2004 yılında
terör örgütünden,
İranlı bir örgüt üyesiyle kaçtıktan sonra Tahran'a yerleşerek evlendiğini, 2 çocuğunun olduğunu anlatan kadın, ''çocuklarıma
Türkiye Cumhuriyeti nüfus cüzdanı verilmesini devletimden istiyorum'' dedi.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'na yakınlarıyla birlikte gelen S.A. (30),
doğu kökenli bir ailenin çocuğu olduğunu, 1999 yılında İzmir'den katıldığı
terör örgütünden 2004 yılında kaçtığını, Türk adaletine sığındığını ve yürürlükteki ''Etkin Pişmanlık Yasası''ndan faydalanmak istediğini bildirdi.
AĞABEYİNDEN ETKİLENDİ PKK'LI OLDU
Cumhuriyet Savcısına ifade veren S.A, terör örgütüne katılan ağabeyine aşırı düşkünlüğü nedeniyle, örgüte sempatiyle bakmaya başladığını ve o dönem faaliyet yürüten bir siyasi partinin İzmir teşkilatına gittiğini burada
Munzur ve
Seyit Rıza kod adlı terör örgütü üyeleriyle tanıştığını söyledi. Ağabeyinden etkilendiğinden örgüte katılmaya karar verdiğini ve partide tanıştığı kişiler aracılığıyla terör örgütünün, Yunanistan'ın
Lavrion bölgesindeki kampına götürüldüğünü ifade eden S.A, burada 1 yıl
silahsız askeri ve siyasi eğitim aldığını bildirdi.
Kampta kaldığı süre içerisinde, bir silahlı çatışmada grubunu kaybederek aracılar vasıtasıyla Yunanistan'daki kampa ulaşan terör örgütü üyesi kişinin ''ajanlık'' suçlamasıyla hücrede tutulup yargılandığına, ayrıca terör örgütünün
elebaşı Abdullah Öcalan'ın yakalandığı dönemde yanında bulunan Rozerin kod adlı kadının da bu kampa getirilmesine ve
infaz edileceği konuşmalarına şahit olduğunu dile getiren S.A, bu olayların örgüte olan bakışını sarstığını söyledi.
Yunanistan'daki eğitimin ardından bir süre
Moskova ve Tahran'da, örgütün evlerinde tutularak İran'daki ''Xinere'' olarak anılan bölgeye götürüldüğünü, silahlı eğitimin aldığı bu bölgede 1 yıl kaldığını söyleyen S.A, şunları anlattı:
BASKIDAN İNTİHARA KALKIŞTI
''Kamplarda yapılan yargılamalar örgüte bakışımı değiştirmişti, sürekli ağabeyimi sorduğum için de 'ailecilik' yaptığım gerekçesiyle aşağılanarak, hor görüldüm. Bu süreçteki yaşadığım olumsuzluklar nedeniyle intiharı düşündüm. Bir gün, el bombasının pimini çekerek intihara kalkıştım. Sadece
fünye patladığından, vücudumun çeşitli yerlerinden yaralandım. Beni Xinere'deki hastaneye kaldırdılar ve 3 ay
tedavi gördüm. Tedavinin ardından İran topraklarındaki farklı kamplarda 1 yıl kaldıktan sonra Irak'taki Qare bölgesine gönderildim. Bana 4 kişinin olduğu tim komutanlığı görevi verildi. Bölgede ölen terör örgütü militanları için
mezarlık yapılıyordu, farklı yerlerdeki mezarların bu bölgeye taşıması görevinde 5 ay kaldım. Bu görevi yaparken örgütten daha da soğudum, psikolojim bozuldu.''
Kapmta tanıştığı
Sinan kod adlı İranlı bir örgüt mensubuyla aralarında duygusal yakınlaşma yaşandığını, örgüt içerisinde buna yer verilmediği için 2004 yılında üzerlerindeki silah ve teçhizatlarla kamptan kaçarak Dohuk'ta peşmergelere teslim oldukları bilgisini veren S.A, İran'a gittiklerini polise örgütten kaçtıkları yönünde ifade verdiklerini ve M.E. ile İran'da resmi olmayan bir evlilik yaparak 2 çocuğunun olduğunu belirtti.
''ÇOCUKLARIMA TÜRK DEVLETİNİN KİMLİĞİ VERİLSİN''
Tahran'daki 4 yıllık dönemde İzmir'deki ailesiyle irtibat kurarak görüştüğünü ve Türkiye'ye dönmeye karar verdiğini ifade eden S.A, eşinin ailesinin buna karşı çıktığını ve gitmesi durumunda çocuklarını vermeyeceklerini söylediklerini anlatarak, eşine ''ailemi ziyaret ettikten sonra geri döneceğim'' diyerek, çocukları yanındayken sahte pasaportla Türkiye'ye giriş yaptığını anlattı.
S.A. ifadesinin sonunda ise, ''Şu an terör örgütü olarak gördüğüm PKK'ya kendi isteğimle katıldıysam da, silahlı bir eyleme katılmadım. Türk adaletine teslim oldum ve sığındım, Etkin Pişmanlık Yasası'ndan yararlanmak istiyorum. Türkiye'ye getirdiğim ve nüfus cüzdanları bulunmayan 6 yaşındaki kızım ile 3 yaşındaki oğluma
Türkiye Cumhuriyeti nüfus cüzdanı verilmesini devletimden istiyorum'' dedi.
Terörle Mücadele Şube ekiplerince ifadesinin alınmasının ardından S.A, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'na getirildi.
Özel yetkili Cumhuriyet Savcısı tarafından da bilgisine başvurulan S.A, yapılan araştırmada her hangi bir suça katılmadığı belirlenince, TCK'nın 221/1 maddesi gereği ''etkin pişmanlık yasası''ndan yararlandırılarak serbest bırakıldı.
(AA)