Terör sonucu masum binlerce insanımız hayatını kaybetmekte ve
toplumu derinden üzmektedir. Maddi ve manevi kayba sebep olan
terör, alınacak
emniyet tedbirleri ile belki bir yere kadar çözüm olabilir. Ama bitirilmesi ise çok zor gözükmekte. Emniyet güçlerinin yanında yapılması gerekenler olduğunu da düşünmeliyiz. Uzun ve kısa vadede yapılması gerekenler düşünülüp uzun soluklu maraton gibi ele alınmalı. Sadece emniyet tedbirleri değil toplum bilimcilerden diplomasiye kadar geniş yelpazede bir araya gelip
beyin fırtınası ile ele alınması gereken ve yapılması zaruret olanlar tespit edilmeli.
Terörle mücadelenin insanımızın eğitiminden
ekonomik boyutuna kadar her boyutun gözden geçirilmeli. Terörü besleyen ve
destekleyen kaynaklar da kurutulmadığı takdirde hiçbir yere varılamaz. Elde edilecek sonuç ümitsizlik ve korku olur. Terörün amacı da budur. Elekle su taşınamayacağı gibi bilinçsiz yapılacak
terörle mücadele maddi ve manevi kayba sebep olmakta. Zaman kaybettikçe de
halk arasında ümitsizlik yayılmakta. Bugün halkımızın tamamına yakınının hemfikir olduğu konu terörün beslendiği kaynakların
yabancı ülkeler olmasıdır. Geniş yelpazede batıdan
doğuya kuzeyden güneye kadar destek bulmaktadır. Bu ülkelerden hem maddi hem
gıda hem de son teknolojik donanımlara sahip
mühimmat desteği almaktadır.
“Dağda göbeğini kaşıyan, nefsi arzularına uyan bir adam nasıl
dava adamı olabilir?” Yakalandığında uçakta devletimin emrindeyim demiş, bu söz yabana atılacak söz değil. Yıllarca devletin aleyhine çalışsın yakalanıp zoru gördüğünd
e devletin emrindeyim desin.
Güneydoğuda bir ilin ticaret odası başkanı
Samanyolu TV de katıldığı programda, “Bizler esnafız. Eğer on gün çalışmazsak aç kalırız. İşçilerimizi besleyemeyiz. Nasıl oluyor da dağda bir adam, terör sürüsünü besleyebilir? sorusu manidardır. Geleceğimizi tehdit eden terörle mücadele ederken üzerine gitmede kararlılıkta hiçbir problem gözükmüyor ama çözüm noktasında planlanırken mastır planın parçası olarak makul ve hızlı ve kalıcı tedbirler üzerine gidilmeli.
Terörü destekleyen ve teröristleri destekleyen ülkelerin üzerine kararlılıkla gidilmeli. Ekonomik olarak
yaptırımlar gözden geçirilmeli. Bu işi yaparken de
yurt dışındaki ülkelerde Türk
lobileri kurulmalı ve o ülkede yaşayan insanımız destelenmeli. Ülkemiz adına lobi faaliyetlerinde bulunması
teşvik edilmeli. Her ülkenin her yerde lobileri var. Bizim maalesef yok denecek kadar az ve
gönüllü bu işi yapanların da üzerine teröristten daha acımasız gidiliyor.
Sayıları ve alanları ekonomik olarak bizden çok geride olan ülkeler bugün bazı önemli ülkelerde söz sahibi oluyor. Devlet halkı ile barışmalı, aksi takdirde bu durumdan terör kazançlı çıkıyor. Halk ile barışık olmayan bir devlet de nasıl ve kiminle lobicilik yapar?
Devlet, bu topraklarda bin senelik geçmişi ile tarihi ile tutarlı kalıcı, doğru dürüst tedbirler almalı. Bu terörü besleyen ve arkasında olanları deşifre ederek dur demenin zamanı geçmek üzere.
Doğu ve Güneydoğu’ya ekonomik ve eğitim olarak öncelik verilmeli; barajıyla, yoluyla, okullarıyla, ticari kurum ve kuruluşlarıyla ve hava yolları açarak. Kısacası Doğu ve Güneydoğu cazibe merkezi haline getirilmeli.
Kültür seferberliği yapıp tarihimizle barışık tarihi birlikteliğimiz ortak paydasında buluşmalı. Önce tarihimizle barışmak ve insanları büyük havuzda buluşturmak.
Kendi değerlerimiz ve farklı kültür anlayışlarını zenginliğimiz olarak kabul etmeliyiz. Koruculuk sistemi çok tartışıldı ama iyi
seçim yapılıyor mu endişesi giderilmeli. Kuryelik yapıldığı endişeleri giderilmeli.
Bütün problemlerin temelinde insan vardır. İnsanı problem olmaktan çıkarıp topluma kazandırmanın yolu da eğitimden geçer. Toplumları bitiren unsurların başında cehalet, fakirlik ve ayrılıklar gelmektedir. Ayrılıkları bir kenara bırakıp farklılıkları kültürümüzün zenginliği olarak görmeliyiz. Kanun, kuvvet,
demokrasi dengesi iyi kurulmalı. Toplumu uzlaştırmadan, insanımızı barıştırmadan farklı düşüncelere tahammül edemeden problemlerin üstesinden gelmemiz zor gözükmektedir.
Samanyoluhaber.com