Yapılan araştırmalara göre, Türkiye'de yaklaşık 28 bin kadar yerleşim adı değiştirildi. Bunların 12 binden fazlasını köy adları oluşturuyor. Adı değiştirilen köyler
ülke geneline yayılırken; daha çok Doğu
Karadeniz ile Doğu ve Güney
doğu Anadolu bölgelerinde yoğunlaşıyor.
Türkiye'deki yer adları
doğal, sosyal ve kültürel ortamdan etkileniyor. Köy adlarını,
Türkçe olanlar ve olmayanlar şeklinde iki gruba ayırmak mümkün. Bu isimlerin önemli bir kısmı 1940 yılından günümüze geçen süreçte değiştirilerek yeni isimler verildi. Bu değiştirme işlemleri hem Türkçe köy adlarında hem de Türkçe olmayanlarda yapıldı.
İsimleri değiştirilen köyler tüm yurda yayılmış olsa da
Doğu Karadeniz ile Doğu ve
Güneydoğu Anadolu bölgelerinde belirgin bir yoğunlaşma söz konusu. Köylerin yeni isimleri henüz
halk tarafından tümüyle benimsenmiş değil. Özellikle orta yaştakiler ile
yaşlılar hâlâ eski isimleri kullanmayı
tercih ediyor.
Fırat Üniversitesi
öğretim üyesi Doç. Dr.
Harun Tuncel'in, üniversitenin 'Sosyal Bilimler Dergisi'nde 2000 yılında yayımlanan 'Türkiye'de İsmi Değiştirilen Köyler' başlıklı yazısı, son 50 yılda yapılan değişikliklere ışık tutuyor. 1949 yılında yürürlüğe giren İl İdaresi Kanunu'nun verdiği yasal dayanakla 1957'de kurulan 'Ad Değiştirme İhtisas Komisyonu', 1957 ile 1978 arasında 75 bin civarında yerleşim yeri adını inceleyip 28 bin kadarının ismini değiştirdi. 1965-1970 ve 1975- 1976 arasında doğal yer adlarıyla da ilgilenen
komisyon, bunların ise yaklaşık 2 binini değiştirdi.
İçişleri Bakanlığı'nın 1982 yılında yayınladığı 'Köylerimiz' adlı çalışmada 1981 yılına kadar yapılmış olan köy adı değişikliklerinin, ilçeler esas alınarak miktarları tespit edildi. Çalışmanın bu aşamasında 11 bin 931 adı değiştirilen köy listelendi. Bakanlığın
arşiv kayıtları incelenerek 1981 yılı sonrasında isim değişikliği yapılan köylerin bir listesi de çıkarıldı. Arşiv çalışmasına göre 1981 yılı sonrasında 280 tane daha köy adı değiştirildi.
TÜRKÇE DAHİ OLSA DEĞİŞTİRİLDİ
Türkiye'de ismi değiştirilen köylerin sayısı 12 binden fazla, bir başka ifadeyle köylerin yüzde 35'inin ismi değiştirildi. İsim değiştirme işlemleri yapılırken en çok dikkat edilen özellik, Türkçe olmayan yahut olmadığı düşünülenler ile karışıklığa sebep olan isimlerin öncelikle ele alınması ve değiştirilmesi oldu.
Doç. Dr. Harun Tuncel'in yazısına göre, birbirlerine yakın mekânlarda bulunan ama aynı adı taşıyan köylerin isimleri de karışıklığa meydan vermemek amacıyla değiştirildi. Aptaldam, Aşıran, Atkafası, Cadı,
Çakal, Çürük, Deliler, Domuzağı, Dönek, Haraççı, Hırsızpınar, Hıyar, Kaltaklı, Kansız, Karabelalı, Keçi, Kıllı, Komik, Kötüköy, Kuduzlar,
Sinir, Şeytanabat, Zurna gibi anlamları güzel çağrışımlar uyandırmayan, insanları utandıran, gururunu incitici, yahut alay edilmesine fırsat tanıyan kelimelerden oluşan isimler Türkçe dahi olsalar değiştirildi.
Bazı isim değişiklikleri ise mevcut adın yazı diline dönüştürülme çabasıyla sadece bir-iki
harf farklılığından ibaret. Şıh kelimesi içerenler şeyh, viranlar ören, ağlar ak,
yörükler yürük haline dönüştürüldü. Bunun dışında
Kürt, Gürcü, Tatar, Çerkez, Laz, Arap, muhacir gibi kelimeler içeren köy isimleri de bulundukları ortamda bölücülüğe meydan vermemek amacıyla değiştirildi.
Artvin'de köy isimlerinin değiştirilmesi ise çok daha önce 1925 yılında yapıldı. Karadeniz Bölgesi'nde en çok dikkati çeken özellik
Trabzon ile
Rize arasında kalan alandaki yoğunlaşma. Trabzon ve Rize'de toplam 495 köyün ismi değiştirildi. Bunların 20 tanesi Türkçe, diğerleri Rumca, Lazca,
Ermenice, Gürcüce oldukları için değiştirildi.
Diğer yoğunlaşma alanları olarak dikkati çeken
Samsun,
Kastamonu ve
Sakarya çevresinde de ağırlıklı olarak Türkçe isimlerin harf değişiklikleri şeklinde yenileştirmeler söz konusu.
DOĞU'DA ERMENİ, KÜRTÇE VE ARAPÇA İSİMLER DEĞİŞTİRİLDİ
Doğu ve
Güneydoğu Anadolu'da ise Karadeniz Bölgesi'nde olduğu gibi değiştirilen Türkçe köy adları bulunuyor. Fakat çoğunlukla isimler
Ermenice,
Kürtçe veya
Arapça kökenli oldukları için değiştirildi. Doç. Dr. Harun Tuncel, Anadolu'daki inceleme gezileri ve çeşitli çalışmalar sırasında konuya ilişkin olarak yaptıkları soruşturmalar, inceleme ve gözlemlerin, bu isim değişikliklerinin çoğu yerde henüz tümüyle halk tarafından benimsenmiş ve kullanılır olmadığını gösterdiğini belirtiyor.
Özellikle orta yaşlı ve yaşlı olanların hâlâ yerleşim yerlerini eski ismiyle andıklarına dikkat çeken Tuncel, daha çok gençlerin ve çocukların yeni isimleri öncelikli olarak bilip kullandığını ifade ediyor. Bu durumun, yeni isimlerin kullanımının tümüyle yerleşmesi için yeterli sürenin geçmediğini gösterdiğini anlatan Tuncel, eski isimlerin toplumsal hafızadan tümüyle silinmediğine işaret ediyor.
Konunun, halkın ev içinde kullandığı dil, yerel
ağız, lehçe ve vurgu özellikleriyle de alakalı olduğuna dikkat çeken Tuncel, şunları ifade etti: "Ancak tüm ülkede yaygın olarak dikkati çeken özellik ise artık yeni isimlerin de bilinir oluşudur. Bunda okuldaki eğitim sırasında, tapu ve nüfus işlemleri gibi çeşitli resmi işlerde yeni isimlerin kullanılmasının da payının olduğu göz ardı edilmemelidir. Ancak eski isimlerin uzunca bir süre daha kullanılmaya devam edeceği kesin görünmektedir. Türkçe olmasına rağmen yazı diline uygun hale getirmek amacıyla yapılan, özellikle birkaç harf değişikliğinden ibaret olan isim değişikliklerinin ise hiçbir zaman yöre halkı tarafından benimsenmeyeceği ve eski haliyle daha yüzyıllar boyunca kullanılmaya devam edeceği de bir gerçektir."