Kanadoğlu zevkten dört köşe

Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Cumhurbaşkanı Gül'e yargı yolunu açma girişimi her kesimden tepki alırken, sadece Kanadoğlu kararı böyle savundu...

Kanadoğlu <b>zevkten dört köşe</b>

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 367'nin mucidi olan Sabih Kanadoğlu, 25 Nisan 2007'te yayınlanan “Cumhurbaşkanının cezai sorumluluğu” başlıklı makalesinde “Anayasada herhangi bir düzenleme olmadığı için Cumhurbaşkanı hakkında, sade bir vatandaş ya da dokunulmazlığı kaldırılmış milletvekili gibi işlem yapılması gerekir” görüşünü dile getirmişti. Sincan'ın tartışmalı hakimi de, Anayasa'nın 'vatana ihanet dışında yargılanamaz' yönündeki açık hükmünü hiçe sayarak Cumhurbaşkanı'nın evrakta sahtecilikten yargılanmasını istedi. Kararın ilham kaynağı ise 367 tartışmaları sırasında kaleme aldığı bu makale ile Sabih Kanadoğlu oldu. Sincan Mahkemesi'nin Anayasa'yı ihlal eden kararına tepki yağarken, karardan memnun olan Kanadoğlu bakın neler söyledi... İşte görüşler... Tamamen politik karar - Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok: Cumhurbaşkanı Anayasa’ya göre ’vatana ihanet’dışında başka hiçbir iddia ile yargılanamaz. Cumhurbaşkanı geçmişteki eylemleri nedeniyle cezai takibata uğratılamaz. Kaldı ki Cumhurbaşkanı sıfatının öncesinde milletvekili sıfatı da var. Oradaki dokunulmazlığı sözkonusu. Oradaki dokunulmazlığı neticesinde bu makama seçildi. Bu karar tamamen devletin tepe noktasındaki Cumhurbaşkanlığı makamını yıpratmak için verilen bir karardır. Anayasa’da boşluk arama çalışmalarını hukuki, politik buluyorum. Devletin en üst makamını rencide edecek bir karar alınamaz, alınmamalı. Mantıken kabul edilemez - Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun: Anayasa’da Cumhurbaşkanı’nın kişisel suçları hakkında açık bir hüküm yok. 1924 Anayasası’nda cumhurbaşkanının kişisel suçlarından dolayı milletevekili dokunulmazlığı hükümlerine tabi olacağına dair açık bir hüküm vardı. 1961 ve 1982 Anayasaları’nda böyle bir hükme yer verilmemiş olması günümüzdeki tartışmayı yaratmaktadır. Ancak Anayasa amaçsal olarak yorumlandığında milletvekillerine ve dışardan atanan bakanlara tanınmış olan dokunulmazlığın devletin en yüksek makamını işgal eden Cumhurbaşkanı’ndan esirgenmiş olabileceğini kabule mantıken imkan yoktur. Ayrıca 1982 Anayasası’nın geçici maddesi konseyin Kenan Evren hariç, 4 üyesini ’Cumhurbaşkanlığı Konseyi’ olarak tanımlamış ve onlara da milletvekili okunulmazlığını vermiştir. Konseyin 4 üyesi dokunulmazlığa sahip olacak fakat konsey başkanı Evren’in sahip olmayacağı yolunda bir mantık herhalde kabul edilemez. Burada bence Anayasa’da açık hükmün olmayışı bir ihmal sonucudur. Bu sorunu aşmanın kesin yolu bir Anayasa değişikliğidir. Hukuki bir temeli yok - Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Kayar: Anayasa’nın 105. maddesine göre, Cumhurbaşkanı sadece ’vatana ihanetten’ suçlanabilir. Bunun dışında Cumhurbaşkanı sıfatını taşıdığı sürece yargılanamaz. Anayasa, adi suç işlemeyeceğini var sayarak, dokunulmazlığın ötesinde devletin başı olarak Cumhurbaşkanı’na adeta kusursuzluk izafe etmiştir. Bu durum karşısında Cumhurbaşkanı’nın dokunulmazlığının bulunmadığını ve yargılanabileceğini kabul etmenin hukuki temeli yoktur. Ciddi bir Anayasa ihlali var Reşat Petek - Eski başsavcı: Bakanlık, kararı soruşturmaCeza hukukunda kıyasın yeri yoktur. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, cumhurbaşkanının kıyas nedeniyle değil, sorumsuzluk hali nedeniyle yargılanamayacağına karar vermeliydi. Mahkeme de üst norm olan Anayasa'yı dikkate almalıydı. Anayasa'ya göre, cumhurbaşkanı vatana ihanet suçu dışında yargılanamaz. Hıyaneti Vataniye Kanunu kaldırıldı. Bu hükümle yürürlükteki mevzuat birlikte değerlendirildiğinde cumhurbaşkanının hiçbir şekilde yargılanması mümkün değil. Mahkemenin Anayasa'nın bu hükmünü görmezden gelmesi hukuki dayanaktan yoksun, mesnetsizdir. Ciddi bir Anayasa ihlali var. Adalet Bakanlığı'nın bu kararı soruşturma konusu yapması gerekir. Ülkem adına talihsizlik Ali Aydın - Kayseri Barosu Başkanı: Bu kararı tartışmak bile istemiyorum. Anayasa'nın 104. maddesi oldukça açık. Yasalara uygun bir yorum değil, burada iyi niyetli bir tavır görmüyorum. Ülkemizde zaman zaman bu tür olaylar yaşanmakta. Ülkem adına bir talihsizlik olarak görüyorum. Cumhurbaşkanlığı makamı, korunması ve herkesin saygı duyması gereken bir makam. Saygı duyması gereken kurumlara mahkemeler de dahil. Sade vatandaştan farksız - Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu: Cumhurbaşkanı’nın kişisel suçlarından sorumlu olduğuna ilişkin Anayasa’da herhangi bir hüküm yok. Hiçbir ülke, yargı önünde aklanmadan, mahkûmiyeti halinde milletvekili seçilme yeterliliğini ortadan kaldıran zimmet, rüşvet, sahtecilik vs. gibi suçlarla itham edilenlerin cumhurbaşkanlığına seçileceğini tahmin etmediği için anayasalarına bu yolda bir düzenleme getirmemiştir. İster görevi sırasında suç işleyen cumhurbaşkanları olsun, isterse milletvekiliyken suç işlediği iddia olunan ve milletvekili dokunulmazlığından yararlanan, cumhurbaşkanı seçilmesi nedeniyle dokunulmazlığı sona eren cumhurbaşkanları olsun, bu hallerde haklarında sade bir vatandaş gibi işlem yapılması gerekir.
<< Önceki Haber Kanadoğlu zevkten dört köşe Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER