Görüşme sonrası Bakan
Günay ve Burkay bir
basın toplantısı düzenledi.
Basın toplantısı öncesi görüşmenin yapılacağı alanın arkasına
Atatürk posteri ve onun üzerine ise
Türk bayrağı asılması dikkat çekti.
"Yaralarımızı umutla saralım bence" Basın toplantısında bir konuşma yapan
Kültür ve
Turizm Bakanı
Ertuğrul Günay, Burkay’ın, düşüncelerini yüksek sesle söyleyen bir insan olduğunu belirtti. Günay, "O yüzden önümüzdeki süreçte kendisinden düşünce ve
siyaset dünyamız güzel şeyler bekliyor. Ben başarılar diliyorum" dedi. Bakan Günay, Burkay’ın şiirlerinden birinden alıntı yapmayı da
ihmal etmedi. Bakan Günay, "Şiirlerimiz, türkülerimiz ellerimiz birleşsin, diyor bir şiirinde sayın Burkay. Bir de beni etkileyen bir mısradır. ’Yaralarımızı umutla saralım’ diyor. Yaralarımızı umutla saralım bence buna ihtiyacımız var. Sayın Burkay gibi arkadaşlarımızın bu yeni süreçte sorunlarımızı diyaogla kardeşçe çözme sürecinde duygulu yürekleriyle ve vatanseverlikleriyle olumlu katkıları olacağına inanıyorum" diye konuştu.
Burkay’dan Günay’a munzır ve harçık talebi Daha sonra konuşan
Kemal Burkay da Bakan Günay’a nezaketinden ötürü teşekkür etti. Ardından Burkay, Ankara’daki
Ulucanlar Cezaevi’nin
Kültür Bakanlığı tarafından müze ve kültür merkezi haline getirilmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Burkay kendisinin de 1966 yılında bir yazıdan ötürü yattığını söyleyerek, "
Müze haline getirilmiş bu çok güzel birşey. Bunun yanı sıra Ertuğrul bey anlattılar,
Diyarbakır’da iç
kale çevresi, cezaevi müze haline getirilecekmiş. Bunun girişimleri var. Diyarbakır surlarının daha da iyileştirilmesi UNESCO’dan
destek alınarak bir de bu var. Bunun yanı sıra, Diyarbakır 5 no’lu cezaevinin de müze haline getirilmesi kararlaştırılmış olmasa bile, biz kendilerinden bu konuda destek bekliyoruz" dedi.
Burkay, Kültür Bakanlığı’ndan
Munzur Vadisi’nin korunmasını da isteyerek, "Bunların yanı sıra biz Kültür Bakanlığı’ndan daha başka şeyler de bekliyoruz. Örneğin,
Dersim yöresinde ünlü Munzur ve Harçık vadilerinin korunması için de çaba göstermesini bekliyoruz kendilerinden. Bir
ülkede barajların yapılması elbette önemlidir ama bu vadiler de eşsiz
doğal güzelliklerdir. Yani su bastığı zaman belki bir daha kazanılmamayacak değerli varlıklarımızdır. Eğer hükümet bunu başarabilirse, Kültür Bakanlığı da bunu desteklerse, Dersim yöresi çok sevinecek ama bütün ülke bundan kazanacak diye düşünüyorum" diye konuştu.
"Silahları susturarak,
diyalog ve barış sürecine şans tanımalıyız" Burkay, "Gerçekten bu ülkeyi seviyorsak, halkımızı seviyorsak, birarada barış içinde, ama eşit ve özgür koşullarda yaşamanın yönetemini mutlaka bulmalıyız. Başka türlü barışa ve uygar yaşama ulaşamayız. Bunun en önemli adımı da öyle sanıyorum ki,
silahları susturmak olacak. Bunu nasıl yapacağız o ayrı bir konu. Silahları susturarak diyaloga ve barış sürecine şans tanımalıyız. Çünkü bu olmadan bu şansı yakalayamayız. Ben silahta şiddette ısrar etmenin ülkeye iyilik olmadığı kanısındayım. Hiçkimseye iyilik olmadığı kanısındayım. Bunun için çaba göstermeliyiz. Ben ülkeme döndüm çok mennunum. Bundan sonraki çabalarım bu yönde olacak. Ne kadar katkı sunabilirim onu bilemem" diye konuştu.
Ardından Bakan Günay, Burkay’a Ahmet Hani’nin Mem - ü Zin adlı kitabını, Nazım Hikmet’in ve bir de İdris Küçükömer’in kitabını
hediye etti.
Burkay’ın zor anları Daha sonra Bakan Günay, Burkay’ın Gülümse şiirindeki ’
İklim değişir,
Akdeniz olur’ cümlelerini soruldu. Günay, "Herhalde iklim değişiyor. ’Mutlaka gecenin içinden gündüz çıkacaktır’ diyor
şair. Yaralarımız oldu tabii. 30 yıl içinde
Türkiye doğusuyla ve batısıyla acılar yaşadı. 12
Eylül bir karabasandı ülkemizden kara bulutlar daha yeni dağılıyor. Ama gün daima bulutta kalmaz. İleride güzel günler olacak ve biz yaralarımızı umutla saracağız. Acıtmayacağız, kanatmayacağız, umutla saracağız. Sayın Burkay’ın biraz önce söyledikleri çok önemli, silahlar susmadan bu ülkede çatışma varken, ölümler varken, şiddetten birileri medet umarken, herhangi bir sorunu çözmek mümkün değil. O yüzden barış ortamının oluşması için elimizden gelen herşeyi yapacağız" dedi. Nazım Hikmet’in kitabının hediye edilmesiyle ilgili Burkay, "Nazım’ın hasretini giderdim diye düşünüyorum. Onun bir temsilcisi bir artçısı olarak görüyorum kendimi. Hasret çekmedim değil. Stockholm’ü çok sevdiğim halde bir şiirimde şöyle diyorum: ’Ben burada bir yabancıyım. Öfke
isyan acıyım’ bunları da yaşadım’ derken konuşmakta güçlük çekti.
Burkay’dan Van’daki
terör saldırısı yorumu Burkay Van’ın
Başkale ilçesinde PKK’lı teröristlerce üç askerin şehit edilmesi ve kaymakamın yaralanmasına ilişkin bir soruyu da yanıtladı. Burkay, şunları söyledi: "Örneğin daha önce Lice’de iki askerin kaçırılması. Sonra Silvan’da yaşananlar. Bunlar
12 Haziran seçimlerinden sonra başlayan ve öyle olması gereken yumuşama sürecini, sabote eder türde eylemlerdi. Biz barış istiyoruz. Sadece ben değil, diğer
Kürt kesimleri de, Kürt politikası adına konuşan kesimler de. Bunlar barış sürecine
hizmet etmez. Sekteye uğratır. Yazdığım bir yazıda ’Kriz kimseye yaramaz’ demiştim. O nedenle BDP’nin parlamentoya girmemesini de yanlış bulmuştum. Kanımca
kriz yaratmak isteyenler bu tür eylemlere başvuracaklardır. Her iki yandan da olabilir. Bir yanda barış yumuşama
demokrasi için mücadele eden kesimlere karşı, kan dökülmemesini isteyen askere gönderilecek çocukları olan anne babalar, diğer taraftan Kürt anne ve babalar barış ortamını dört gözle beklerken, bunu sabote etmek isteyenler de olur. Biz mümkün olduğu kadar bu tuzaklara karşı kararlı olalım diyorum.
Hükümet de kararlı olmalı. Son olayı duyduğum zaman üzüldüm. Sözkonusu olaylar zincirinin bir devamı olarak görüyorum bunu. Temenni ediyorum ki sağduyu ağır bassın. Her iki tarafta da ağır bassın. Eğer silahlar susmuşsa, diğer taraf
operasyon yapmasın. Biz ordunun silah bırakmasını tabii ki öneremeyiz. Hiçbir ülkenin ordusu silah bırakmaz. Ancak bir taraf eylemsizlik ilan etmişse, operasyonlar durdurulabilir. Bence bu diyalog sürecinin başlaması, dağdakilerin inmesi için zemin hazırlar." Burkay, zaman zaman yaşanan gerginliklerle ilgili de konuşarak, " Bu gerginlik ortamını önleyemediğimiz sürece bunlar yaşanabilir. Sorunlarımızı uygarca çözmek istiyoruz. Kitleleri kışkırtabilecek, eylemlerden her iki tarafın da uzak durmasını istiyoruz" dedi.