Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı
Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının hayatını kaybettiği helikopter
kazasında,
enkaz bölgesine giden
Cihan Haber Ajansı (CİHAN) kameramanı Lütfi Aykurt'u, "
sivil" olduğu gerekçesiyle askeri helikoptere almayarak dağ başında bırakan
komutanın Jandarma Kurmay
Albay Mazlum Koçoğlu olduğu öne sürüldü.
Kameraman Lütfi Aykurt, helikopter kazasının hemen sonrasında, çekim amacıyla gittiği kaza bölgesinde, donma tehlikesine rağmen 'sivil olduğu' gerekçesiyle ayrımcılık yapılarak askeri helikoptere komutanın emriyle alınmamış, dağ başında bırakılan Aykurt ise kar ve
tipi ile boğuşarak 2,5 saat süren bir yürüyüşün ardından Kızılöz Köyü'ne ulaşmıştı.
Cihan Haber Ajansı Genel Müdürü
Abdülhamit Bilici'nin Zaman Gazetesi'ndeki köşesinde konuya yer vermesiyle ortaya çıkan dağ başında donduran
akreditasyon uygulamasına Genel
kurmay Başkanlığı'ndan hala bir
cevap gelmezken, birçok basın örgütü hadiseyi kınayarak olayın soruşturulmasını istemişti.
Ayrımcılığın fevkalade çirkin bir tutum olduğunu ifade eden
Sabah Gazetesi yazarı
Nazlı Ilıcak, şöyle konuşmuştu: "Doğan Haber Ajansı muhabirini helikoptere alıyor, Cihan Haber Ajansı muhabirini almıyorsa bu çok çirkin. Herhalde bu bilgi
Genelkurmay'a ulaşırsa bir
soruşturma da açacaktır. Ne olursa olsun düşmanın dahi olsa, yaralı bir PKK'lı olsa almayacak mısınız? Orada ölüme mi terk edeceksiniz? Vahim olayın ulaşması halinde Genelkurmay'ın soruşturma başlatacağına inanıyorum."
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç, 'söz konusu tavrın kabul edilemez' olduğunu ifade etmiş, Milliyet'ten
Melih Aşık köşesinde, "TSK'nın açıklığa kavuşturması gereken bir konu daha var" diyerek şunları yazmıştı: "İddiaya göre… Görevden dönen gazeteciler askeri helikoptere alınmış ancak Lütfi Aykurt, çalıştığı ajansın isminden dolayı araca alınmayarak dağda bırakılmıştır. Bu iddia doğru mu? TSK kendi içinde olayı soruşturmalı, gerçeği halka açıklamalı. Olay gerçekten anlatıldığı gibiyse, sorumlular hakkında işlem yapılmalı…"
Bazı gazeteciler, Genelkurmay Karargahı'nda uygulanan akreditasyonun dağ başında böyle insanlık dışı feci uygulamalara yol açtığına dikkat çekerken,
AK Parti Milletvekili Zeynep Dağı da olaya ilişkin yaptığı açıklamada, "Bu ayrımcılık gerçekten çok ibret verici ve üzerinde düşünülmesi gereken son derece vahim bir durumdur. Hem siyasiler hem de vatandaşlar olarak Cihan Haber Ajansı kameramanını bu duruma maruz bırakan kişinin cezalandırılıp cezalandırılmadığının da takipçisi olmamız lazım." demişti.
Lütfi Aykurt'u dondurucu soğukta bırakan subayın Jandarma Kurmay Albay Mazlum Koçoğlu olduğu iddia edildi. Ancak bu kişi hakkında bir soruşturmanın açılıp açılmadığı bilinmiyor. Gazeteci Lütfi Aykurt dağda yaşadığı talihsiz olayı şöyle anlatmıştı: "O gün İHA muhabiri İsmail Güneş'in cenazesi bulunmadığı için haber maksatlı enkazın bulunduğu dağa çıktık. 4,5 saat yürüdük. Enkaza ulaştık. Arama
kurtarma ekipleri oradaydı. Enkaz yeni bulunmuşu. Görüntü aldım. Sonra görüntüleri habere yetiştirmek için İlkay
Göçmen,
arama-kurtarma ekibiyle geri döndü. Ben biraz daha detay almak için 1 saat daha bölgede kaldım. İki köylüyle birlikte geri dönmeyi planlıyorduk. Ancak DHA muhabirinin Jandarma helikopterine bindirildiğini gördüm. Ben de bu şekilde dağdan inerim diye biraz daha detay aldım. Sonra Jandarma
arama kurtarma ekipleri de
yardım etmek için beni helikoptere bindirmek istedi. Jandarma ekipleri bana, 'Seni burada bırakamayız. Hava soğuyor ve buradan inmen zor, helikopterle götürelim.' dedi. Ben de çok memnun oldum. Koşarak helikopterin yanına gittim. Tam binmek üzereydim. Ancak helikopterdeki komutan bana hangi kurumdan olduğumu sordu. Ben de 'Cihan' deyince, 'Kusura bakma binemezsin. Sivilleri almıyoruz.' dedi. Ben nazikçe 'Ama DHA muhabirini almıştınız.' dedim. Sonra bana kızarak, 'Hangi şartlarda çıkmışsan o şartlarda inersin.' dedi. Ben de mecburen köylülerle dağdan kayarak indim. Ben onlara güvenerek dağa çıkmadım. Ama böyle yapılmasına üzüldüm." (CİHAN)