Somut bir varlığın görünür olmasını engellemek için kullanılan askerî taktiğin adı karartmadır. Işıklar söndürülür. Göz gözü görmez olur. Sonuçta ortada duran askerî hedefler saptırılmış olur.
İlk günden
Genelkurmay Harekat Dairesi Bilgi Destek biriminde görev yapan ve tartışılan
belgenin altındaki
imzanın sahibi olan
Albay'ın çıkıp konuşması gerekiyordu. Bu belge sahte ise Albay Dursun Çiçek'in çıkıp 'sahte' demesi yeterliydi. Tersine imzanın sahibi olan Albay, cumhuriyet savcılarından bile kaçırılıyor. Anayasal düzeni toptan imhaya yönelik suç kastına dair kuvvetli bir zan ortada dururken, Albay'ın ifadeye çağrılmaması tam bir skandal. Şüpheler askerî savcıların yetkilerini fersah fersah aşıyor.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin silahlı bir
komplo ile karşı karşıya kaldığı endişesi uyandıran belgenin karartma taktiklerine
kurban edilmesi anlaşılır ve açıklanabilir bir durum değil.
Genelkurmay
Askerî İstihbarat Daire Başkanı Korgeneral'in, devam etmekte olan bir
soruşturma hakkında, Emniyet Genel Müdürü'ne giderek bilgi alması bir hukuk devletine yakışmıyor. Soruşturmayı yürüten
emniyet mensupları adlî
zabıta olarak görev yapıyorlar ve bağımsız savcıların emrinde çalışıyorlar. Ortada ne soruşturmanın gizliliği ne de selameti kalıyor. Paşa kapıya dayanıp bu sefer kendi elemanlarını değil, bir belgenin akıbetini belirliyor.
Şüpheler artıyor. Medenî bir ülkeye, hukuka uygun çalışan bir devlete yakışan, bu soruşturma üzerindeki karartmayı engellemek ve ortalığı gündüz gibi aydınlatmak. Bu skandal
Taraf gazetesinde yayınlandığında, astlarına hâkim olan bir askerî hiyerarşinin gerçeği hemen ortaya çıkartması ve kamuoyunu tatmin etmesi lâzımdı. Gecikme ve sürüncemede kalma sadece karartma hazırlığı ve gayreti olarak yorumlanıyor. Ortada imzalı ve her sayfası paraflı bir belge var. Böyle bir belgenin sahte olup olmadığını ortaya çıkartmak için iki şey yapmak gerekiyor. Birincisi Albay Çiçek'in elyazısı ve imza örneklerinin alınması; ikincisi ileri teknoloji ile çalışan kriminal laboratuvarlarda belgedeki imza ile bu örneklerin karşılaştırılması. Basit davalar için bile kolayca yerine getirilen bu prosedür, ülkenin kaderini belirleyen, böylesine infial uyandıran bir soruşturmada neden yerine getirilmiyor?
Askerî
savcılık tarafından, henüz belge savcılığa intikal etmeden alelacele yapılan açıklama, sadece şüpheleri arttırdı. Askerî yargı, bağımsız olmadığı için ve çok sayıda olumsuz örnek ortada durduğu için güvenilirliğini yitirmiş durumda. İnsanların onuru ile oynayan ve geleceğini karartan meşhur andıçlar hakkında parmağını bile oynatmamış askerî savcılık, Genelkurmay'ı zan altında bırakan bu kadar kritik bir soruşturmada nasıl bağımsız davranabilir?
Karartmaya karşı aydınlığa ihtiyacımız var. Adlî yargı devreye girmeli. Devletin bütün kurumları seferber edilmeli. Hükümetin siyasî denetimi, Parlamento'nun iradesi durumu aydınlatmak için devrede olmalı.
Sadece TSK'nın yürüttüğü bir soruşturma bu büyük lekeyi temizlemez, tersine endişeleri içinden çıkılmaz hale getirir. Sonuçta kaybeden Türkiye olur.
MÜMTAZER TÜRKÖNE-ZAMAN
taraf_komplo