Ergenekon talimatlarının yer aldığı notlarda, '
Fethullahçı polis listeleri'nin düzmece olduğu, bu yüzden isimlerin sürekli arttığı açıkça ifade ediliyor. Taslağın 127. sayfasındaki not dikkat
çekici: "Raporlar düzmece olduğundan rakamlar devamlı değişiyordu, inanılırlığı yoktu. Yalan raporun hangi doğrusunu bulup da okuyucunuza aktaracaksınız?"
Ergenekon
terör örgütünün talimatlarıyla hazırlandığı ileri sürülen 'İmamın Ordusu' isimli çalışmanın
taslak metninde yer alan bir not '
emniyette kadrolaşma' iddialarının
iftira olduğunu gözler önüne serdi. Yıllardır, bu yönde
propaganda yapan ve kamuoyunu yönlendirenlerin, konuyla ilgili hazırlanan 'düzmece' raporlara kendilerinin bile inanmadığı ortaya çıktı.
Gazeteci Ahmet Şık'ın bilgisayarında bulunan ve
mahkemenin örgütsel doküman olarak nitelendirdiği taslağın 127. sayfasında dönemin
Ankara Emniyet Müdürü
Cevdet Saral ve Osman Ak'ın hazırladığı 'Emniyetteki Fethullahçılar' raporundan bahsediliyor. Söz konusu raporlarda listenin sürekli değiştiği ve isimlerin arttığı belirtiliyor. Son olarak 528 kişinin 'Fethullahçılıkla' suçlandığı aktarılırken, bu satırların sonuna parantez içinde düşülen not ise sergilenen oyunun boyutlarını gösteriyor. Notta, listelerdeki sayının artmasının da raporun sahteliğinden kaynaklandığı
itiraf ediliyor. Ergenekon örgütünün yöneticilerinden olduğu tahmin edilen kişinin taslağa düştüğü not şöyle: "Raporlar düzmece olduğundan, rakamlar devamlı değişiyordu, inanılırlığı yoktu. Doğal olarak sizin de okuyucunuzun da kafası karışacaktır. Yalan raporun hangi doğrusunu bulup da okuyucunuza aktaracaksınız?"
Öte yandan taslağa söz konusu notu düşen kişi, kitaba Emniyet'le ilgili herhangi bir ekleme ya da çıkarma yapmaya gerek olmadığını vurguluyor. Sebebini de, Cevdet Saral ile yardımcısı Osman Ak'ın hazırladığı 'Fethullahçı polis listesi'nin sahte olmasıyla açıklıyor.
Türkiye'de bir kesim, yıllardır aynı şeyleri söyleyip duruyor. Hiçbir
delil ve belgeye dayanmayan iddialar, taklalar attırılarak yeniden kaleme alınıyor. İşte onlardan biri de Ergenekon silahlı terör örgütünün talimatıyla hazırlandığı ileri sürülen ve
İstanbul 12. Ağır
Ceza Mahkemesi'nin 'örgütsel doküman' olarak nitelendirdiği Ahmet Şık
imzalı 'İmamın Ordusu' isimli çalışması. Şık, çalışmasının bir yerinde, söz konusu kitaba ismini emniyet içindeki 'cemaatçi' yapılanmadan yola çıkarak verdiğini söylüyor. Emniyeti, cemaatin 'silahlı gücü' olarak tanımlıyor. Ve bu nitelendirmesi için taslağa düşülen bir notla da uyarılıyor. Notta, 'bu ifadenin hukuki olarak sorun olacağı' belirtiliyor. Şık, askere karşı bir güç olması için cemaatin emniyete sızdığını anlatıyor uzun uzun. Daha önce söylenen her şeyi yeniden kaleme almış. Somut tek bir delilin olmadığı çalışmanın taslağında yer alan bir 'not' ise gerçekleri gözler önüne seriyor.
1999'da da emniyetteki 'Fethullahçı' yapılanmadan söz ediliyordu. Dönemin
Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral ve aralarında Osman Ak'ın da bulunduğu ekibi sözde 'Fethullahçılarla' ilgili raporlar hazırlamıştı. Raporların kimisinde 85 kişinin ismi yer alıyordu. Bazılarında ise 400 rakamı telaffuz edilmişti. Son olarak rakam 528'e kadar çıktı.
Aydınlık dergisi bu dönemde yayınlarıyla 'emniyetteki sözde kadrolaşmayı' sürekli gündemde tuttu. Söz konusu raporlar Fethullah
Gülen Hocaefendi 'Laik devlet yapısını değiştirerek yerine dini kurallara dayalı bir devlet kurmak amacıyla
yasa dışı örgüt kurup bu amaç doğrultusunda faaliyetlerde bulunmak' iddiasıyla Ankara 2 No'lu DGM'de yargılanırken de gündeme geldi. Mahkeme raporları istedi. Onlarca emniyet personeli hakkında
soruşturma açıldı. Ancak 528 kişiden sadece 14'ünün cemaatle bağlantılı olduğu ileri sürüldü. Kalan 514 kişi ise aklanmıştı!
BU RAPORUN NERESİNİ DOĞRULTACAKSINIZ!
Ahmet Şık'ın taslak çalışmasında yer alan bir not, kadrolaşma yalanını net olarak ortaya koyuyor.
Kitap taslağının 127. sayfasında, "Saral ve Ak ekibinin hazırladığı listeler her haliyle kişisel hesaplaşma kokuyordu. Kendi ikballerinin önündeki engeller olan başarılı meslektaşlarını günün şartlarındaki en iyi yöntem olan Fethullahçılıkla suçlamışlardı. Ortalığa saçılan ve Saral ekibinin denilen raporların yanı sıra, bu çalışmada isimleri belirlenen emniyet personelinin listeleri de sürekli basında yer alıyordu. Bir gün 80, ertesi gün 120 kişinin adı yer alan listelerdeki emniyet personelinin sayısı 528'e kadar çıkmıştı." ifadeleri yer alıyor. İşte bu ifadelerin hemen ardından parantez açılıyor ve aynen şu not düşülüyor: "(*Yazdıklarınız doğru, ekleyecek veya çıkartacak bir şey yok. Raporlar düzmece olduğundan, rakamlar devamlı değişiyordu, inanılırlığı yoktu. Doğal olarak sizin de okuyucunuzun da kafası karışacaktır. Yalan raporun hangi doğrusunu bulup da okuyucunuza aktaracaksınız?)"
'Alakası olmayan bazı isimler listelere girdi'
'Düzmece' raporda 'Hanefi
Avcı,
Adil Serdar Saçan ve
Şentürk Demiral' gibi isimlerin bulunması da notu düşenleri rahatsız etmiş. Bu ifadelerin de düzeltilmesi isteniyor: "Kamuoyunun yakından tanıdığı, başarılı operasyonlara da imza atmış Susurluk'un en çok konuşan istihbaratçısı
Hanefi Avcı, İstanbul KOM Şube Müdürü
Adil Serdar Saçan yine İstanbul Asayiş Şubesi Cinayet Büro Amiri Şentürk Demiral gibi isimlerin de listelerde Fethullahçı suçlamasıyla yer alması kafa karışıklığı yarattı."
Yazının devamında (*Osman AK'ın hırsı, kendilerinin yaptığı telekulak yolsuzluğunu kapatmak için
savunma içgüdüsü,
Fethullah Gülen Cemaati'nin kamuoyunda itibar kazanmasına sebep oldu. Bu yüzden, Gülen Cemaati'ne en büyük hizmeti Osman Ak ve ekibi yapmıştır.)" şeklinde uyarı notu düşülüyor. Kitapta ise bu not dikkate alınarak şu ifadeler kullanılıyor: "Osman Ak'ın hırsı, kendilerinin yaptığı telekulak skandalını kapatmak için savunma içgüdüsü, Fethullah Gülen Cemaati'nin kamuoyunda itibar kazanmasına sebep oldu. Bu yüzden, Gülen Cemaati'ne en büyük hizmeti Osman Ak ve ekibi yapmıştır. Sırf bu özensizlik yüzünden alakasız isimler de listelere girdi."
ERKAN SAĞLAM