CHP Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu, Malatyalı İşadamları Derneğince (MİAD) düzenlenen toplantıdan önce basın mensuplarının sorularını
yanıtladı. Kılıçdaroğlu, "
Radikal gazetesindeki aramayı ve
nöbetçi mahkemenin kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna şu yanıtı verdi: "21. yüzyılın Türkiye'sinde basılmamış bir kitabın peşinde olan bir yargı olabilir mi? Basılmamış bir kitabın
imhası söz konusu olabilir mi?
Hitler'in ve Mussolini'nin aklına gelmeyen
uygulama 21. yüzyılın Türkiye'sinde AKP Hükümetinin aklına geliyor. Bunun
demokrasiyle de,
özgürlüklerle de yakından uzaktan bir ilgisi yok. Sedece baskıcı hükümetin getirdiği bir uygulama. Baskıya ve baskıcı hükümetlere karşı çıkmak, her zaman demokrasiyi savunanların görevidir" diye konuştu.
"HİTLER, MUSSOLİNİ DÖNEMİNDE BİLE OLMADI"
Kılıçdaroğlu toplantıda yaptığı konuşmada, "
Ergenekon'a niye sahip çıkıyorsunuz?" sorusuna ise "Hiç kimseye sahip çıkmıyoruz. Sahip çıktığımız sadece hukuk, hukukun üstünlüğü" karşılığını verdi.
Gazeteci Ahmet Şık'ın yazdığı kitabın dijital kopyalarının toplatılmasına ilişkin de Kılıçdaroğlu, "Bastığınız adam gazeteci, üniversitede hoca.
Kitap yazmış, daha kitap basılmamış. Matbaa'da duruyormuş. Mevcut nüshasını imha ediyorsunuz. Kimse görmesin diye. Ne oldu şimdi? Herkes merak ediyor. Böyle şeyler Hitler, Mussolini döneminde bile olmadı" dedi. Ergenekon
davasında bazı belgelerin doğru olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Biz yargılanmasın demiyoruz.
Yargılansın ama hukukun ön gördüğü koşullarda yargılansın. Şunu da kabul edemiyorum: Tutuklanıyorsunuz, hapse atılıyorsunuz, neyle suçlandığınızı bilmiyorsunuz, avukatınıza da vermiyorlar bilgiyi. Çünkü
gizlilik kararı var. Bir dava siyasallaşmışsa bunun faturasını
toplum çeker. Siyasi davalar, her zaman toplumun vicdanında kanayan davalardır" diye konuştu.
"YARGILAMADIK, BİR DE MAAŞLARINA ZAM YAPTIK"
Darbe yapanları yargılamaya karşı olmadıklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Sana
muhtıra veren adam var. Zaman aşımına uğramamış. Neden onu yargılamıyorsun? Bir dr üstüne 'üstün
hizmet madalyası' verdin. Biz meclsite önerge verdik, "12 Eylül'de
darbe yapanlar yargılansın" diye. Bizim önergemizi reddettiler. Milleti niye kandırdınız? Yargılamadık, bir de maaşlarına zam yaptık" dedi.
"SENİN ÇOCUĞUN BEDELLİ ASKERLİK YAPARKEN İYİYDİ DE, VATANDAŞIN ÇOCUĞUNA GELİNCE Mİ SORUYORSUN"
"Bizim teklifimizde hem
bedelli, hem bedelsiz var. Durumu iyi olandan para alacağız, olmayandan almayacağız. Biriken binlerce gencin önünü de açacağız. Bize" Vay efendim, siz yine orduyla oynuyorsunuz" dediler. Dayanamadım mecburen söyledim: Senin çocuğun
bedelli askerlik yaparken iyiydi de, vatandaşın çocuğuna gelince mi soruyorsunuz? Askerliği önce 9 aya, sonra 6 aya indireceğiz" ifadelerini kullandı.
"HER TUTTUĞUNUZ ALTIN OLUSA, SONUNDA AÇLIKTAN ÖLÜRSÜNÜZ"
"Özelleştirmeye nasıl bakıyorsunuz?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Özelleştirmeye ideolojik bakmıyoruz.
Ekonominin gereği neyse o yapılacaktır" diye yanıt verdi. "Baş
bakan Erdoğan'ın beğendiğiniz politikaları var mı?" sorusuna ise Kılıçdaroğlu şu yanıtı verdi: "Biraz düşünmem lazım. İşadamı arkadaşlarıma şu soruyu sormak isterim: "Dünya'da 8 yılda 4 kez mali af çıkaran bir
ülke daha var mı?" Bu, ekonomi iyi yönetilemiyor demektir. İşadamı vergisini,
sigorta primini ödeyemiyor, tıkaıyor ve siz af çıkarıyorsunuz. Bir ülkenin
Başbakanı çıkıp da 'Benim param değerlidir' diye övünüyorsa, ekonomi bilmiyor demektir. Bir laf vardır: "Her tuttuğun
altın olsun" diye. Her tuttuğunuz altın olusa, sonunda açlıktan ölürsünüz. Ekonomi yönetimi felaket."
"TEMİZ SİYASET, GELECEĞE GÜVENLE BAKAN BİR TOPLUM, DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK VAAT EDİYORUM"
Kılıçdaroğlu, "Bu ülkenin tüm insanlarına
temiz siyaset, geleceğe güvenle bakan bir toplum, demokrasi ve özgürlük
vaat ediyorum. Bu ülkede bir çocuk bile yatağa aç girmeyecek, onu vaat ediyorum" dedi.
"SİYASET BİRAZ KİRLİ BİR ALAN"
Kılıçdaroğlu, "Siyaset grubu halka hizmet grubudur. Siyaset biraz kirli bir alan onu biliyorum. Ama temizlemek için hepinizin siyasete gelmesi lazım. Siyaseti arındırmamaız lazım. Siyasetin halka güven vermesi lazım. Hem oy veriyoruz, hem güvenmiyoruz. Demek ki, bir sorunumuz var" dedi.