İZMİR’de, üyesi olduğu Emekli Subaylar Derneği tarafından düzenlenen ‘
Kıbrıs’ın bugünü ve yarını’ konulu panele katılan Emekli
Orgeneral Hurşit
Tolon,
Türkiye’nin
Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti’ne olan koruyuculuğunun ve bağlılığının son yıllarda azaldığını belirterek, “Bu millet hep güzel insanlar yetiştirirdi. Son zamanlarda
hain de yetiştiriyor da ondan'' dedi.
İzmir Emekli Subaylar Derneği,
Narlıdere Atatürk Kültür Merkezi’nde ‘Kıbrıs’ın bugünü ve yarını’ konulu panel düzenledi.
KKTC eski Cumhurbaşkanı Rauf
Denktaş’ın dinleyici olarak katıldığı panelin kapanış konuşmasını
emekli Orgeneral
Hurşit Tolon yaptı. Tolon, dinlemeye gelen çoğu
dernek üyesini “Siz yalnız yavru vatan Kıbrıs’a olan duyarlılığınızla değil tüm Türkiye meselelerine olan duyarlılığınızla hem örnek hem önder oldunuz. 19
Nisan ve 29 Nisan mitingleri sizin eseriniz.
Annan Planı için gösterdiğiniz birlik beraberlik ve karşı duruşla taktir topladınız'' sözleriyle selamladı.
Tolon, 1959 yılında lise çağındayken,
“Ya Taksim, ya ölüm'' diye haykırdıklarını, gençlerin öğrenimini yarıda keserek, Kıbrıs’ta savaşa gittiklerini hatırlatarak, “20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ve devamında KKTC’nin kuruluşunda var olan Türkiye’nin yavru vatana olan bu bağlılığı bu koruyucuğulu son yıllarda gevşedi. Bu soruyu bana 2004 yılı Mart ayında Karaburun’un Eğlenhoca Köyünde sordular. Ben de dedim ki; bu millet hep güzel insanlar yetiştirirdi, son zamanlarda hain de yetiştiriyor da ondan. Sevgili gaziler kaç tane TÜSİAD mensubu var aranızda? Yoktur. Kaç tane satılmış ya da kiralanmış köşe tutucular var? Yoktur. Onlar sadece bize kendi bildiklerini pazarlarlar. Biz de ülkeye, millete ve Cumhuriyet’e sahip çıkmak için şehit oluruz, gazi oluruz'' dedi.
Tolon, KKTC’de yaşanan sıkıntıların nedeninin 1990’larda iki kutuplu dünyanın tek kutuba dönüşmesiyle başladığını, ABD’nin yeraltı ve yerüstü kaynaklara sahip olmak için Büyük
Ortadoğu Projesi’ni geliştirdiğini belirterek, elindeki
enerji kaynakları 12 yıl sonra tükenecek olan ABD’nin bilinen potansiyeli 100 yıl olan
Irak,
Bahreyn ve
Kuveyt petrollerine yakın olmak ve
ulaşım yollarını
kontrol altında tutmak amacıyla Kıbrıs’a büyük ilgi gösterdiğini öne sürdü. Tolon, sadece
Akdeniz,
Karadeniz,
Marmara ve Ege su yolunda günde ortalama 3-7 milyon varil petrolün aktığını, dünyanın kullandığı petrolün yüzde 41’inin, AB ülkelerinin kullandığının yüzde 63’ünün Akdeniz su yolundan geçtiğini belirtti. Kendi halkının refahını düşündüğünü söylediği ABD’nin, petrol rezevlerine yakın olmak için bir
uçak gemisinden çok daha önemli olan dost, güvenilebilir, başarabilirlerse de kullanılabilir araziye ihtiyaç duyduklarını, o arazinin de Kıbrıs olduğunu dile getirdi. ABD
Dışişleri Bakanı Rice’ın Büyük Ortadoğu Projesi’ni ‘Fas’tan başlayıp, Çin sınırına kadar ülkelerin siyasi ve
ekonomik sınırlarının değiştirilmesi’ olarak tanımladığını ileri sürerek, şöyle konuştu:
“Ekonomik sınırların değiştirilmesi kolay. Kullanılan para cinsine, hangi üykeyle ne kadar ticaret yapacağınıza göre değişir. Ancak siyasi sınırların değiştirilmesi kolay değil. O siyasi sınırlar çok uzun yılların tarihten gelen kanlı mücadelelerle, verilen şehitlerle, anlaşmalar ve antlaşmalarla tespit ediliyor. Hele Türkiye’nin sınırı ki o sınır
Misak-ı Milli sınırıdır, yüce Atatür’ün önderliğinde bu milletin kanlarıyla çizilen sınırdır. Bayan Rice’ın hatrı için yeniden düzenlenemez. Türkiye’yi yönetenler şunu anımsamak zorundalar. 1571’de başlayan ve şehitlerin torunlarının torunlarının da şehit olduğu topraklarda Türk varlığının bağımsız
egemen olarak kurduğu tek Türk devleti KKTC’dir. Bundan mı vazgeçeceğiz yani? Türk tarihinin hiçbir döneminde kanla kazanılmış şehitler verilerek sahip olunmuş Türk yurdu, çakıl taşıyla bile savaşmadan, kan dökmeden verilmemiştir. İster KKTC’de yaşasın ister Türkiye'de yaşasın, hiçbir Türk evladı, KKTC’yi altın tepside sunmaz. Yarının ne olacağını yine siz göstereceksiniz. Halka rağmen hiçbir şey olamaz. Olamayacağını görülmüştür. Ne mutlu size, Ne mutlu Türk’üm diyene. Ne mutlu meydanı doldurana.''