Peygamber
Efendimiz'in anlaşılmaya ihtiyacı olduğunu anlatan
Baykal, "Kur'an Hz.
Muhammed'in en güzel olduğunu belirtir. Örnek olmak
taklit etmek anlamına gelmez. Hz. Muahmmed'in taklit edilmeye değil, anlaşılamaya ihtiyacı vardır" diye konuştu.
Haliç Kongre Merkezi'nde
Diyanet İşleri Başkanlığı'nca düzenlenen
Kutlu Doğum Haftası ve Kur'an-ı Kerim'in indirilmesinin 1400'üncü yıldönümü etkinliğine
TBMM Başkanı Mehmet Ali
Şahin,
CHP Genel Başkanı
Deniz Baykal,
Başbakan Yardımcısı ve
Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, Devlet Bakanı
Faruk Çelik, BBP Genel Başkanı Yalçın
Topçu,
Diyanet İşleri Başkanı Ali
Bardakoğlu,
Süryani Ortodoks
İstanbul ve
Ankara ruhani Lideri Yusuf Çetin'in de aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı.
Bu yıl
sürpriz bir çıkış yaparak
Kutlu Doğum Haftası etkinliğine katılan Deniz Baykal, kürsüde yaptığı konuşamaya Tekfir Suresi'nden bir
ayet okuyarak başladı. Konuşması boyunca sık sık alkışlanan Baykal, ayet ve hadislerden örnek vererek konuşmasını sürdürdü.
Hz. Muhammed'in hayatı hakkında bilgi de veren Baykal, "
Umutsuzluğumuza umut, çaresizliğimize çıkış yolu, hatalarımıza rahmet olarak gönderilen Kur'an-ı Kerim'i Hz. Muhammed hem davranışları ile hem de sözleri ile
tefsir etmektir.
Hz Muhammed'in hayatı Kur'an-ı Kerim'in tefsiridir. Hz. Muhammed Kur'an-ı Kerim'in yaşanılabilir olduğunu göstermiştir. Ulaşılmaz, hiç kimsenin tümünü gerçekleştiremeyeceği soyut bir anlayışı sergilemediği, hayata geçirilebilir, uygulanabilir yaşama dönüştürülebilir bir anlayışla Kur'an-ı Kerim'in bezenmiş olduğunu hepimize göstermiştir. Hz. Muhammed insanlık tarihinde bir dönüm noktasıdır. Hz. Muhammed bir
peygamberdir, diğer peygamberler gibi uluhiyeti bizzat temsil etmemiş, bir beşerdir, O bir mesajı taşımıştır." ifadelerini kullandı.
Konuşmasında
İslam dininin özünün güzel ahlak olduğunu dile getiren Baykal konuşmasına şöyle devam etti: "Hazreti Muhammed bilimi
teşvik etmekle kalmamış. İlk
okuma yazma seferberliğini de başlatmıştır. Kur'an insanı özgürleştirirken toplumsal hayatta da
adaletin belirleyici olmasını sağlamıştır. Kur'an-ı Kerim bir kavme veya soya değil tüm insanlığa inmiştir. Dinin bir servet veya ün elde etmek amacıyla ele alınması İslamiyet'in özüne yapılabilecek en büyük saygısızlıktır. Her insan aklı ve kendi hür iradesi ile inanır. Hiç kimse bir başkasının günahını çekmez. Cennete ancak hak eden gider. Cennette hiçbir cemaatin toplu rezervasyon yapma imkanı yoktur. İyi insansan kimsenin sana aracılık yapmasına ihtiyaç yoktur. Kur'an-ın ve İslamiyet'in siyasetle ilişkisi konusunda yanlışlıklara karşı hepimizin duyarlı olmasına ihtiyaç vardır.
Şura, adalet ve işlerin ehillerine verilmesi temel değerlerdir. Ama bunlar hiçbiri siyasetin tekelinde olmayan ve her zaman gözetilmesi gereken unsurlardır. İstişare şarttır. İster mecliste, ister kendi partinde yaparsın. İşi ehline vereceksin. Benim dostumdur, akrabamdır diye iş vermeyeceksin. Ve adaleti de gözeteceksin"
Kur'an-ı Kerim'in hiçbir devlet rejimi önermediğine vurgu yapan Baykal; "İslam'ın toplumsal hedefi ahlaklı ve adaletli bir düzeni kurmaktır. Dinin bir egemenlik iddiası yoktur. Kur'an-ı Kerim bir hukuk kitabı değildir. Dileyen
Müslüman olur. Tanrı dilediği kişiyi hidayete ulaştırır" şeklinde konuştu. (CİHAN)