Hafız bir
dede ve beş
vakit namaz kılan bir babanın yanında yetişmelerine rağmen
dövme yaptıran ve değişik bir müzikle uğraşan gençler olarak yetiştiklerini anlatan Özoğuz, hayatının bir konser yolculuğu sırasında değiştiğini belirtti.
Özoğuz, şunları anlattı: "
Mevlana'yı anladığımı söyleyemem. Hz. Pir'i anlayabilmek çaba istiyor. Satırdan değil Sadır'dan okumak lazım. 1998 yılında ilk albümümüz çıktığında her yeri dolaşmaya başladık. Yine bir turne için otobüsle gidiyoruz. Sabaha karşı otobüste uyuyorum. İçimden bir sıcak su aktı. Uyandım nerede olduğumuzu sordum.
Konya'da olduğumuzu söylediler. Hayatımda böyle bir duyguyu hiç yaşamamıştım. Ne olduysa ondan sonra oldu. Sonra ben bu
rüyanın peşine düştüm. Hz. Pir'in ne olduğunu ve ne hizmette bulunduğunu araştırmaya itti bu rüya beni. Okuyorum ama daha yolun başındayım." Çocukluğundan beri 'Ben neyim? Kimim?' arayışında olduğunu kaydeden Özoğuz, insanların garip etiketlerle ayrıştırıldığına dikkat çekti. Özoğuz, "Dinci diye bir kavram var. Ben bunu anlamıyorum. Dinci ne demek? Manavda satılan bir şey mi bu. Hz. Pir'i Peygamberimizden ve Kur'an'dan ayrı tutamayız. Hz. Pir, Kur'an'dan da, Hz. Peygamberden de gayrı görmek onun da söylediği gibi şikâyet vesilesidir." dedi.
Selçuk Üniversitesi Süleyman
Demirel Konferans Salonu'nda yapılan söyleşinin açılış konuşmasını yapan ünlü
sanatçı Ahmet
Özhan da, Mevlana'yı anlamak için onun hayatına, Kur'an'a ve Hz. Peygamber'in sünnetine iyi bakmanın gerektiğini dile getirdi. Ünlü sanatçı
Emel Sayın ise hayattaki en önemli yolculuğun insanın iç dünyasına yaptığı
yolculuk olduğunu söyledi.