Saldırıya uğrayan yerin ise
Tuzla’nın bilinen mekanlarından ‘Doktor’un Yeri’ isimli
lokanta olduğu belirtiliyor. ‘Doktor’un Yeri’ isimli eğlence mekanının bugünkü sahipleri
işletmeyi dört yıl önce devraldıklarını ve geçmişte yaşanan olaylardan haberlerinin olmadığını söylüyor.
İddialara şöyle göre Tekin, Tuzla Piyade Okulu’ndayken TSK’dan atılmasına neden olan
baskın olayı iddialara göre gelişti: “Piyade Okulu’nda
muvazzaf subay temel kursu gören
genç teğmenler Doktor’un Yeri’nde yemek yedikten sonra gelen hesabı kabarık bularak
itiraz ederler. O yıllarda söz konusu işletmenin sahibi
emekli bir
astsubaydır.
İşletmenin sahibi emekli bir astsubay olduğunu belirterek, teğmenlerden yanında paraları yoksa daha sonra getirmelerini ister. O sırada çıkan arbedede bazı teğmenler garsonlar tarafından tartaklanır. Olaydan sonra Tuzla Piyade Okulu’na dönen teğmenleri, nizamiyede
nöbetçi amir olan
Muzaffer Tekin karşılar. Tekin ‘Subay dayak yemez’ diyerek teğmenleri bir arabaya doldurarak Doktor’un Yeri’ne geri gönderir.
Yaşanan çatışmada kapı ve pencereler kırılır ve işletme harabe haline gelir. Olaydan sonra olay yerine kolordu Komutanı gelir.
Kursiyer teğmenler kurs süreleri dolmadan kıtalarına sevk edilir. Tekin ise olayı azmettirmesi nedeniyle ordudan uzaklaştırılır.”
Dün bir gazetede
Danıştay saldırısını organize ettiği belirtilen Tekin’in irtica gerekçesiyle ordudan atıldığı öne sürülmüştü. YAŞ kararıyla ordudan atılan subayların kurduğu Adaleti Savunanlar Derneği (
ASDER) Genel Başkanı emekli Tuğ
general Adnan Tanrıverdi, söz konusu haberin gerçeği yansıtmadığını ifade ederek, eski yüzbaşı Tekin’in dini görüşlerinden dolayı irtica gerekçesiyle ordudan atıldığı konusunda bir bilgi olmadığını kaydediyor.
Tam bir askerlik delisi
Saldırgan
Alparslan Arslan’ın en çok
telefon görüşmesi yaptığı
Muzaffer Tekin’in kişiliği hakkında ilginç bilgiler de ortaya çıkmaya başladı. Kendisini tanıyanlar, Tekin için “
Askerlik delisiydi.” diyor. Tekin’in generalliğe yükselmek için
Harp Akademileri Komutanlığı’nın
kurmaylık sınavını kazanamamasını kendisine yediremediği belirtiliyor. Kurmay olamayan eski yüzbaşının bu nedenle aşırı agresif ve
disiplin düşkünü olduğu söyleniyor. Emrinde bulunan bir subay, Tekin hakkında “Tam bir askerlik delisiydi. Eğitimde yat dediği zaman kendisi çamuru seçer gider oraya yatardı. O zaman sıkıysa sen de çamura yatma.
Çamura tam yatmadın mı gelip sırtına basardı. Yönetmeliğe aykırı tal ederdi. Eğittiği erler gittikleri usta birliklerinde kapışılırdı. Askerleri sıkı bir eğitimden geçirirdi. Bu yüzden askerleri seçkin birlikler arasında kabul edilirdi. Çok
küfür ederdi.” diyor. Bir başka subay ise “General rütbesine yükselmesi için gerekli olan kurmaylık imtihanını kazanamamıştı. Kurmay olamadığı için komplekse girdiği anlatılırdı. Agresif tavırları da bundan kaynaklanıyor denilir.” diye konuşuyor. Muzaffer Tekin’in bölüğünde askerliğini yapmış bir
yedek subay ise kendisini şu sözlerle anlatıyor: “Nöbetçi olmasa da gelip yatakhaneleri dolaşırdı. Dolapları
kontrol ederdi. Tıraş kutunuz talimnamelerdeki yerinde değilse yandınız. Şınav cezası verirdi. Bir gün hiç unutmuyorum, yemekhanede nöbet tutuyorduk. Tekmil verdik. Çok iyi
hazırlık yapmıştık. Eksiğimiz yoktu. Hakaret etmesinden çok korkardık. Her şeyi beğendi. ‘Disiplin çok süper ama bir de eğitiminiz nasıl. Bir de ona bakalım.’ dedi. Bizi yemekhanenin koridorunda yere yat emri verip süründürdü.”
Bir başka yedek subay ise özellikle asteğmenlerin Tekin’den çok çektiğini şu sözlerle anlatıyor: “Rütbe takmıştık. Orduda subay olmuştuk artık. Son günlerimizdi. Bizi yere yatırıp çamurun içinde süründürmesini unutmam. Kimisi dirsekleri ile kimisi ayak uçları ile sürünmeye çalışıyordu. Gelip sırtımıza bastı. Kişiliklerimizi pasifize etmek için mi yapıyordu bilemiyorum; ama giydiğimiz elbiseleri yıkasakda adam olmuyordu. Çamur öyle bir işliyordu ki o elbiseler atılıyordu.” Bir başka yedek subay ise şu bilgileri veriyor: “Kış günü
piyade subay adayları
Tavşan Tepe’ye eğitim için giderdik. Tekin, 8. Bölük komutanıydı. Biz normal yoldan köprüden geçerek giderdik. O bölüğünü kış günü buz gibi derelerden yarı beline kadar suya sokarak götürürdü. Gecenin bir vakti kaldırır bölüğünü bağırtırdı. Tugay komutanı yaptıklarına ses çıkarmazdı.”
Zaman