adana, Batman ve Gaziantep’e ait ayrıntılı ve yüksek çözünürlüklü gizlilik dereceli topografik haritalar ele geçirilmiş.
Bu haritaların “Harita Genel Komutanlığı” tarafından hazırlandığı, haritalar üzerinde ise “Devletin emniyeti ile ilgili bir Milli Savunma sırrı olan bu haritanın alınan maksat dışında kullanılması, aslının veya kopyasının herhangi bir tarzda yetkisi olmayan kimselere verilmesi, muhteviyatının açıklanması veya kayıp edilmesi Askeri Ceza Kanunu ve Türk Ceza Kanunu gereğince ağır cezayı gerektirir” şeklinde notun olduğu tespit edilmiş.
Şüphelide buna benzer çok sayıda haritanın bulunması, söz konu haritaların kurum içerisine sızan bir örgüt mensubu tarafından çıkarıldığının delili olarak görülüyor.
TOPOĞRAFİK HARİTALARIN ÖNEMİ
Topografik haritaların, özellikle 1/25 000 ölçekli haritalar. Askeri amaçlı kullanımın dışında, ülkemizde büyük projelerin (baraj, yol, maden vb) ön keşif-hazırlık ve genel proje çalışmalarında kullanıldığı biliniyor.
Patates hat kullanıyorlar
Örgütün telefon görüşmelerinde gizliliğe aşırı dikkat ettiği de görülüyor. Örgüt yöneticilerinden E.A.Y’nin Mir Vakili’nin ismini telefonda söylenmediği, F. K’nın bir görüşmede Mir Vakili’den “Beyefendi” şeklinde bahsettiği, V. Ç’nin ise Mir Vakili’ye “Hamit” olarak hitap ettiği dosyaya yansıdı.
İSİMLER ŞİFRELİ VE KODLU
Bire bir telefon kullanmak suretiyle ilişki ve irtibat kuran Kudüs Ordusu Terör Örgütü içerisindeki konumları belli olan Seyed Ali Mir Vakili, F. K, H.S.Ş. isimli şahısların telefon görüşmelerinde “kod” isim kullandıkları da dosyada yer alıyor. Polisin yaptığı titiz çalışmalar sonucunda örgüt içerisinde gerek telefonda gerekse de bire bir yapılan görüşmelerde üst düzey bir bürokrat için,“bizim komutan, Halitin babası, o arkadaş, Yenimahalleli” gibi şifreli cümleler ile anlaştıkları, iletmek istedikleri mesajları güvenli/kamufle olmuş kuryeler vasıtasıyla irtibatlı oldukları yerlere ilettikleri tespit edilmiş.
Ajanlar örgüte iletecekleri bilgileri özel kodlamalar yaparak muhafaza altında tutup gerektiği zamanlar İranlı yetkililere ulaştırıyor. İşte H.Y’nin kullandığı şifreli bir liste.
Hüseyin Avni YAZICIOĞLU’ nun kendi el yazısı olduğu değerlendirilen notlarda benzer şekilde kendi ilk bakışta anlamlandırılamayan kısaltma ve şifrelemelere sıkça yer verdiği görülmüştür. Bu şekilde örgütün kod isimler ve şifreli kelimelerle irtibata geçtiği tespit edilmiş.
Nükleer merkezin bilgileri örgütte
K. Yazıcıoğlu ifadesinde kocasının Halkalı’daki Nükleer Araştırma Enstitüsü’nün krokisini çizdiğini ve bölgenin etrafını dolaşıp haritaya benzer notlar aldığını ifade etmiş. Bu iddialar üzerinde çalışmalarını H.A.Y. üzerinde yoğunlaştıran polis H.A.Y.’nin elde ettiği bilgileri İran devrim muhafızları ordusuna teslim ettiğini somut delilleriyle tespit etti.
Gizli tanık Şafak savcılıktaki ifadesinde “Türkiye’de İstanbul ve Ankara başta olmak üzere özellikle İran’ın resmi kurumları olan şehirlerde çalışmalar yaptıklarını bunun yanı sıra İzmir, Malatya, Trabzon, Adıyaman, Erzurum ve Elazığ’da çeşitli şirketler kurarak çalışmalarını kamufle edecek ortamlar hazırlıyor belirtiyor. Malatya’da kurulan NATO Savunma Kalkanı ile ilgili orada bir yer tutuyorlar. Bu yerler normal bir iş yeri görünümünde, bazen bir emlakçı, bazen bir kitapçı olabiliyor” dedi.
KADINLAR ÜZERİNDEN CASUSLUK
Iğdır Emniyet Müdürlüğü’nün 2012’de yaptığı bir operasyonda 10’u kadın 24 kişi fuhuş ve casusluktan gözaltına alınmıştı. Ajanlık yaptığı iddia edilen İranlı 10 kadın ise sınır dışı edildi. Soruşturma dosyasına giren bilgilere göre gizli yollardan Türkiye’ye ya da İran’a giriş çıkış yapan kadınlar, İran devrim muhafızlarınca gözaltına alındıktan sonra ajan olarak çalışmaları karşılığında serbest bırakılıyordu.
Metrobüste dosya takası
Casusluk faaliyetlerinde bulunan H.A.Y. ve Naser Ghafari buluşmadan önce 8 farklı metrobüs ve otobüs değiştirmiş. Takip dilmediklerini anladıktan sonra metrobüs içinde dosya değiş tokuşunda bulundukları deliller arasında yer alıyor.
MÜHİMMAT DEPOSU ELE GEÇİRİLDİ
2000 tarihli Kudüs Ordusu Terör Örgütü ile ilgili hazırlanan iddianamenin bir bölümünde, itirafçı M.N’nin beyanlarında; İddianamelerde anılan şahıslar ile ilgili aramalarında patlayıcı malzemelerin elde edildiği, yer göstermeleri sonucunda bir çok patlayıcı ve silahın ele geçirildiği, doğrudan şiddet eylemlerinde bulunduklarını belirtmişti.
26 Mayıs 2011 tarihinde gerçekleşen Etiler patlaması Selam Tevhid Örgütü tarafından gerçekleştirildiği dava dosyasında tüm delilleriyle yer alıyor.
Saldırıda bir polis 8 vatandaşımız yaralanmış, 1 vatandaşımızın bacağı kopmuştu. Soruşturma kapsamında patlayıcı yerleştiren şahsın Metin Rızazade isimli bir İranlı olduğu belgelendi. Patlayıcıların temin edilmesinde ise eski bir Selam Tevhid eylemcisi A.Ç’nin rol aldığı da delil dosyasında yer alıyor.
AÇIKLARINI?ARAŞTIRDIK
Gizli tanık Şafak ifadesinde, “İsrail ve batılı ülkeler konsolosluk, büyükelçilik binalarına nasıl girilir, neresinde açıklar vardır. Yakınlarında nasıl bir yer vardır.
Bana birçok kez bunu sormuşlardır ve ben biliyorum bu konuda çalıştıkları birçok kişi var. Tayland da büyükelçilikte meydana gelen patlama zaten bunların yaptığı bir şey. Orada İranlılar da yakalandı” dediği görülüyor.
İSTİHBARAT ÇALIŞMASI
Selam Tevhit Örgütü, Türkiye’deki çeşitli elçiliklere yönelik eylemlerde istihbarat ve keşif faaliyetlerinde de bulunmuş. Takipsizlik verilen dosyada H.A.Y.’nin ekibiyle birlikte İstanbul’daki bazı yabancı ülke konsolosluklarının keşif çalışmasını yaptıkları ve bu yerlerin uydu resimlerini temin ettikleri dosyada delilleriyle yer almış. Yapılacak olan eylemlerde Hizbullah ve El-Kaide' class='textetiket' title='El Kaide haberleri'>El Kaide gibi örgütler taşeron olarak kullanıldığı dosyada yer alan deatylardan.
İRANLI AJAN KADINLAR POLİS VE ASKERLERE YÖNLENDİRİLİYORDU
Geçerli İran pasaportu verilerek, ticaret ya da turizm amaçlı Türkiye’ye sokulan kadınlar, fuhuşa aracılık yapan kişilere yönlendiriliyordu. Kadınlar, bölgede görev yapan asker, polis ve bürokratlarla tanıştırılarak muta evliliğine (geçici dini nikâh) zorlanıyordu.
İddiaya göre kadınlar daha sonra evlendikleri kişinin görevine göre muta nikâhının süresini uzatarak, devlete ait gizli bilgileri topluyordu. Bu bilgileri ise İran’a döndüklerinde devrim muhafızlarıyla paylaşıyordu. Kadın şüphelilere ait otel odaları ve evlerde yapılan aramalarda Iğdır ve çevresinde yaşayan rütbeli askerlerin, bazı polislerin ve bürokratların telefon numaralarıyla özel bilgi notlarının yer aldığı ajandaların ele geçirildiği ortaya çıkmıştı.
Mutaşa ile bürokraside rahat hareket ediyorlar
İran Devrim Muhafızı Türkiye sorumlularından Naser Ghafari’nin Türkiye’de yaygın bir mutaşa (fuhuş) ağının olduğu dava delilleri arasında yer alıyor. Örgütün mutaşa yöntemi ile bürokratlara ulaştığı ve bu bürokratlar aracılığıyla gizli belgelere vakıf oldukları belirtiliyor. Dosyada Ghafari’nin 7 tane mutaşa ile mutaşaların elde ettiği bilgileri Ghafari’ye verirken elde edilen takip görüntüleri somut deliller arasında.
İslamcı görünen İrancı yapı gizli bilgiler taşıyor
H.A.Y.’nin Türkiye’nin askeri stratejik altyapısıyla ilgili de yaygın bir haber alma ağı oluşturduğu yapılan teknik ve fiziki takip delilleri arasında yer alıyor. Bu bilgilerin örgütün devletin kadrolarına yerleştirdiği sözde İslamcı gerçekte İrancı elemanlar ve ajan hücreleri vasıtasıyla temin ettiği de tespit dosyasında yer almış.
Gizliliğe önem veriyorlar
Örgütün hücre içi not alımlarında gizliliğe önem verilmesi vurgulanıyor. H.A.Y. tarafından hazırlanan el yazılı metinde yapılacaklar şöyle belirtilmiş:
*Günlük hayatta refleks haline gelmesi gereken hususlarda çok zayıf kalıyoruz.
*Telefon görüşmelerinin azaltılması veya konuşulduğunda kullanılacak üslup.
*Telefonların kapatılma biçimleri.
*Bilgisayar kullanımı.
*Kişiler olarak öncemiz ve sonramızdaki değişiklikler.
*Aile ve çevremizin bildikleri.
8 farklı otobüs değiştirdi
Örgüt üyeleri gizlilik ilkesine göre görüşme yapıyor. Saatler öncesinden yola çıkan ajanlar aynı hat üzerinde farklı yönlere giden otobüslere inip biniyor. Takip edilmediklerini anladıklarında görüşmeye başlıyorlar. H.A.Y’ın 15 Ağustos 2011’de takipten kurtulmak için 8 farklı araç değiştirdiği ve görüşmeyi metrobüs içinde gerçekleştirdiği tespit edildi.