Darbe Günlükleri ve davası: N'olmak ihtimali var?
Bazı okurlar bir süredir şu anda Yargıtay'da olan "Darbe Günlükleri Davası"nın akıbetini soran e-postalar gönderiyorlar bana.
Ergenekon soruşturması ve davasının onuncu dalgasını izleyen şu günlerde de gazetelerde ve televizyonlarda sık sık Ergenekon'un 2003-2004'teki
darbe girişimlerine bağlanıp bağlanmayacağı konusunda spekülasyonlar yapılıyor. Bugün bu spekülasyonlar hakkındaki fikirlerimi aktarmak, ayrıca da davalar hakkında ("davalar" diyorum, çünkü
beraatımla sonuçlanan "
hakaret ve
iftira" davasından hemen sonra
Özden Örnek hakkımda bir de
tazminat davası açmıştı) sizleri bilgilendirmek istiyorum.
Geçtiğimiz salı günü gerek CNNTürk'teki (
Ahmet Hakan) gerekse de NTV'deki (
Can Dündar) Ergenekon ve onuncu dalga tartışmalarının
final bölümlerinde Darbe Günlükleri vardı... Tartışmacılar, darbeye zemin hazırlayanlar varsa, darbecilerin de olması gerektiğini hatırlatarak bütün bu dalgaların 2003 ve 2004'teki darbe girişimlerinin sorgulanmasına varması gerektiğini savundular. Gazetelerde de, Gölbaşı'ndaki cephanenin Temmuz 2004 tarihli gazetelere sarılı olarak bulunmasının bu açıdan bir anlam taşıyor olabileceğini savunan yazılar okudum. Bunlardan sonuncusunda
Umur Talu (
Sabah, 14
ocak) "(Bence) 2004, Gölbaşı'ndaki cephanelikteki 'Temmuz 2004' tarihli gazetelerin de işaret ettiği önemli tarihti" diye yazdı.
Şu son bir haftada telefonla katıldığım çok sayıdaki televizyon programında bu çerçevede bana da çok sayıda soru soruldu: Diyelim yakalananlar gerçekten de darbe kışkırtıcıları... Peki, darbeciler nerede? İkinci soru: Şener
Eruygur ve Hurşit
Tolon var da mesela Özden Örnek niye yok, ya da dönemin öbür komutanları? (Bu soru yukarıda andığım programlarda da dile getirildi.)
Ben bu sorulara, Ergenekon'da gözaltına alınanların ideolojisiyle 2003-2004 darbe girişimlerinin ardındaki ideoloji arasındaki devamlılığın apaçık olduğu; fakat ikisi arasında organik bir devamlılık bulunduğuna dair elimizde yeterli delillerin olmadığı cevabını veriyorum (meğerki bizim bilmediğimizi savcılar biliyor olsun).
Peki, neden Eruygur ve Tolon içerde de öbürleri değil? Benim cevabım: Savcının elindeki deliller, 2003-2004 girişiminin başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra Eruygur ve Tolon'un Ergenekoncularla birlikte hareket ettiğini gösteriyor olabilir. Bu iki
emekli orgeneral
Ergenekon soruşturması çerçevesinde bu nedenle tutuklanmışlardır, öbür emekli orgeneraller ise Sarıkız'ı rafa kaldırdıktan sonra bir daha bu türden girişimlerden uzak durmuşlardır. (Söylemeye gerek yok, eğer gerçek buysa, bu 2003-2004 darbe girişimlerinin ayrıca kovuşturulmasının önünde bir engel teşkil etmez.)
Tazminat davası düştü...
Hukuki süreci kısaca hatırlatayım: Eski
Deniz Kuvvetleri Komutanı
Orgeneral Özden Örnek'in hakkımda açtığı "hakaret ve neşren iftira" davası 10
Nisan 2008'de beraatla sonuçlanmıştı. Ben, "Suçun yasal unsurları oluşmamıştır, gazetecilik görevinin gereğini yerine getirmiştir" diye özetleyebileceğim gerekçeye
itiraz etmiş, davayı temyize götüreceğimi duyurmuştum. Öyle de oldu. Yanlış anlaşılmasın: İtiraz ettiğim şey "beraat" değil "beraatın gerekçesi"ydi. Çünkü ben, Günlükler'in
mahkeme tarafından incelenmesini, bu incelemenin neticesinde bu metnin gerçek olduğunun kabul edilmesini ve dolayısıyla ortada bir "hakaret ve iftira"nın bulunmadığına hükmedilmesini istiyordum.
Hatırlayacaksınız,
duruşma savcısı da Günlükler'in gerçek olma ihtimalinin yüksekliğine dikkat çekerek, "sanığın ispat hakkı ihlal edilmiştir" gerekçesiyle davayı kendi açısından temyiz etmişti. Aynı şeyi Özden Örnek tarafının yaptığını da ilave edeyim...
Bu arada, beraat kararından hemen sonra kamuoyunda pek bilinmeyen bir gelişme daha oldu: Özden Örnek, hakkımda 10 milyar YTL'lik tazminat davası açtı. Davanın celbinin bana gelmemesi üzerine geçtiğim günlerde konuyu soruşturdum ve öğrendim ki, "Tazminat davasını açan taraf davasını takip etmediği için" dava 3,5 ay sonra düşmüştü.
Haber böyle. Yorumunu siz yaparsınız artık.
ALPER GÖRMÜŞ- TARAF