Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Müdürü Prof. Dr. Mustafa Erdik, Elazığ'ın Karakoçan ilçesinde meydana gelen deprem sonrası artçı sarsıntılar yaşandığını belirterek vatandaşların hasarlı binalara girmemesi uyarısında bulundu. Erdik, Şili ve Haiti'de yaşanan depremle Elazığ depreminin ilgisinin olmadığını söyledi. Kandilli Rasathanesi Müdürü Prof. Dr. Mustafa Erdik, Ulusal Deprem İzleme Merkezi Müdürü Dr. Doğan Kalafat, Kandilli Rasathanesi Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Nurcan Meral Özel bu sabah erken saatlerde Elazığ'ın Karakoçan İlçesi'nde gerçekleşen depreme ilişkin basın toplantısı düzenledi. Her şeyden önce depremden etkilenen vatandaşlara geçmiş olsun, ölenlere ise Allah'tan rahmet dilediklerini belirten Rasathane Müdürü Mustafa Erdik, deprem ve sonrası elde edilen veriler ışığında açıklamalarda bulundu. Depremin 04.30 civarında gerçekleştiğini ve 6 civarı büyüklüğünde olduğunu belirten Erdik, 2 büyüklüğünde binin üzerinde artçı deprem gerçekleştiğini belirtti. Depremden sonra binalarda çatlama yapabilecek 5 ve üzeri büyüklükte 3 deprem tespit edildiğine dikkat çeken Erdik, "Deprem bölgesindeki insanlarımız hasarlı binalara girmemesi gerekiyor. Bu tip binalara girmek bu durumda çok tehlikeli olabilir." Uyarısında bulundu. Bölgede yoğun tektonik hareket tespit edildiğini belirten Erdik, merkezinde 7 civarında hissedilen depremin kırsal bölgedeki binaların yüzde 20'sinde yıkılmaya sebep olduğunu tahmin ettiklerini belirtti. Hasarın artmasına bölgedeki binaların yapısının sebep olduğunu vurgulayan Erdik, şiddetindeki bir depremin bölgedeki binaların yüzde 40'ının yıkılmasına sebep olacağını belirtti. Açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını cevaplayan Erdik, gazetecilerin "Şili ve Haiti depremleriyle Elazığ'da yaşanan depremin bir bağlantısı olabilir mi?" sorusuna ise şöyle cevap verdi: "Öyle bir etkileme yapmasına kesinlikle ihtimal vermiyorum. Haiti depremi tamamen Karayipler'deki bir deprem kuşağında olmuştur. Şili depremi ise Naska Plakası ile Güney Amerika Plakası arasında olmuştur ki o da doğrudan Pasifik kuşağını ilgilendirir. Bunlarla Türkiye'nin üzerinde yer aldığı Alp-Himalaya kuşağı arasında hiçbir tektonik ilişki yok. O bakımdan öyle bir tetikleme söz konusu olamaz. Basın mensuplarının "Artçı depremlerle ilgili vatandaşları uyarabilecek bir konu var mı?" şeklindeki sorusu üzerine Erdik, "Bu tip depremlerden sonra artçılar giderek azalarak devam eder. Özellikle bu tip yığma taştan yapılmış hasarlı binalar en ufak şokte yeniden yıkılabilir. Rezerv güçleri kalmamıştır. O yüzden vatandaşlarımız bu binalara girmemelidir. İstatistik olarak elimizdeki bilgiler bunu gösteriyor. Bunun ötesinde ileriye yönelik bir prodüksiyon yapmamız mümkün değil." Şeklinde konuştu. Elazığ'da yaşanan depremin bölgede yaşanabilecek daha büyük bir depremi engelleyip engelleyemeyeceği şeklindeki soruya ise Erdik, şu aşamada bunu söylemenin mümkün olmayacağını söyledi. Erdik, "Oranın kırılması için en az 7 ve daha üzerinde bir deprem gerekir. Ve açığa çıkan enerjiye bakarsanız 7'lik bir enerji için en az 30 tane 6 şiddetinde deprem gerekir. Burada 7'lik deprem olur kırılmaz anlamında söylemiyorum. Ama böyle bir segmenti kırmak böyle bir 6 şiddetinde depremle olmaz. Bundan sonra hiçbir deprem de olmayabilir, 5-10-20 gün 2 yıl sonra çok büyük bir deprem de olabilir." Şeklinde konuştu. Basın mensuplarının son 1 ayda bölgede "olağan dışı bir hareketlilik gözlendi mi?" sorusuna ise Ulusal Deprem İzleme Merkezi Müdürü Dr. Doğan Kalafat şu cevabı verdi: "Burada denilmek istenen şu. O bölge Türkiye'de en fazla deprem hareketliliğinin yaşandığı yer. Çünkü deformasyon olarak iki fayın kesim noktasının tam koridoru. Dolayısıyla çok fazla miktarda aktif ve parçalı kırıklı fay var. Ve burada deprem aktivitesi Karakoçan'a bakın 6 ay önce de görürsünüz. Sivirce'ye bakın görürsünüz. Bunu bir hafta önceki, 10 gün önceki aktiviteye bağlamak mümkün değil. Oranın doğal aktivitesi bu. Ne zaman bakarsanız bakın bir yıl içinde deprem alırsınız. Yoğun deprem aktivitesi olan bir alan." CİHAN