Yargıtay eski
Cumhuriyet Başsavcısı
Sabih Kanadoğlu,
Anayasa'da yapılacak değişlikliğin ömrünün iktidarla sınırlı olacağını iddia etti. Anayasa'da bugüne kadar birçok değişikliğin yapıldığını söyleyen Kanadoğlu, geride kalan kısım için
darbe nitelemesinin yapılmasını da doğru olmadığı iddia etti.
Balçiçek Pamir'le Söz Sende'nin bugünkü konuğu Yargıtay
Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'ydu. Kanadoğlu programda
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Haşim Kılıç'a yönelik olarak söylediği öne sürülen “
keçi” benzetmesi için “Bu yapacağım son açıklama olacak” diyerek şunları söyledi: “Böyle bir sözü söylemediğimi ifade edeyim. Herhangi bir şekilde herhangi bir kimseye böyle bir söz söylemeyecek bir insanım. Bir cümlenin içerisinde böyle bir kelime kullanma alışkanlığım yoktur. Hukuk eğitimi almamış kişiler için böyle bir sözcüğü söylemek ne aklımdan geçer ne de geçse bile dile getiririm. O kadar gazeteci ve konuğun ortasında bu biçimde konuşmak ne mesleğime, ne kişiliğime, ne yetişme tarzıma, ne de üslubuma uyar. Söz konusu kelime Haşim Kılıç'ın soyadıyla benzer bir kelimedir ve sanırım karışıklık oradan çıktı. Ben
eleştiririm, hem ağır da eleştiririm. Ama bu ağır eleştiri ancak bir olayın arkasından olur. Durup dururken bu şekilde
küçük düşürücü bir söz söylemem mümkün değildir.”
"BAĞIMSIZLIĞI ETKİLER, EN BÜYÜK KÖTÜLÜKTÜR"
Kanadoğlu, Balçiçek Pamir'in anayasa değişikliği ile ilgili sorularına da
cevap verdi. Pamir “Herkesin ‘özgürlükler anayasası' olarak bildiği 61 Anayasası'na göre Anayasa Mahkemesi üyeleri Mecls ve Senato tarafından seçiliyordu. Hatta sonradan başkanlığa kadar yükselen
Yekta Güngör Özden Anayasa Mahkemesi'ne CHP'nin kurumsal avukatı iken üye seçilmişti. O zamanlar neden buna karşı çıkılmıyordu, şimdi değişen ne?” diye sonru. Sabih Kanadoğlu da bu soruyu şöyle cevapladı: “Doğrudur. Ancak o olay 61 Anayasası'nın Aşil topuğudur zaten, denedik gördük, yanlıştır. 12 Eylül'e kadar devam etti ve sakıncalarını hep gördük. En önemli sakınca seçtiğiniz kişinin size bağımlıymış gibi bir izlenim bırakacağı endişesidir. Yani seçilen üyeye ‘şu partinin seçtiği adam' damgası vurulacaktır. Aslında bu o insana da yapılabilecek en büyük kötülüktür. Seçilecek kişinin Meclis'te seçilmek için yapacağı
lobi faaliyetleri de zaten mesleğe yakışmaz.”
"ELDE KALAN DARBE ANAYASASI DEĞİLDİR"
Kanadoğlu 1982 Anayasası'nın bir “cunta anayasası” olduğu ve değiştirilmesi gerektiğiyle ilgili yorumlara da şöyle karşılık verdi: “Buna kuşku yok, o anayasayı savunmanın da alemi yok. Ben de biliyorum bunu. Ama bu anayasa 16 defada 83 maddesi değişmiş bir anayasa. Bu değişimlerden sonra elde kalan herhalde darbe anayasası değil artık. Onun yerine ne getireceksiniz, önemli olan budur. Hukukçuların, yüksek yargının
sivil toplumun görüşlerini almadan buna girişir ve kısa sürede cevap beklerseniz bunun da darbe anayasasından bir farkı kalmaz.”
YENİ ANAYASA'NIN ÖMRÜ
Balçiçek Pamir'in “Peki diyelim ki bu anayasa değişikliği yapıldı. Ne olur sizce o zaman?” sorusuna Kanadoğlu şu cevabı verdi: “Geçerse bu anayasanın ömrü, bunu çıkaran partinin siyasi ömrü kadar olur. Bu parti de her parti gibi eninde sonunda iktidardan düşecektir ve düştüğü andan itibaren de anayasanın değiştirilmesi yine gündeme gelecektir.
Türkiye artık her derdin çaresini anayasa değişikliğinde aramaktan vazgeçecek ve doğru düzgün bir anayasayı herhalde ortaya çıkaracaktır.”