Buca Belediyesince düzenlenen panel, Buca Belediyesi
Meclis Salonu'nda yapıldı.
Panelde,
Eminağaoğlu'nun konuşması sırasında salon girişindeki bir grup
genç, ''Darbeciler Buca'dan defol'' şeklinde slogan attı.
Gençler, salonda bulunanların tepkisi ve güvenlik görevlilerinin müdahalesiyle salondan ayrıldı.
Kanadoğlu, panelde yaptığı konuşmada, ''
Anayasa değişikliğinin, kapalı kapılar ardında ve doğrudan,
Bakanlar Kurulu tarafından da demeyeyim, daha iç bir
kabine tarafından hazırlanması ve son sözün
Başbakan tarafından söylenmesi her halde Anayasanın 175. maddesine aykırıdır'' dedi.
Sabih Kanadoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Deniyor ki 'biz bu olayda elimizi ve bedenimizi taşın altına koyduk'.
Anayasa değişikliği, taşın altına el ve beden konularak yapılmaz. Yapılması gereken aklın, o anayasa değişikliğinin içine konulmasıdır. Siz aklı bir kenara bırakarak, el ve bedeni işin içine katıyorsanız zaten sizde uzlaşma isteği yoktur. Bunu bir hap haline getirdiğinizi söyleyerek, o hapın çok kolay yutulabileceğini söylüyorsanız, bu hapı, bu
halk yutmayacaktır.''
Anayasa değişikliğinin halk oylamasına sunulması kararı alınması halinde, bu kararın 10 gün içinde 110 milletvekili tarafından Anayasa Mahkemesine götürülebileceğini belirten Kanadoğlu, ''110 milletvekili, iptal davası açarsa işte o zaman siyasi
iktidarın asıl dua edeceği noktaya geliriz. Çünkü siyasi iktidarın
seçim kazanmak için kullandığı yol mağduriyet üzerine oyun oynamaktır'' dedi.
Yargıtay
Onursal Başsavcısı Kanadoğlu, halk oyuna başvurulması halinde bunun, anayasa değişikliği tartışmasından çok, mevcut siyasi iktidara ''
evet'' ya da ''hayır'' algılamasına dönüşeceğini, halkın oyunu ''hayır''dan yana kullanacağını öne sürdü.
-''12 EYLÜLCÜLERİN YARGILANMASI''-
''Geçici 15. Madde, Anayasadan çıkarılarak 12
Eylül askeri
darbesine katılanların yargılanmalarının önünün açılacağı'' yönünde bir algının oluşturulmaya çalışıldığını ancak bunun doğru olmadığını iddia eden Kanadoğlu, şöyle dedi:
''Geçici 15. Maddenin Anayasa'dan çıkarılması mutlak gerekir. O hükmün yer alması çağdaş bir
demokrasi için ayıptır, utanılacak bir olaydır. Ancak geçici 15. madde Anayasadan çıkarılarak
12 Eylülcülerin yargılanmasının önünün açılacağı düşüncesini aşılamaya çalışıyorsanız bu da ayıptır. Çünkü halkımız yüzde 91 küsurla Anayasaya evet dedi. O darbeyi yapanların tüm sorumluklarını, hem cezai, hem idari, hem mali, hem hukuki olarak ortadan kaldıran bir hüküm haline geldi. Hukuk devleti bir afta dahi zaten bunu yapamaz. Yani 'Ben seni affetmiştim ama bugün vazgeçtim, seni yargılayacağım' diyemez.''
-ESKİ YARSAV BAŞKANI EMİNAĞAOĞLU-
Eski Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı,
Yargıtay Cumhuriyet Savcısı
Ömer Faruk Eminağaoğlu ise ''12 Eylül sırasında
ortaokul öğrenci olduğunu belirterek ''Doğduğum büyüdüğüm yerden ayrılmak zorunda kaldım. Nasıl anayasa yapıldığını çok net hatırlıyorum. Bugün yaşadığımız koşullara baktığımızda, sadece
üniforma farkı var. Mevcut anayasa taslağı eğer askerde veya
emekli bir askerde elde edilseydi darbe
eylem planı olarak manşetlerdeydi'' dedi.
Toplumun tüm kesimlerinin demokrasi ve
özgürlük istediğini, ancak getirilmek istenen değişikliğin bunu hedeflemediğini öne süren Eminağaoğlu, şöyle konuştu:
''Tıpkı 12 Eylülde olduğu gibi anayasa değişikliğine ilişkin en ufak bir muhalefete çok sert söylemlerle karşı çıkılıyor. Bu anlayış mı Türkiye'ye özgürlük getirecek? Bunu topluma anlatmak zorundayız. Anayasa'nın 15. Maddesi, 12 Eylül darbesini yapanları sorumsuz kılmıştı. Bugünse
siyasi partiler konusunda öyle hükümler getirilmek isteniyor ki... Amaçlanan siyasi partilerin kapatılmasının zorlaştırılması mı, yoksa iktidarı eline geçirip iktidarı bırakmamak için özde ve sözde siyasi iktidar partisini sorumsuz kılan, demokrasi dışına çıktığında dahi hiç bir
yaptırım getirmeyen bir anayasa mı?''
İzmir Barosu Başkanı
Özdemir Sökmen ise anayasa değişikliğinin ''aldatmaca'' olduğunu öne sürerek, ''İlk 10 madde oltanın ucuna takılmış bir yemdir. Daha sonrası gerçekten hukuka vurulan büyük bir darbedir''dedi.