Seçim hiç olmamış gibi davranılabilir mi?
Bu köşede dün çıkan yazıya gelen tepkilerin bir bölümü kanımı dondurdu.
'Evet, gerekiyorsa
iç savaş da olsun' diyenler bile vardı. Beni soruya soruyla
cevap vermekle eleştirenler mi istersiniz, askeri
darbe yoluyla
demokrasiyi korumak gerektiğini söyleyenler mi, bin çeşit tepki.
Bundan sonra ne yapılması gerektiğini söylemeye çalışayım:
1. Seçimin sonuçlarını kabul edeceğiz. Bana
mektup yazan okurların bir bölümü ve
Cumhuriyet Halk Partisi dahil Türkiye'de bir hayli kalabalık bir kesim,
seçimin sonucunu henüz kabullenmiş değil. Sanki seçim hiç yapılmadı, Adalet ve Kalkınma Partisi yüzde 47 oy almadı gibi davranıyorlar.
2. Seçim sonuçlarını kendimizi eleştirerek değerlendireceğiz. Başta
CHP ve önemli miktarda
köşe yazarı olmak üzere pek çok kişi ve kurum, seçim sonuçlarından ötürü kendini eleştirmeye yanaşmıyor. Bu tabii birinci madde ile de bağlantılı, yani gerçeği kabullenmeye direnmekle.
3. Oyunun kuralının sandıktan çıkmak olduğunda uzlaşacağız. Eğer burası bir 'demokrasi' ise ilk yapılması gereken şey seçimi kazanmak olmalı.
Eğer 'Seçimi kazanmaya gerek yok, biz darbe yapacağız veya yaptıracağız' diyorsanız, sizinle zaten işimiz olmaz. Ama oyunun kuralı sandıktan galip çıkmaksa, bunun için çalışacağız.
4. Halka
hakaret etmeyeceğiz. Sandıktan galip çıkmanın bir numaralı kuralı, o sandığa gidip oy atan vatandaşa saygı duymak, onu sevmektir.
Ona size oy vermedi diye hakaret etmek, onu cahillikle veya bir kilo bulgura satılmışlıkla suçlamak, oy kazanmanın iyi bir yolu olmasa gerek.
5. Halkı tanıyacağız. Sadece bizim kafamızdaki kavgalara girmemek, onun yerine
halkın gerçek meseleleri üzerinden gerçek kavgalar vermek
için önce halkı tanıyacağız, kendi mahallemizin veya kendi efsanemizin esiri olmayıp bütün mahalleleri görmeye çalışacağız.
6. Fikrimiz olacak, ona inanacağız. Sandıktan çıkmak için sadece halka hakaret etmemek yetmez, bir de onun tarafından da desteklenecek, benimsenebilecek, ona daha iyi bir hayatı sunma imkânı yaratacak bir fikrimiz olacak, en önce biz o fikre inanacağız. Hem Sosyalist Enternasyonal'e üye olup hem de Türkiye'nin içe kapanmasını savunmayacağız. (Enternasyonal'in kelime anlamını hatırlatmama gerek var mı?) Hem 'sosyal demokratız' deyip hem de asker
muhtıra verdiğinde onu kınamamazlık etmeyeceğiz. 'Solcu' olduğumuzu iddia edip Türkiye'nin ezilen ve horlananlarından tek oy bile alamamayı gururumuza yediremeyeceğiz.
7. Halka
hizmet etmek isteyeceğiz. Siyaseti iktidara gelmek için veya sanki
siyaset bir meslekmiş ve
yaşam boyu sürdürülmeliymiş gibi değil, salt halka hizmet için, fedakârca yapacağız. Halkın hizmetlerden faydalandığını gördüğümüzde gözlerimiz yaşaracak.
8. Çok çalışacağız. Tembellik etmeyecek, mesajımızı anlaşılır biçimde kitlelere ulaştırmak için gece gündüz çalışacağız.
***
Fakat takıntılı gibi gözükmek pahasına da olsa birinci maddeye geri dönmek istiyorum. Hâlâ daha sanki ülkede seçim yapılmamış ve AKP seçimi yüzde 47 oyla kazanmamış gibi davrananlar var ve bu partiye 'Abdullah Gül'ü
cumhurbaşkanı yapıp gerginliklere neden olmayın' diye tavsiyelerde bulunuyorlar.
Yüzde 47'den sonra, hem de sadece birkaç hafta sonra ne gerginliği?
İsmet Berkan /RADİKAL