Işık, yaptığı yazılı açıklamada, Şeyh Galib'in ''Hüsn-ü Aşk'' adlı mesnevisini bir konsept içinde sahneleyip,
İstanbul'da ve sonrasında
yurt dışında gösterime sokmakla ilgili projeyi 2007'de İstanbul 2010
Avrupa Kültür Başkenti (AKB) Ajansı
yönetimine sunduğunu kaydederek, Nuri Çolakoğlu'nun kendisine birkaç kez projesinin geçtiğini söylediğini, ancak resmi bir
cevap alamadığını aktardı.
Daha sonra, 2010'un projelerini değerlendirmek üzere
Dikmen Gürün başkanlığında 7 kişilik komite oluşturulduğunu, o komiteye kendisinin de seçildiğini ifade eden Işık, ilk toplantıya katıldığını, sonrasında, projesi olduğu için bu komitede yer almanın yakışık almayacağı gerekçesiyle ayrıldığını anlattı.
Işık, şunları kaydetti:
''Bir süre sonra Gürün, projenin değerlendirildiğini ve olumlu bakıldığını, fakat bütçesinin daraltılıp, yüzde 70'inin de bir
sponsor tarafından karşılanması gerektiğini söyleyince, aklıma hemen sponsor olarak Devlet
Tiyatroları geldi. Dikmen Hanım bu fikrimi onayladı.
Devlet Tiyatroları Genel Müdürü ile görüştüm. Genel Müdür de projenin bütünüyle
Devlet Tiyatrosu projesi olmasını
teklif etti. Ben de memnuniyetle kabul ettim. Böylece Devlet Tiyatroları
Opera ve Balesi'nin olanakları devreye girecek ve projenin belki de 2010 projesi bütçesine pek ihtiyacı kalmayacaktı. Fakat 2010 yönetimindeki değişiklikler ve Dikmen Gürün'ün Artistik Komite Başkanlığı'ndan
istifa etmesi projenin kabulünü geciktirdi ve zamanın daralmasıyla neredeyse imkansız hale getirdi. Bu durumu Dikmen Hanıma ilettim. O da bu düşüncemi kendi yerine gelen Beyhan Murphy'e iletmemi istedi. Bayan Murphy'i biliyordum, ama hiç tanışmamıştım. Bu nedenle durumu, projeyi bir an önce gerçekleştirmek için benimle temasa geçen Devlet Tiyatroları İstanbul Müdürü Şakir Gürzumar'a anlattım. Şakir Bey, Beyhan Hanım ile görüşmüş. Beyhan Hanım da göreve henüz yeni geldiğini, projelere bakıp ondan sonra karar vereceğini söylemiş, ama
vakit artık çok geçti. İstesek de projeyi yapamazdık. Neticede değerlendirilmiş ve daha önce oynandığı gerekçe gösterilerek proje reddedilmiş.''
Bu projeden çoktan vazgeçtiğini ifade eden Işık, açıklamasında, ''Daha doğrusu, neyin, niçin ve neden yapılması ya da yapılmaması gerektiğine karar verenlerin kafalarının, art arda gelen istifalar, dedikodular, şaibeler nedeniyle karma karışık olduğu için istense de artık yapılmasının mümkün olamayacağından dolayı vazgeçmiştim'' dedi.
-''NEDEN REDDEDİLDİM?''-
Işık, bu haber yapıldığı, kendi adı da şaibeliler arasında zikredildiği için bir soru sormak istediğini belirttiği açıklamasında şu hususlara yer verdi:
''Ben bunca yıl oyunlar yazmış, uyarlamış, yönetmiş, genel sanat yönetmenliği,
Kültür Bakanlığı Müşavirliği yapmış, Uluslararası Tiyatro Enstitüsü
Türkiye Şubesi ve
Oyun Yazarları Derneği yönetim kurullarında yıllarca görev yapmış, üniversitelerde
ders vermiş, sanat alanında yaptığı işlerle 100'e yakın
ödül kazanmış biri olarak neden reddedildim? Daha doğrusu Devlet Tiyatroları ile birlikte neden reddedildik? Ve daha da vahimi neden 'daha önce yaptığı bir projeyi yeniden İstanbul 2010'a -deyim yerindeyse- kakalamaya çalışan biri durumuna düşürüldüm? Daha önce hiç umursamamıştım, ama gelinen noktada bu sorunun cevabını istemeye hakkım olduğunu sanıyorum. Tabii eğer neredeyse 3 yıl süren bu hengame içinde hala kafası karışmamış, sağduyu sahibi yetkin bir yetkili kaldıysa.''