Jandarma Genel Komutanlığı'nın Mutki'de bulunan cesetlerin çatışmada ölen PKK'lılara ait olduğunu ve belediyeden alınan ruhsatla gömüldüğünü açıklaması, hem hukukçuların hem de
sivil toplum örgütü temsilcilerinin ‘Toplu
mezarın ruhsatı mı olur” tepkisine neden oldu. Suçlu da olsa kişiler hakkında adli süreç oluşması gerektiğini belirten konunun uzmanları,
jandarmanın açıklamasındaki soru işaretlerine dikkat çekerek şu görüşleri dile getirdi:
SUÇA SAVCI DA İŞTİRAK ETTİRİLMİŞ
Boğaziçi Hukukçular Derneği
Ceza Avukatı Kemal Bayrak: “Terörist de olsa hiçbir canlı toplu mezara gömülemez. Hiçbir savcı da ‘toplu mezara gömün' demez. Bu ifade, suça cumhuriyet savcısını da iştirat ettirme anlamı taşıyor. Sorumlular hakkında bir şikayet olmaksızın, cumhuriyet savcısı reesen ‘adam öldürmek ve delilleri yok etmek' suçundan
soruşturma açar. Çünkü bu suç adam öldürmenin nitelikli hallerine girer. Bu da ağırlaştırılmış müebbet cezayı gerektirir.”
DÖNEMİN KOMUTANLARI ZAN ALTINDA
Hasan Ceylan (
Bitlis İHD Başkanı): “Kazıya başlanıp toplu mezara ulaşıldığında, bir
çukur açılıp insanların üst üste atılarak oraya gömüldüğünü gördük.
Savcılık kararı ve belediye ruhsatıyla insanlar ne zamandır böyle gömülüyor anlamak zor.”
Hasan Tüysüzoğlu (Emekli Askeri Savcı): “Mutki'deki kişilerin
karakol etrafında gömülmüş olması akla, sorgulandıktan sonra mı öldürüldüler düşüncesini de getiriyor. Bu yönünü de düşününce o dönemde görev yapan kişiler hakkında ‘görevi
ihmal' ya da ‘adam öldürmek' suçlarından
dava açılabilir.”
Enis Gül (Bitlis
Baro Başkanı ): “JGK'nın iddia ettiği gibi bir
dosyadan haberimiz yok. Kaldı ki diyelim ki öyle bir dosya var. Otopsi raporunun belediyede değil,
savcılıkta olması gerekir. Ayrıca yapılan kazılarda puşi, şalvar gibi kıyafetlerin yanında eşofman altı da çıktı. Bu sivillerin de öldürülüp, gömüldüğünün göstergesiydi. Bu durumda siviller de mi ruhsatlı olarak gömüldü?”
İZLENMESİ GEREKEN PROSEDÜR BELLİ
Süleyman Çelebi (İHD MYK üyesi): “T.C vatandaşı olan suçlular hakkında bir dosya açılır. Bu dosyada kişilerin
otopsi raporları, yapılan işlemler,
kimlik bilgileri bulunur. Kişilerin cenazeleri 15 gün hastanede bekletilir, bu sırada hiçbir yakını gelip kimlik tespitinde bulunmazsa savcılık bu durumu belediyeye bildirir ve belediye de hangi kişinin nereye gömüldüğünün
kayıt altına alır. Jandarma'nın iddia ettiği gibi bir dosya varsa o zaman bilgiler neden
ailelerle paylaşılmıyor.”
Dosyalar ailelerden 12 yıl neden gizlendi?
1-) “Söz konusu olaylarda, defnedilen
teröristlere ait ‘fotoğraflar', ‘otopsi raporları' ve ‘defin ruhsatları' soruşturma dosyalarında, defnedildiklerine dair
tutanak ve belgeler Mutki Belediye Başkanlığında bulunmaktadır” deniyor. Böyle bir dosyanın varlığından ailelerin ve avukatların neden haberi yok?
2-) Bu dosyada iddia edildiği üzere otopsi raporları varsa, o zaman kazılardan çıkarılan kemikler üzerinde neden tekrar otopsi yapılıyor?
3-) Otopsi raporları hazırlanırken kişilerin dna testi yapılıp, neden kayıp yakınlarının dna örnekleriyle karşılaştırılmadı?
4-) Dosya en başından beri varsa savcılık neden aileleri çağırıp, kişilerin aileleri hakkında bilgi topluyor?
5-) Jandarma bu açıklamasıyla, Biz zaten bu mezarları biliyorduk, belediyenin kayıt aldığı bir dosya ile bu cesetleri gömdük' diyor. Buradan insanların ruhsatlı bir biçimde toplu olarak çölüğe gömüldüğü sonucu mu çıkıyor?
6-) 29 Ocak günü her yer karlar altındayken Jandarma neden geliştirme kazısı yaptı? Savcılığın benim haberim yok dediği bu kazıyı Jandarma tek başına nasıl ve neden yaptı?
Jandarma bize neden ‘kardeşinizi çöplüğe gömdük' demedi
Mehmet Eren (Gülevi Eren'in ağabeyi ): “Bugüne kadar bize var olduğu iddia edilen bu dosyayla ilgili haber veren olmadı. Kaldı ki eğer ellerinde böyle bir dosya varsa neden savcı beni iki kere çağırıp aile ağacımızı istedi. Biz Jandarmaya defalarca gittik. Kardeşimizi bize geri verin dedik. Ama her defasında hakaretle karşılaştık.
Maden Jandarma şimdi çıkıp, bunlarla ruhsatlı belgeli gömüldü diyor o zaman neden o dönem bize cenazelerimi vermediler.”