Telefondaki iki kişi arasında şöyle bir
diyalog geçer: “Bazı erkler bu işi çözemiyorsa, çözecek birilerinin çıkması gerekiyor. Yani
Genelkurmay şöyle diyor: Beni bağlamıyor artık, şu süreçten sonra. Bir elimizde kalan ordumuz var güvendiğimiz.
Onlar da bizim elimiz kolumuz bağlı diyorsa o zaman bu yumruğu biz vuracağız kardeşim. Biz hazırız. Gerekirse bu eller
kalem tutar, gerekirse de
silah tutar. Yani biz tetik düşürmesini de biliriz.” Bu kişilerden biri
Ergenekon sanıklarından Erkut
Ersoy, öbürü ise
Mersin’de bir yerel gazetede yazan Mikdat isimli şahıstır. Ergenekon içinde Mehmet Fikri
Karadağ’a bağlı olarak görev yapan Erkut Ersoy’un, emrindeki Özel Büro ile
illegal dinleme ve
izleme faaliyetlerini sokaktaki vatandaşa kadar yaydığı ortaya çıktı. Yaklaşık 7 bin 500 kişilik bir
muhbir ağı ile çalışan ve Erkut Ersoy’un ifadesiyle “
İstanbul’da her sokakta bir üyemiz var.” mantığıyla bir yapılanma oluşturan Ergenekon, elde ettiği bilgileri 2,5 milyon adrese bilgilendirme amacıyla e-
mail şeklinde gönderiyormuş. Özel Büro ile ilgili, 2007 yılı
Şubat ayında görüştüğümüz Erkut Ersoy’un, polisteki ifadesinin aksine çok vahim açıklamaları bulunuyor.
Adı Erkut Ersoy… 1969
Üsküdar doğumlu.
Düzce’de ikamet ediyor.
Anadolu Üniversitesi
Açıköğretim Fakültesi’nden İktisat Bölümü mezunu. Kendisini ‘bilişimci’ olarak tanıtıyor. Üniversiteden sonra çeşitli bankalarda çalıştı. Sonra istihbarat çalışmalarına merak saran ve illegal olarak 1998 yılında istihbarat toplamaya başlayan Ersoy, bir süre sonra bunu alenileştirerek Özel Büro’yu kurdu. Burada 22
yönetici ve dört ayrı komitede yaklaşık 7 bin 500 ‘muhbir’le çalışan Erkut Ersoy’un Ergenekon davasında ismi,
Sevgi Erenerol, Kemal Kerinçsiz, Kuddisi Okkır ve
İsmail Yıldız ile birlikte, başında Mehmet Fikri Karadağ’ın bulunduğu
lobinin çalışmalarını sürdüren
sivil yöneticiler olarak geçiyor. “Silahlı
terör örgütüne üye olma” ve “hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme” suçlarıyla yargılanan Erkut Ersoy, daha önce verdiği bilgilerin aksine, bunu reddediyor.
Yakalandıktan sonra 24 Ocak 2008 tarihinde polise verdiği ifadede, olayı tamamen küçülterek, kısa bir süre önce internet üzerinden ‘Özel Büro
İstihbarat Grubu’ isimli bir e-mail grubu oluşturduğunu, basından takip ettikleri bazı yazıları paylaştıklarını, bunun kapsamının da bin 100 kişi ile sınırlı olduğunu söylüyor. Hatta, 2002 yılında
psikolojik rahatsızlık geçirdiğini, zihninin
kontrol edildiğine inandığını ve bununla ilgili olarak da bu tür çalışmalar içine girdiğini aktarıyor. Ersoy, polis ifadesinde sık sık hep MİT’te çalışmak hayali olduğundan dem vurarak, “...Genelkurmay’dan kimse ile görüşmedim. Abartmamın sebebi ise MİT benim uhdemdir ve bu konularda kendimi abartarak anlatmaktayım.” ifadelerini kullanıyor. Ancak, Ergenekon
iddianamesi, kendini akli dengesi bozuk, hayallerinin peşinde koşan bir adam gibi tanıtan Erkut Ersoy’u yalanlıyor. Örgütlenmenin ‘lobi’ belgesinde yer alan hedeflere uygun olarak istihbarat ve
propaganda faaliyetleri ile görevlendirildiği, bu görevi kapsamında sahibi bulunduğu www.ozel-buro.com
internet sitesi aracılığı ile elekt-ronik ortamda propaganda yaparak örgüte
eleman kazandırdığı, bunlar vasıtasıyla örgüt amaçları doğrultusunda istihbarat toplayıp kişilerin siyasî, felsefi veya dinî görüşlerine, ırkî kökenlerine ilişkin bilgileri hukuka aykırı olarak kaydettiği, yönetime karşı askerî bir müdahalenin sağlanması için yine internet üzerinden propaganda yaptığı iddia ediliyor.
Çarşaflı, cübbeli, sakallı takip
Ersoy’un dinlemeye takılan ifadeleri de bu hedeflerini açığa koyuyor. Funda isimli bir şahısla yaptığı
telefon konuşmasında, “Biliyorsun 31
Mart itibarıyla DSS ve Dağıtım komiteleri gruplarını kapatıyoruz. Sahada olmamız istendi bizden, yani daha çok artık halkın içerisinden toplayacağız istihbaratı.” bilgisini veriyor. Yine Ersoy, Özlem isimli bir şahısla yaptığı telefon konuşmasında da kendisinin Düzce’deki
PKK ile ilgili çalışmaları üstlendiği bilgisini verdikten sonra, “İşte
Hizbullah olsun, diğer İslami fonksiyonlar, biraz bu ortamdan da şey bulup cesaret bulup, böyle biraz Kur’an kursları açıyorlar, biz de bu şeylere karşı uyanığız, devamlı işte o ortamlara giriyoruz çıkıyoruz, arkadaşlarımız her türlü kılıkta onların içerisindeler yani, devamlı takip ediyoruz, herhangi bir durum var mı yok mu ne gibi bir şeyler olacak, işte telefon takibi şu bu işte.” diyor. Kendisinden görev isteyen Özlem Hanım’ı reddeden Ersoy, “O zaman kara çarşafa girmeniz lazım, bizim buradaki elemanlar kara çarşaflı, kara cübbeli, sakallı geziyorlar, kara çarşafa gireceksiniz yirmi dört saat gelin buyurun.” cevabını veriyor.
Mehmet Fikri Karadağ’a bağlı olarak çalışan, Düzce’de yaşayan ama internet üzerinden çok geniş bir grup kuran, bunu yaptıkları toplantılarla gerçek hayata da aktaran Erkut Ersoy’un iddianame, telefon dinlemeleri ve polis kaydındaki ifadesinin yanı sıra daha önce yaptığımız
röportaj da faaliyetlerine ilişkin vahim bilgileri ortaya koyuyor. Ersoy’u, daha önce yazılmamış kısımlarıyla birlikte, bir de bu röportajda kendisinden dinleyelim.
Edip Başer bizden bilgi aldı
“Biz ihbarları alıp değerlendiriyoruz, istihbarat topluyoruz, ilgili kurumlara aktarıyoruz. PKK ve
Ermeni sorunu konusunda çok büyük bir arşive sahibiz. Bunları
İngilizce, Fransızca ve Almanca başta olmak üzere 6 dile çeviriyoruz. Bu şekilde 2 milyon 500 bin adrese bilgilendirme yapıyoruz. Grubumuz içerisinde halen görevde olan ve
emekli askerler, istihbarat mensupları var. Şener
Eruygur, Edip Başer üyemiz. Bizim üyelerimizden yurtdışında olan insanlar da var.
Kuzey Irak,
İran,
Suriye,
Almanya,
İngiltere gibi ülkelerden düzenli olarak bilgi geçişi yaparlar, nabzı çok iyi tutarlar. PKK’nın izlediğimiz siteleri, e-mail adresleri var. 140 tane. Yazarları izliyoruz haberleri olmadan. Yazışmaları üç aydan az olmamak üzere bir yıla kadar izliyoruz. Devletin her kademesi ile bilgi paylaşımı yapıyoruz. Edip Başer komutanımız geldi geçenlerde. Irak’ta Türkmenlere yönelik bir çalışma vardı. Bu konuda bizden bilgi istedi, çalışmamızı istedi. Biz de çalışmalarımızı yapıp komutanımıza döndük. Derledik ve buyrun arz ediyoruz diye aktardık.”
Devlet bizi seviyor
“Devlet bizi seviyor, sevmese bunu yapamayız zaten. Bizi tanıyorlar. Bizim çalışmalarımızın çoğu internet üzerinden olduğu için bir bilgisayar ve internet bağlantısı yetiyor bize. Onun dışındakileri de kendi cebimizden ödüyoruz. Bir de zaman zaman bize ismini vermeyeceğim devletin bir biriminden
ödenek çıkıyor. Çok büyük bir şey değil. Web sitesi için ödenek çıktı mesela. Hesaba geçti ödenek. Yakın zamanda sitemizi aktif hale getireceğiz. Dağıtım komitemizde üniversite öğrencileri var. Bunların kendine ait bütçesi yok. Biz devletten
yardım alınca bilgisayar alıp o arkadaşlara tahsis ediyoruz. 24 saat bizim için çalışıyorlar. Ama isim olarak vermeyeyim. Onları da zor durumda bırakmak istemiyorum.”
Meclis’te brifing verdik
“Bize bağlı bir
haberleşme birimi var. İsmi DSS yani Digital Security System. Şu anda 3 bin üyesi var, her siyasi gruptan elemanımız var.
Ülkücüler de var, DYP’liler de var, AKP’liler de var.
Dijital Güvenlik Servisi ismini yurtdışında, Özel Büro ismini ise yurtiçinde kullanıyoruz. Özel Büro’nun içerisinde pek çok farklı proje grupları var. Biz
zihin kontrolü konusundaki çalışmaları da takip ediyoruz. Hatta iki yıl önce bu konuda,
Adana Milletvekili Atilla Başoğlu’na
TBMM’de brifing verdik. Bu konuda bize danışmak istediğini söyledi. Biz de gittik bilgi verdik.”
Fransa’ya rapor verdik PKK operasyonu yaptı
“Bizim veri tabanımızda bütün komutanların, CIA’in, FBI’ın, NSA’nın, BND’nin adresleri var. Bugün Fransa’ya bilgi aktarımı yaptık mesela, PKK’nın bütün illegal yapılanmalarını gönderdik. Fransa’daki operasyon bizim yaptığımız çalışmalardan kaynaklandı. Bugün Fransa’da 14-15 kişi yakalandı, bu bizim verdiğimiz istihbarat sonucu oldu. O istihbaratları biz verdik, çünkü bizim Fransa’da PKK’yı takip eden elemanlarımız var. Orada muhbirlerimiz var. PKK içinde bize çalışan elemanlar var, onlardan da bilgi geliyor bize. Bugün PKK’nın içinde yürüyüş yapıp
bayrak sallayan, ondan sonra gelip bize bilgi veren çok insan var. Siz onların hepsini PKK’lı diye görmeyin. Biz onları aralarına soktuk. Bugün üniversitelerde PKK yapılanmasını biz gerçekleştiriyoruz. Üniversite içinde miting organize eden, PKK’nın afişi altında poz veren arkadaşlarımız var. PKK mitinglerinde polise taş atan elemanımız var. Ondan sonra bize bilgi aktarıyorlar, nokta adres veriyorlar. Fransa’ya bir ay olmuştu raporu vereli. ‘Teşekkür ederiz, bunu değerlendirmeye alacağız.’ diye
cevap geldi. Teröristlerin kod isimlerine kadar verdik. Herkes bunu Milli İstihbarat verdi diye biliyor, hayır biz verdik.”
ZAMAN PAZAR