Emirle '
papaz' olan
JİTEM'ci Deniz Uygar kod isimli tanığın ifadesine göre,
katliam 'misyonerlere gözdağı vermek için' planlandı. Eylem talimatı ise üst düzey komutanlardan geldi.
Zirve Yayınevi katliamıyla ilgili ayrıntılar, saldırıdan 4 yıl sonra ortaya çıkmaya başladı.
Ergenekon kapsamında derinleşen
soruşturma,
Türkiye'nin 2003-2007 yılları arasında nasıl bir süreçten geçtiğini de gözler önüne seriyor. Zirve'ye yönelik soruşturmanın genişletilmesini sağlayan ifadelerin sahibi 'gizli
tanık' eski uzman
çavuş Deniz Uygar'ın ifadeleri, katliamla ilgili bilinmeyenleri gün yüzüne çıkartıyor.
Sabah gazetesinin dünkü sayısında yer alan habere göre JİTEM'ci tanık, Zirve çalışanlarının 'misyonerlere gözdağı vermek için' öldürüldüğünü anlatıyor. JİTEM'den düzenli olarak para aldığı belgelenen Uygar'a yapılan ödemelere ilişkin makbuzlarda,
Malatya Jandarma
İstihbarat Binbaşı Haydar Yeşil ve Jandarma Kıdemli Başçavuş
Adil Akçay'ın
imzaları bulunuyor. 'Ödeme fişi' başlıklı makbuzlarda çeşitli zamanlarda 300 ila 1.000 YTL ödeme yapıldığı görülüyor. Makbuzların altında 'alan' kısmında '2594326' kodu ve imza yer alıyor. Makbuzların 'açıklama' kısmında ise her makbuzda farklı bilgiler yer alıyor.
Edinilen bilgilere göre, Ergenekon soruşturmasını yürüten
Savcı Zekeriya Öz, 'Deniz Uygar' kod adı verilen gizli tanığın ifadesini aldı. 24
Aralık 2010 ve 28 Aralık 2010 tarihlerinde iki kez ifade veren
gizli tanık, bu ifadelerin yanı sıra şimdiye kadar ortaya hiç çıkmamış belgeleri de Savcı Öz'e ulaştırdı. Uygar, Öz'e verdiği ifadesinde şunları anlattı: "
Uzman çavuş olarak görev yaparken 1993'te
Genelkurmay Başkanlığı bünyesindeki TUSHAD'a (Türkiye
Ulusal Stratejiler ve
Harekat Dairesi) bağlı olarak, likidasyon (
tasfiye) amaçlı misyonerlerin arasına sızarak başpapazlığa kadar yükseldim. 2005'te gelen emirle tekrar
Müslüman oldum. Verilen görev üzerine misyonerlik karşıtı röportajlar, konferanslar verdim.
Kitap yazmam konusunda da ayrıca görevler aldım."
Gizli tanık Deniz Uygar, talimatla 2006'da dönemin Malatya İl Jandarma Komutanı
Mehmet Ülger'in başkanlığında, İstihbarat Şube Başkanı Binbaşı Haydar Yeşil ve
İnönü Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ruhi Abat ile birlikte bir misyonerlik çalıştayı başlattıklarını söylüyor.
TETİKÇİ, PSİKOLOJİK OLARAK HAZIRLANDI
Çalıştayda Türkiye'deki misyonerlik faaliyetlerinin önlenmesi ve misyonerlere gözdağı vermek amacıyla üst düzey komutanlardan talimat geldiğini anlatan Deniz Uygar, "Zirve Yayınevi çalışanları
Necati Aydın, Tilmann Geske, Uğur Yüksel'e yönelik bir korkutma
eylemi yapma kararı alındı.
Emre Günaydın ve arkadaşları hakkında hazırlanan bilgiler değerlendirildi. Günaydın eylemi gerçekleştirmesi için
psikolojik olarak hazırlandı. Hazırlamak için Ruhi Abat ve
Sevgi Erenerol, Malatya'da misyonerlik konferansları verdi." ifadelerini kullanıyor.
Zekeriya Öz, TUSHAD'ı Genelkurmaya soruyor. 17 Ocak 2011'de gelen cevapta '1999 yılından sonra bünyelerinde bu isimde bir kuruluşun bulunmadığı' belirtiliyor. Gizli tanık Deniz Uygar da TUSHAD'da 1993 yılında göreve başladığını anlatıyor.
'Vur dedik, öldürmüşler'
Tanık ayrıca, soruşturma kapsamında 3 gün önce tutuklanan
Albay Mehmet Ülger'in misyonerlik faaliyetleri hakkında Kayseri'de bir brifing verdiğini aktarıyor. Uygar, "Bu brifingden 1,5 ay sonra Malatya Zirve Yayınevi cinayeti gerçekleşti. Ruhi Abat beni aradı 'Şerefsizlere vur dedik, öldürmüşler' dedi." diyor. Çalışmanın çok gizli tutulmasından dolayı kod isimler aldıklarını söyleyen gizli tanık Deniz Uygar, "Albay Mehmet Ülger 'Ercüment Ağa' ve 'Cenk', Binbaşı Haydar Yeşil 'Halil', akademisyen Ruhi Abat 'Zahit' ve 'Hoca', ben ise '
Hamit' kod ismini kullandık. Ayrıca bana verilen kod numarası da 2594326 idi. Bana yapılan ödemeler de zaten belirtmiş olduğum kod numarasıyla yapılıyordu." şeklinde konuşuyor.