Şirin bir sahil kasabası olan
Karamürsel,
naylon poşetlerin olmadığı zamanlarda Türkiye'nin file ihtiyacını karşılardı. Poşet çıkınca ilçede bu meslek bitmiş. Ta ki
Muzaffer Taşçı, bu işe el atana kadar.
Emekli bankacı Muzaffer Taşçı, Karamürselli bir
balıkçının kızı. Çocukluğunda babası balık ağı, annesi de file örermiş.
Hani eskilerin pazara, çarşıya götürdükleri filelerden. Zaten 30 yıl öncesine kadar Karamürsel'deki kadınların neredeyse hepsi bu işle uğraşırmış. Genç kızlar çeyizlerini fileden kazandıkları parayla yaparmış. Ne zaman ki
naylon poşet çıkmış, meslekleri de bitmiş. Ta ki Muzaffer Hanım'ın
emekli olmasına kadar.
İlçedeki kadınlar 4 yıldır
gençliklerindeki gibi file örüyor. Görmelisiniz, sabah eşlerini işe, çocuklarını okula gönderiyor, temizliği bitiriyor, sonra bir araya geliyorlar. Güneşin yakıcı olduğu saatlerde eski evlerin serin avlularında, akşamüzeri ise asma
altında ya da meydanlarda toplanıyorlar. Çaylar demleniyor, muhabbet koyulaşıyor, maharetli eller 30 yılın acısını çıkarırcasına file iplerine dolanıyor.
Karamürsel Ereğli köyünde en çok Bedia Çınar'ın (87) bahçesinde toplanıyorlar. Yaşlılar eski günlerden bahsediyor, menkıbeler anlatıyor, gençler türkü söylüyor, bazen vatan millet meselelerine giriliyor, çoğunlukla yeni
model filenin kaç ilmek olduğu üzerine konuşuluyor. Arada bir, çayları az ilerideki kahveden söylüyorlar. Kolay değil, ayda 50 bin file örmeleri gerekiyor. Bedia teyzenin kapı komşusu Ayşe Bırak (41), çok mutlu olduğunu söylüyor. Ekibin en genci o. Fileyi en son genç kızlık döneminde örmüş. Çeyizini hep fileden kazandığı parayla yapmış. Hiç boş kalmamış, lif örmüş, dantel yapmış ama file için "Tam ihtiyacımın olduğu bir zamanda, arayış içindeyken Muzaffer Hanım'ın 'File örer misiniz?' teklifi geldi, eski günlerimize döndük." diyor.
Asmalı malikânede file günleri
Ereğli'nin komşu köyü Ulaşlı'da da eski zamanlardan kalan asmalı bir konakta rastlıyoruz file ören kadınlara. "Halkan Malikanesi" diyorlar buraya. Müşerref ve Adnan Halkan'a ait bu tarihî ev. Yandaki
beton binada oturan Sevil Özgen, "
Terapi gibi oldu bana. Örüyorum rahatlıyorum. Para kazanıyorum." diyor. Sevil Hanım bu yıl fileden kazandığı parayla eşine
Babalar Günü hediyesi almış.
Ellerini öyle çabuk hareket ettiriyorlar ki ipi nereden, nasıl geçirdiklerini fark edemiyoruz. Ama onlar da başta örmekte zorlanmış, daha doğrusu hatırlayamamışlar. Elmas Altın hatırlamalarına
yardımcı olmuş. Aslında Muzaffer Hanım'ın ilk temasa geçtiği de o olmuş. File ticaretine başlamaya karar verdiğinde Elmas teyzenin kapısını çalmış. Elmas teyze de hanımlara söylemiş. "Biz sana
destek oluruz." sözü alınca sıfır sermayeyle başlamış işe. Önce bir internet
sitesi kurmuş: www.fileciler.com. İlk
siparişini de bu amatör site sayesinde
Bodrum Belediyesi'nden almış. Hâlâ en hatırlı müşterisi.
Yalova,
Sakarya ve 80'i aşkın belediyeye file satmış. Sonra sipariş üzerine sipariş... Uluslararası büyük şirketlere file yapar olmuş.
Avrupa için bayilik bile vermiş.
Öğrenciler sayesinde fileciliğe başladı
Muzaffer Hanım'ın file işine girmesine aslında öğrencilerin
ödevleri neden olmuş. Emekli olduktan sonra oğlunun
internet kafesinin başında durmaya başlamış. Yıl 2007. Olacak ya, o yıl öğretmenler öğrencilerine hep küresel ısınmayla ilgili ödevler verir. Öğrenciler de bilgileri internet kafede derleyip Muzaffer Hanım'ın yardımıyla çıktıları alır: "Çocukların ödevlerine yardım ederken haliyle okuyordum da.
Küresel ısınmanın sebepleri, atıklar, Avrupa'da ve Amerika'da poşetlerin yasaklanması gibi konuları hep bu ödevlerden öğrendim. Poşetlere karşı ben de bilinçlendim. Çocuklar çoğunlukla poşet kullanımına dair ödev hazırlıyordu. Biliyorsunuz o dönemler
Avrupa Birliği uyum çalışmaları sebebiyle birçok yeni
uygulama yapılıyordu. Düşündüm ki yakın bir zamanda Türkiye'de de poşetler yasaklanacak ve insanlar bez torbalar kadar fileleri de kullanacak. Çocukluğumda file örerdik. Annemle konuştum. Nostaljik geldi ona da. Kıbrıs'ta bilgisayar bölümünde okuyan oğlum telefonda nasıl site kuracağımı anlattı. Böylece başladım."
Muzaffer Hanım, Karamürsel'in çarşısında eskiden internet kafe olarak işletilen dükkanda filecilik yapıyor. İçerisi rengârenk onlarca modelde fileyle dolu. İpleri, kumaşları ve iki de dik
iş makinesi var. Burada yeni modeller geliştiriyor, köylerdeki kadınlara eğitim veriyor.
Meslek içi eğitimi alan başlıyor örmeye.
Her kadının bir karnesi var. Ördüğü kadarını getirip teslim ediyor, karneye yazılıyor. Fileler satılınca ödemesi yapılıyor. Muzaffer Hanım'ın ünü kulaktan kulağa yayılmış. Kadınların umudu olmuş. Hem boş vakitlerini değerlendirmek hem de ev bütçesine katkıda bulunmak isteyen onun kapısını çalıyor. O da işi büyüttükçe büyütüyor. Yurtiçine ve dışına bayilikler veriyor. Her zevke hitap edecek modeller geliştiriyor. Kokoş file ve
damacana örtüsü olarak kullanılabilen file böyle ortaya çıkmış.