Kıyılar da talan edilmiş

Sayıştay'ın kıyı şeridindeki doğal güzelliklerin nasıl tahrip edildiği ile ilgili araştırması çarpıcı tespitler ortaya koyuyor.

Kıyılar da talan edilmiş

Ormanlık alanlar ve sahillerdeki kaçak düzensiz yapılaşmanın en önemli sebebi olarak kamunun gerekli önlemleri almaması gösteriliyor. Yasal düzenlemelerin yetersizliği ve insan hatasını en aza indirecek sağlıklı denetimlerin azlığı yaşanan sorunu daha kronik hale getiriyor. Çevre tahribatında kamu kurumlarının rolüne dikkat çekilen Sayıştay raporunda, devletin elindeki bilgileri güncelleme zaafından dolayı kıyılarla ilgili net bir fotoğrafın bile elde edilemediğinden şikayet ediliyor. Özel sektörün de kıyı güzelliklerini suistimal ettiği belirtilen raporda, buna örnek olarak, Mersin'de deniz üzerindeki bir otelin yasal girişime rağmen yıkılamaması gösterildi. Ayrıca Hazine arazilerini işgal edenlerin bürokratik engeller yüzünden zamanaşımından faydalandığı ifade edildi. 'Kıyıların kullanımının planlanması ve denetimi' isimli raporu hazırlamak için Sayıştay'da görevli 5 uzman denetçi, Muğla, İstanbul, İzmir, Antalya, Mersin, Hatay, Trabzon ve Rize'de, Bayındırlık ve İskân müdürlükleri, Milli Emlak müdürlükleri, Muhakemât müdürlükleri, il, ilçe ve beldelerde 54 belediyede çalışma yaptı. Kıyıları ilgilendiren konuları tek çatı altında toplayan düzenleme yerine birden çok yasaya dağıldığı vurgulanan raporda, kıyı yönetimine ilişkin özel bir kurumsal yapı bulunmadığı kaydedildi. Ayrıca, kıyılardaki planlama ve yapılaşmada yetki karmaşasının altı çizildi. Sayıştay raporunda, doğal yapıya zarar veren uygulamalar sonucu kıyı yağması yaşandığı vurgulanırken, yakın gelecekte turizm ve su ürünleri yönünden ciddi bir riskle karşı karşıya kalınacağı uyarısı yapıldı. Raporun en dikkat çekici bölümlerinden biri de kamu kurumlarıyla ilgili. Kamu kurumlarının da mevzuatına aykırı, doğal yapıyı bozan eylemlerde bulundukları belirtilen raporda şu ifadelere yer verildi: "Kamu kurumlarının Kıyı Kanunu'na aykırı yapılar inşa ettikleri, izinsiz ve plansız dolgu yaptıkları, kıyıya ve kıyıdan geçişi engelledikleri, kıyıların doğal yapısını bozucu ve kirletici eylemlerde bulundukları tespit edilmiştir." Sayıştay uzmanları, kıyı alanlarında planlama ve uygulama yapılabilmesi için Kıyı Kenar Çizgileri'nin (KKÇ) tespitinde de sorunlar olduğuna dikkat çekti. Buna göre, KKÇ tespiti yapıldığına ilişkin güncel ve derlenmiş bilgi bulunmuyor. Farklı kurumlar tarafından kıyı denetimi yapılması nedeniyle koordinasyon bozukluğu yaşanıyor. Her kurum, kıyı ihlallerinin giderilmesini diğer kurumdan bekliyor. Kıyı kullanımında en çok rastlanan usulsüzlük, deniz dolgusunda yaşanıyor. Önce dolgu yapılıyor, sonra planlar onaylanıyor. Karadeniz sahil yolunun bir kısmı eski dolgular üzerinden geçirilirken, bazı bölümlerinde yeni dolgular yapılmış. Denetçiler, Trabzon Valiliği'ne bu durum hakkında yönelttikleri soruya, "Dolguları kamu kuruluşu olan Karayolları Bölge Müdürlüğü talep etti, kamu yararı olduğu düşüncesiyle uygun görüş verildi." cevabını almış. Plansız dolgu örnekleri İzmir ve Mersin'de de tespit edilmiş. Uzun yıllardır faaliyet gösteren İzmir-Alsancak Limanı'na ait dolgu planlarının 2002 yılında onaylandığını ortaya çıkaran denetçilere göre İzmir Konak-Alsancak arası da plansız olarak doldurulmuş, işlem tamamlandıktan sonra plan onaylanmış. Mersin Mezitli'de önceden yapılmış bulunan dolgulara ilişkin plan 1996 yılında, Adnan Menderes Bulvarı'nın güneyinde bulunan eski tarihli dolgu alanına ilişkin plan da 2002 tarihinde onaylanmış. İstanbul kıyı şeridinin yarısı dolgu Yapılan tespitlere göre, İstanbul Avrupa yakasında 174,1 km olan kıyı uzunluğunun 46,3 kilometresi, Anadolu yakasında 217,7 km uzunluğundaki kıyının 100,4 kilometresi dolgu üzerine inşa edilmiş. Danıştay raporunda, depremde en büyük hasarın dolgu bölgelerinde görüldüğü vurgulanıyor. 1999 İzmit depreminde, Değirmendere'de 100 metre genişliğindeki dolgunun, üzerindeki yol, park ve beş katlı binayla birlikte denize kaydığı belirtiliyor. Kıyıdaki otel yıkılamıyor Raporda Mersin'de bir otelin tamamının kıyıda kaldığı ifade edilerek, şu bilgiler aktarılıyor: "Özel mülkiyet söz konusu olduğu için öncelikle tapu iptal davasının açılması gerekmektedir. Ancak 1996 yılında Maliye Bakanlığı tapu iptal davası açılmasına kamu yararı olmadığı gerekçesi ile izin vermemiş. Yerinde denetim tarihine kadar bakanlıktan olumlu veya olumsuz bir cevap alınamadığı için ne dava açılabilmiş ne de yapı yıkılabilmiş." ZAMAN
<< Önceki Haber Kıyılar da talan edilmiş Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER