CMK'nın 102. maddesi kapsamındaki
tahliyeler gündemdeki sıcaklığını koruyor. Geçtiğimiz hafta tartışmalara ilişkin bir
basın toplantısı düzenleyen
Yargıtay Başkanı Hasan
Gerçeker, "sorunun kaynağında yargılamaların makul süre içinde bitirilememesinin yattığını" belirtti ve çözüm olarak istinaf
mahkemelerinin hayata geçirilmesini adres gösterdi.
Bu açıklamaya
cevap veren
Adalet Bakanı Sadullah Ergin ise "Bundan sonra sadece ne
istinaf mahkemelerini kurmak ne de sadece Yargıtay ve Danıştay'ı takviye etmek yeterli olur. Bu tedbirlerin birlikte, eşzamanlı devreye alınması ve beraberce uygulanması halinde neticeye ulaşılabilir" şeklinde konuştu.
Peki son dönemde en çok konuşulan kavramlardan biri haline gelen istinaf mahkemeleri nedir ve ne işe yarar? İşte cevabı...
İstinaf,
Arapça kökenli bir kelime olup Yargıtay ile ilk derece mahkemeleri arasında kurulacak üst derece mahkemelerince yapılacak olan yargısal denetimin adıdır. Yani mahkemelerin verdiği kararlar bir üst mahkemede bir kez daha gözden geçirilecek, gerekirse yeniden
duruşma yapılacak,
delil toplanacak ve
tanık dinlenebilecektir.
Mahkeme kararlarının bir kez daha incelenmesi, denetlenmesi adli hataların ortadan kaldırılarak doğru ve adil kararlar verilmesine
hizmet edecektir. Özellikle istinaf mahkemelerinde görev yapacak hâkimler tecrübeli ve uzmanlaşmış olanlar arasından seçileceğinden ve toplu olarak çalışacaklarından kararların en az hatayla alınmasını sağlayacaktır.
Kanuna göre toplam 5 yıla kadar olan
hapis cezaları, değeri 5 bin liraya kadar olan hukuk davaları ve her türlü para cezasına ilişkin kararlar, on yıla kadar
hapis cezası gerektiren suçlara dair
beraat kararları istinaf mahkemelerinde karara bağlanacağı için Yargıtay'a gitmeyecektir. Hukukçuların ifade ettiğine göre bu tablo Yargıtayın iş yükünü oluşturan davaların % 60-70'ini ortadan kaldıracaktır.
Bu şekilde Yargıtay'ın iş yükünün azalması demek, karara bağlanmak üzere yıllarca
dosyaların Yargıtay'da beklememesi anlamına gelecektir.
Avrupa Konseyi'nin CEPEJ raporunda
Adalet Bakanlığı istatistiklerine dayanılarak verilen bilgiye göre davalar Türkiye'de ortalama 246 günde karara bağlanmaktadır. O zaman nasıl oluyor da
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye'yi 4, 6, 8 yıl süren davalar nedeniyle mahkum etmektedir. Demek ki kalan süreyi, dosyalar Yargıtay'da bekleyerek geçirmektedir. Birkaç yıl bekledikten sonra da bozulan dosya ilk derece mahkemesine giderek süreç yeniden başlamaktadır. İşte istinaf, hem adli hataları hem de Yargıtay'ın iş yükünü azaltacaktır ki bu da kendiliğinden yargılamanın 6 ila 8 yıl yerine çok daha kısa sürede, hatasız, adil ve makul sürelerde sonuçlanmasını sağlayacaktır.