Sabih Kanadoğlu, hukuk devletinin en temel faktörünün yargı bağımsızlığı olduğunu söyledi.
Bağımsız olmayan yargının siyasallaşacağına dikkat çeken Kanadoğlu, "Bağımsız olmayan yargıların çeşitli örnekleri var. Eğer bağımsız olsaydı, hangi güç sınırda bir çadır
mahkemesi kurulmasına müsaade ederdi." dedi.
Adana'da
Cumhuriyet Okurları'nın (CUMOK) Büyükşehir Belediyesi
Tiyatro Salonu'nda düzenlediği, "Çağdaş Demokrasi İlkeleri" konulu konferansa konuşmacı olarak katılan Kanadoğlu, serbest kalan 34
terörist için sanıra savcıların gitmesini, "yargının siyasallaşması" olarak değerlendirdi.
Kanadoğlu, şöyle devam etti: "Düşünebilir misiniz, can güvenliği nedeniyle oraya (
Habur) savcı ve hâkim götürdük. Hangi hâkim böyle bir karar verebilir. Mahkeme yargılama yapılması için kurulur. Ve hangi şart içerisinde olursa olsun, olayın şüphelileri ve sanıkları mutlaka adliyeye getirilir.
Hâkimler sanıkların önüne gitmez. Hâkim ve savcıların sınıra götürülmesi ulusal onurumuzu zedeleyen bir olaydır. Zaten siz yasalarda eşitliği sağlayamazsanız,
kanun devleti de olamazsınız. Yasalar yurttaşlara eşit uygulanmak için yapılır. Siyaset gerektirdiği için bazı hukuk ilkelerini uygulamaktan kaçarsanız, adaleti, eşitliği yok edersiniz."
Hâkimler ve
Savcılar Yüksek
Kurulu'nun (
HSYK) yapılanma şeklini eleştiren
Sabih Kanadoğlu, 40 hakim ve savcının
disiplin nedeniyle dinlenmesini yargı bağımsızlığını gölgelediğine işaret etti. Güçlü ve etkin olmayan bir yargıda davaların yıllarca sürdüğünü belirten Kanadoğlu,
siyasi partilerdeki genel başkan sultasının dikta rejimlerini beraberinde getirdiğini kaydetti.
TÜRKİYE'DE HERŞEY TERSİNE
Türkiye'de her şeyin tersine kurulduğunu açıklayan Kanadoğlu, "Şimdi iş öyle bir noktaya geldi ki, milletvekilinin adını, sırasını da genel başkan seçiyor. Bu genel başkan istediği biçimde-arkadaşımız olsun diye-
cumhurbaşkanı da yapabiliyor. Bugün gençler ve kadınlar siyasi partilerde yer bulamıyor. Demokratik bir
seçim, orada yok. Bu az veya çok olarak, bütün siyasi partilerde geçerlidir." şeklinde konuştu.
Siyasi partilerde isteyenin düşüncesini ifade etme fırsatı bulamadığını ileri süren Kanadoğlu, partilerin -hanımlar arasındaki
misafir günleri gibi- Salı günleri büyük bir heyecanla grup konuşmalarını yapıp, alkış alıp gittiklerini dile getirdi.
Saydamlığın olmadığı yerde yolsuzlukların ortaya çıktığını ifade eden Kanadoğlu, 17 kez değişen İhale Kanunu'nun altında başka bir şey aramak gerektiğine değindi. Türkiye'nin yolsuzluk sıralamasında 66-69 arasında gidip, geldiğini bildiren Kanadoğlu, medyanın 111. sıraya düştüğü, yargının da bağımsız olmadığı bir yerde
demokrasiden bahsedilemeyeceğinin altını çizdi.
Yargıya sahip çıkılmasını isteyen Kanadoğlu, "Siyasi partiler iktidara gelme arzusunu vatandaşa anlatabilmelidirler. İktidara talip olmayan bir siyasi partinin geleceği olmaz. O ihya ister. O ihyanının vatandaşa inandırılması lazım." açıklamasını yaptı.
Kanadoğlu, "
Anayasa Mahkemesi'nin üyelerinin çoğunun görüşleri beli. Bu kurul nasıl oluyor da falan kişiyi (
Haşim Kılıç) başkan seçiyor? DTP ilgili kararları gündeme almıyor" şeklindeki bir soruyu, "Tabi güzel bir soru. Başkanın neden seçildiğinin muhatabı ben değilim. Bu soruyu üyelere sormak lazım. DTP ile ilgili de üyeler bir
oylama yapıp, gündeme alabilir."cevabını verdi. Kanadoğlu, "TSK'nin millet adını iktidarı değiştirme hakkı var mıdır?" sorusuna, "
Hayır, iktidara değiştirme görevi yurttaşındır." karşılığını verdi.
CİHAN