İşte Çıkanlar ve batanlar

Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Ali Bayramoğlu medya'nın günlüklerle ilgili tavrını değerlendirirken iki meslektaşının yazılarını mercek altına almış

İşte <b>Çıkanlar ve batanlar</B>

İşte Bayramoğlu'nun medyanın tavrını ortaya koyan analizi Çıkanlar ve batanlar: Hasan Cemal ve Ertuğrul Özkök Balbay günlüklerini tersten doğrulayan bir gelişme Cumhuriyet Gazetesi'nden amiyane deyişle "tık" çıkmamasıdır. "Tık" sesi gelmeyen başka bir yer, başka bir köşe de Ertuğrul Özkök köşesidir. Bir zamanlar okurlarını Hrant'ın katilleriyle empati kurmaya davet eden Özkök tutarlı davranmaya devam ediyor. Balbay günlükleriyle ilgili tek satır yazmadığı gibi, dün Milliyet Gazetesi'nin verdiği "pas" üzerine, "Dink şemaları çöktü, o zaman bütün belgeler sanal olmasın, Ergenekon da uydurma olmasın" anlamına bir yazı kaleme almıştı… Dink cinayeti şemalarıyla ilgili dün gerekeni söyledim, tekrara gerek yok… Resmi yalanlama gerçeği örtmez; Özden Örnek günlükleri ne kadar gerçekse Dink şemaları da o kadar gerçektir…. Ama şu açıktır ki, Doğan Medya Grubu'nun yayın politikalarında suçu ve suçluyu gizleme, tahrif etme, üstünü örtme, karalama eğilimi Özkökgiller üzerinden alabildiğine devam ediyor… Kafatasları çıkıyor Silopi'deki kuyularda, darbe planları ortaya dökülüyor, bu "grubun yayın müdürleri" hâlâ kimi vahim belgeleri "ellerine bile almadan" sahte ilan etmeye, resmi açıklamaları hiç sorgulamadan doğru kabul etmeye soyunuyor, kemik parçalarını görmezden gelmeye devam ediyorlar… Ahlak ve meslek etiği açısından boğazlarına kadar krize batmış, gruplarını ekonomik ve politik açıdan ağır biçimde krize sokmuş durumdalar. Köşeme şu notu düşmüşüm birkaç hafta önce, 2002'den bugünlere uzanan çizgiyi anlatırken: "Reform projesi etrafındaki ittifak çözüldü. Değişim cephesi kan kaybetti. Direnç cephesi ise güç kazandı. Çözülmedeki kritik nokta 2007 cumhurbaşkanlığı seçimidir. Doğan Medya Grubu ve diğerleri o kritik andan itibaren yer değiştirmeye başlamışladır. Gül'ün adaylığına karşı çıkmışlar, başörtüsü sorununu yeniden bir mesele haline getirmişler, 27 Nisan Muhtırası'nı desteklemişler, sivil anayasa girişimini rejim krizi havasına sokmuşlar, kapatılma davasına destek vermişler, en önemlisi derin devletten darbecilere, silahlı ve örgütlü direnç yapılarına yönelik Ergenekon soruşturmasını sıradanlaştırmaya, hafifletmeye yönelmişlerdir…" Aynı politikaya devam ediyor Özkökgiller, "özellikle Ergenekon konusunda", üstelik çok zayıf, her geçen gün daha da zayıflayan imkanlarla, gerçeklerin üzerine gidenleri intikamcı olarak suçlama zırvalarıyla… Bu anlayışın yaşadığı ahlaki çöküşle Ergenekon enkazının tümüyle altında kalacağı gün çok uzak değildir… Hasan Cemal'den sık söz ediyoruz… Özkökgillerin ortasında dimdik duruyor, sözünü sakınmadan… İşte size iki farklı gazetecilik: Birincisi için, Özkökgiller için türlü günlükler, şemaların varlığına işaret etmek ön yargı, kin duygusu, intikam hevesi anlamını taşıyor… İkincisi ise bunlar arasında gazeteciliği ve ahlakı tarif ediyor. Özkök'ün Ergenekon sanal olmasın dediği gün, yani dün, Hasan Cemal şöyle diyordu: "Balbay günlüklerinin bir boyutu daha var önem taşıyan: Medya... Bu konuda bazı düşüncelerimi satır başlarıyla özetlemek istiyorum. (1) Balbay günlükleri haberin Allah'ıdır. (2) Böylesine büyük bir haberi tümüyle görmezlikten gelmenin gazetecilikte yeri yoktur. (3) Balbay günlüklerini yok sayan medya yöneticilerinin gazetecilik dersinden alacakları not sıfırdır. (4) Balbay günlüklerine burun kıvıran ya da haberi kerhen, yasak savarcasına gören gazete yöneticilerinin notu da kırıktır. (5) Gazeteci milletini de bağlar hukuk. Ama hukukçu değildir gazeteci! Bazen kamu yararı öylesine ağır basabilir ki, bedelini ödemeyi göze alır ve yürüyüp gider gazeteci, eğer gerçekten gazeteciyse..." Tarihi hangi eğilim yazsın… Tercih sizin…
<< Önceki Haber İşte Çıkanlar ve batanlar Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER