Ergenekon'un Çöküşü kitabının yazarı Zihni Çakır, eski
Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu'na Kıbrıs'ta düzenlenen suikastın Ergenekon'un sol kanadı tarafından planlandığını iddia etti.
Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Genel Başkanı
Taner Ünal'ın eski sağ kolu Zihni Çakır, eski
Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu'na Ergenekon'un sol kanadı tarafından suikast düzenlendiğini iddia etti. Ergenekon
operasyonuyla çetenin yalnızca bir ayağının deşifre edildiği görüşünü savunan Çakır, 'Ergenekon'un tepesi aynı zamanda bürokrasinin bir kademesidir.' dedi. Zihni Çakır'a göre, çetenin sol kanadı ile medya ayağı hâlâ aktif. Çakır, yakında piyasaya çıkacak 'Ergenekon'un Çöküşü 2' kitabında suikastın detaylarını anlatacağını kaydetti.
Zihni Çakır'ın iddialarına göre, 28
Şubat sürecinde Genelkurmay'da askerler arasında iki
silahlı tehdit olayı yaşanır. İlk olay Batı Çalışma Grubu'nun irticai faaliyetlere yönelik hazırladığı raporlar görüşülürken meydana gelir.
Marmaris Aksaz Deniz Üs Komutanlığı'nda yapılan toplantı devam ederken komutanlar arasında mezhep
tartışması başlar. Bu esnada bir orgeneral, tabancasını çekerek bir başka orgenerale doğrultup, "Türkiye'yi Suriye'ye çevirmenize müsaade etmem. Burada Aleviliğe dayalı bir
Baas rejimi kuramazsınız." diye bağırır. Çakır, mezhebe dayalı cunta kurmakla suçlanan bu orgeneral için 'Ergenekon'un sol kanadının lideri.' diyor. İkinci silahlı tehdit vakası ise Genelkurmay komutanlık katında olur. Bir orgeneral ile bir tümgeneral birbirlerine silah çeker. Tartışma yatıştırıldıktan sonra komutanlık katına silahla girmek yasaklanır. Çakır, bu olayın da mezhebe dayalı çatışmanın ürünü olduğunu iddia ediyor.
Yazar Çakır, eski Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu'na kara kuvvetleri komutanı iken düzenlenen suikast planının komutanlar arasındaki mezhebe dayalı tartışmalardan kaynaklandığını savunuyor. Çakır, ilk kitabı 'Ergenekon'un Çöküşü'nde Kıvrıkoğlu'nun vatanseverler tarafından öldürülmek istendiğini ileri sürmüştü. Yakında piyasaya süreceği 'Ergenekon'un Çöküşü 2'de ise suikastın detaylarına yer verecek. Hatırlanacağı üzere
Kasım 1997'de dönemin kara kuvvetleri komutanı Kıvrıkoğlu'nun KKTC'de katıldığı Toros-2/97 tatbikatında bir
kaza yaşanmıştı.
Tatbikatta seken bir kurşun Kıvrıkoğlu'nu sıyırarak arkasındaki
Albay Vural Berkay'a isabet etmişti. Çakır, 'seken kurşun' iddiasını inandırıcı bulmuyor: "Tatbikat alanı ile izleyicilerin arası 1,5 kilometre. İddialara göre helikopterden atlayan bir yüzbaşının silahı ateş alıyor ve Kıvrıkoğlu'nu sıyırıp Berkay'ı vuruyor. Bir kere silah M 16, menzili ise 550 metre. 1,5 kilometre ötesini vurabilmesi
teknik olarak mümkün değil." Çakır, teamüllere göre tatbikatı
cumhurbaşkanı, başbakan ve
savunma bakanının da izlemesi gerekirken üçünün olmamasını da kuşku verici buluyor. Edindiği bilgilere dayanarak, olayın bir kaza olmadığını, 'silahı yanlışlıkla ateş aldı' denilen yüzbaşının Kanas'la bilinçli olarak ateş ettiğini öne sürüyor. "Amaç Kıvrıkoğlu'nu öldürmekti." diyen Çakır, 'suikastçı' olduğu ileri sürülen yüzbaşının olayın hemen ardından askerlikten firar etmesine ve halen de bulunamamasına dikkat çekiyor.
Ergenekon devletin içinde
"Ergenekon'un tepesi aynı zamanda bürokrasinin bir kademesidir. O makama gelen kişi aynı zamanda Ergenekon'un da başı olur. Bu nedenle, örgütün tepesine ulaşılırsa devlet de çöker,
sistem de." görüşünü dile getiren yazara göre, operasyon bir iki kademe daha ilerlese bile belli bir noktada duracak. Çakır, 'Ergenekon'un
doğal lideri' dediği makama herkesin gelemeyeceğini ifade ediyor: "Bu makama yapılacak terfiler önceden bellidir. Herkes bu makama getirilmez. Gelen kişi, seçilmiş kişidir."
Eleman sıkıntısı çekiyorlar
Yazar Zihni Çakır, örgütün
eleman bulma sıkıntısı içerisinde olduğunu da iddia ediyor. Bunda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin tavrının önemli rol oynadığını savunurken, "Bahçeli,
ülkücü gençleri sokaktan çekti. Onları bilime ve araştırmaya yönlendiriyor. Bu da örgütün elini zayıflatıyor. Ergenekon'un en önemli insan kaynağı ülkücü gençlerdi." görüşünü dile getiriyor.
Medya önünde cereyan eden nikâh töreni, silah üzerine
yemin ve Hz. İsa ile Hz. Musalı
basın toplantısı gibi etkinliklerin de bu nedenle gündeme geldiğini ileri sürüyor. Çakır, örgütün genç kitleye ulaşabilmek için bu tür esrarengiz etkinlikler yaptığını; ama bazı kesimler için de durumun komediye dönüştüğünü ifade ediyor.
Ünal'la Türkeli'yi çıkarmıştı
Bir dönem Taner Ünal'la birlikte Türkeli gazetesini çıkaran Çakır, bugün ortaya çıkan bazı isimlerin o dönemlerde nasıl iç içe olduklarını da anlatıyor. Yasin Hayal'in
avukatı Fuat Turgut'un 1996-97 yıllarında Ünal'ın
Ankara'daki ofisinden çıkmadığını söylüyor.
Danıştay saldırısı sonrası ismi gündeme gelen Avukat
Tarkan Toper'in de Türkeli gazetesinin Ankara dağıtımını yaptığını anlatıyor.