Ferhat Kentel ve
Ümit Kardaş’ın ifadesiyle ‘ama’lardan ve ‘at pazarlığı’ndan sıyrılıp
demokrasi şemsiyesi altında saf tutmak gerekiyor. Öteki türlü ‘tufan’ kapıda…
AK Parti’ye açılan
kapatma davasının
Anayasa Mahkemesi’nde kabulünün ardından yeni bir süreç başladı.Saflar artık iyiden iyiye netleşiyor.
Türköne’nin ifadesi ile gelinen noktada yalnızca ‘iki taraf’ var. Totaliter bir dünyada toplumu tepeden planlayan yaklaşım ile tüm dünyada geçerli olan özgürlüklerin nimetlerinden faydalanan
modern, ilerici bir
model karşı karşıya.
Ancak gerek toplumda, gerekse aydınlarda ve siyasetçilerde ‘AK Parti' de şu yanlışları yapmasaydı iş buraya ulaşmayacaktı' sesleri de yükselmiyor değil.
Oysa evvela şunun net bir şekilde anlaşılması gerekiyor: Mesele bir AK Parti meselesi değil. Bunu en başta AK Parti yöneticilerinin, ardından aydınların ve sonra da
halkın anlaması ve demokrasi şemsiyesi altında toplanması gerekiyor.
Bu şemsiyenin şüphe barındırmaması ve ‘ama’lardan arınmış olması, yamulmaması ve savrulmaması için elzem bir durum.
‘At pazarlığı’ yapılmamalı
Cumhurbaşkanı’nın siyasi kariyerinin tartışmaya açıldığı bu dava, sağduyu sahibi birçok kalemin teslim ettiği üzere hukuka kara bir leke düşürdü.
Bu lekenin temizlenmesi ancak ve ancak AK Parti’ye açılan kapatma davasının tümüyle reddedilmesine bağlı. Onun ötesinde yapılan bütün pazarlıklar,
Fehmi Koru’nun da yazdığı üzere bir ‘at pazarlığı’ ile eşdeğer.
Bu nedenle karşımızdaki ‘net ve kesin’ iki
senaryoyu görmek gerekiyor. Ya ‘kara senaryo’ gerçekleşecek ve AK Parti kapatılacak ya da ‘beyaz senaryo’ hayata geçecek ve bu dava tümüyle reddedilecek.
Gerek Türk halkının ve gerekse de aydınların ve siyasetçilerin bu iki senaryoda sabitlenip hadiseye bu pencereden bakmasında yarar var.
Ara tonlara göre mevzilenmek, ‘Şu isimlere
yasak gelsin de şunlara gelmesin’ demek, ‘Ama şu isim falanca bir söz etti, o gitsin’ diyerek piyangoculuk oynamak sağduyu sahibi aydınların ifadesiyle hele de bu dönemde demokratik cephenin en büyük hatası olur.
Türkiye yalnızca beyaz senaryoya layık!
Bu mesele bir demokrasi meselesi. Türkiye sadece ‘beyaz senaryoya’ layık. Kapatmanın iptali dışındaki tüm senaryolar, tüm ihtimaller kötü.
Zira demokrasiye ket vurmak, bir evin
yatak odasına girmekten farksız. ‘Yatak odama gir ama şu vakitte gir; postalla girme de
yargıç cübbesi ile gir’ demek fikrin ve demokrasinin namusuna yakışmıyor.
Bu noktada sağduyu sahibi iki aydının görüşlerine
kulak kabartmakta fayda var.Emekli
Hâkim Albay Ümit Kardaş ile
Sosyolog Ferhat Kentel, bu süreçte AK Parti’ye, aydınlara ve halka düşen ödevleri anlattı.
Demokratik fikirleri ve dik duruşları ile dikkat çeken iki aydının görüşleri şöyle:
Ümit Kardaş:
AK Parti NE YAPMALI?
AK Parti çok büyük bir demokrasi paketi ile toplumun karşısına çıkmalı. Bekletilen tüm paketleri masaya koymalı. 301,
Kürt sorunu,
azınlık vakıfları ve
türban paketinin tümünü hayata geçirip demokratik cepheyi genişletmeli. Böyle yaparsa, hem tüm demokratları, hem de AB’yi, ABD’yi ve Türkiye’deki olası bir krizden zararlı çıkacak tüm dış dengeleri arkasına alır.
HALK NE YAPMALI?
Halk ise seçimi ve olacakları, ihtimalleri ve senaryoları düşünürken genel resmi gözünden kaçırmamalı. Başımıza ne geldiyse ‘ama’lardan geldiğini iyi bilmeli. Meselenin bir AK Parti meselesi olmadığını, demokrasinin tarafında birleşmenin ve halkalanmanın tek çıkar yol olduğunu iyi bilmeli.
Sosyolog Ferhat Kentel:
Bu, yüzde 100’ün meselesi. Bu bir Türkiye meselesi. Eğer AK Partiböyle bir söylemle çıkarsa o zaman biz ne olacağız,AK Parti’ye oy vermeyen ama bu hukuksuzluğun karşısında durması gereken demokratlar ne olacak?
İYİBİLGİ