Emre Aköz'ün Sabah Gazetesi'ndeki yazısının ilgili bölümü:
Öldürmek, ölümü izlemek, kan çıkarmak ve akan kana bakmak kolay bir iş değildir.
Bu gerilime dayanmak, stresi azaltmak için başvurulan yollardan biri de
itiraf ve ifşaattır. Yapan söylemek ister.
Bizde, asker millet mitolojisine uygun olarak savaşçıların gerçek halleri gizlenmeye çalışılır.
Ancak gerçek değişmez: Ölülerin görüntüleri birçok askerin rüyasına girer, ruhsal yapısını bozar.
Biliyoruz: 25'inci yılına girdiğimiz iç savaşta birçok görevli
Güneydoğu Sendromu'na yakalandı. Orada yaşadığı travmayı atlatamadı.
Mesele uzaktaki bir
PKK militanını çatışmada öldürmek değildi. O, işin nispeten kolay yanıydı.
Ancak bir de, bilhassa 1990'larda, yani özel harbin
Susurluk aşamasında, gariban vatandaşları, suçsuz köylüleri dizüstü çöktürüp başlarına kurşun sıkanlar vardı.
Psikopat görevliler o günleri çoktan unutmuş ya da böbürlenerek anlatıyor olabilir.
Peki ya, emirle ya da o sırada inandığı için bunu yapanlar?
Ama sonra pişman olanlar? Kâbuslarla uyananlar?
Bir çatışmada yaralanıp
felç olan
Albay Kırca acaba bu durumu ruh dünyasında nasıl yaşıyordu?
Elbette büyüklerine,
Vatan sağ olsun diyordu. Ona şüphe yok. Ama içinden neler geçiyordu?
Fotoğrafı medyada yer aldı: Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer, 2004'te Kırca'ya, Devlet Övünç Madalyası takmakta. Emekli ve felçli askerin tam o sırada mutlu göründüğünü söylemek pek mümkün değil.
Abdülkerim Kırca acaba niye
intihar etti? Suçu medyaya yüklemeye çalışıyorlar ama gerçeğin bu olmadığını biliyoruz.
Kırca'nın vukuatı ilk kez yayınlansaydı; belki... Ama yıllardır yazılıyor, söyleniyor.
Peki, mesela üç yıl öncesiyle bugün arasında nasıl bir fark var?
Ergenekon soruşturması mı? Yaptıklarının ortaya çıkma olasılığı mı?
Acaba " Ya madalyamı geri alırlarsa " diye düşündü mü?
Faili meçhullerin, birer
zombi gibi, taşsız ve yazısız mezarlarından kalkıp üstüne üstüne geldiği karabasanlar görmemek için sabahlara kadar televizyon mu izledi?
Burnunun ucunu yalayıp duran kan kokusundan kurtulmak için viks kullandı mı?
Keşke yaşasaydı da Kırca'nın hem iç, hem de dış gerçeğini öğrenebilseydik.
EMRE AKÖZ-SABAH