11 Haziran günü IŞİD tarafından Musul Başkonsolosluğu'na yapılan baskınla rehin alınan ve geçtiğimiz cumartesi günü serbest kalan 3’ü Irak vatandaşı 49 personel arasında yer alan 3 çocuk babası 50 yaşındaki özel harekat polisi Veysel Can, 101 gün boyunca başından geçenleri anlattı.
'ANONSLARLA ŞEHRİN TERK EDİLMESİNİ İSTEDİLER'
Gaziantep'te ki evinde ailesine kavuşmanın mutluluğunu yaşadığını belirten Veysel Can, IŞİD baskını öncesinde başkonsolosluk binasının karşısında bulunan Irak askeri birliğinin şehri terk ettiğini söyledi.Olayın olduğu gün yaklaşık bin IŞİD militanının başkonsolosluk binasını sardığını anlatan Veysel Can, "Daha önceden bulunduğumuz yerde bir IŞİD komutanı öldürülmüş. IŞİD de bildiriler dağıtarak, sesli anonslarla insanların şehri terk etmesini, bunun intikamının kanlı bir şekilde alınacağını söylemiş. Bizim binamızın karşısındaki operasyon birliği de kentten ayrıldı. Sonra baskın günü kapıya geldiler. IŞİD militanları içindeki bir Türkmen kapıyı açmamızı söyledi. Biz de bunun mümkün olmadığını söyledik. Sonra tahminime göre içinde 500 kilodan fazla patlayıcı bulanan 3 kamyoneti bizim kapılarımızın önüne koydular. Kapılarımızı havaya uçuracaklardı. Yaklaşık bin kişi çevremizi sarmıştı. Çoğu ağır silahlıydı. Evlerin çatılarında roketatarlı militanlar vardı. Sonra Başkonsolosumuz, o zaman Dışişleri Bakanı olan Ahmet Davutoğlu ile görüştü. Onun talimatıyla çatışmadık ve teslim olmak durumunda kaldık" dedi.
'TÜRKİYE İLE BAZI KONULARDA ANLAŞMAMIZ GEREKİYOR'
Teslim olduktan sonra Azerbaycan uyruklu bir IŞİD komutanının yanlarına gelerek, "Sizi Türkiye'ye hemen göndermeyeceğiz, önce Türkiye ile bazı konularda anlaşmamız gerekiyor" dediğini anlatan Veysel Can, geçen süre içinde 8 farklı noktaya transfer edildiklerini kaydetti. Veysel Can, götürüldükleri bazı noktalarda hava bombardımanına maruz kaldıklarını ifade ederek, şöyle devam etti:
"Bizi aldıktan sonra bir eve götürdüler. Burada 8-10 gün kadar kaldık. Daha sonra ‘Sizi daha emniyetli bir yere götüreceğiz’ diyerek, bizi araçlara bindirip tatil köyü dedikleri bir yere götürdüler. Burası uzun koridorlara sahip bir binaydı. Sonra 10 dakika arayla buraya iki büyük bomba düştü. Camlar kırıldı, bir arkadaşımızın ayağında kesik oluştu, bir arkadaşımızın kulak zarı patladı."
'MİT'E HABER VERMEDİKLERİ İÇİN 4 SAAT SINIRDA BEKLEDİK'
IŞİD komutanlarının, serbest bırakılmalarından 10 günce yanlarına gelerek, "Yarın sizi Türkiye'ye göndereceğiz" dediğini söyleyen Veysel Can, "Biz buna inanmadık çünkü daha önce de bırakacağız dediler, fakat bırakmadılar. Çok yalan söylüyorlardı. Zaten dedikleri gibi ertesi günde bırakmadılar. Sonra serbest bırakılacağımız gün gelerek bize hazırlanmamızı söylediler. Biz hazırlandık otobüse bindik. Yine başka bir yere transfer ediliyoruz diye düşünüyorduk. Sonra yanımıza onların Musul Valisi dediği kişi geldi. Anlaşmanın sağlandığını ve Türkiye'ye gönderileceğimiz söyledi. Biz yine inanamamıştık. Otobüslerle Suriye'nin içinden geçerek Rakka'ya, sonra Telabyad'a geldik. Biz burada kalacağız diye düşünüyorduk. Sonra Akçakale sınırına geldik. Burada Türkiye'ye gireceğimize inandık. MİT'e haber vermedikleri için 4 saat sınırda bekledik. Geçen süreden sonra Türk görevliler geldi, "Belgeleri imzalayıp sizi sayarak teslim alacağız" dedi. Sonra biz teslim aldılar sınırı geçerken bazı arkadaşlarımız Türk bayrağının yanından geçerken çığlıklarla ağlamaya başladı. Bizi MİT Bölge Müdürlüğü'ne götürdüler. Burada ailelerimizle ilk defa telefon görüşmesi yaptık." ifadelerini kullandı.
DHA