Dilderesi araştırma noktasında 137Cs'nin varlığının sürekli saptanıyor olması
Çernobil'in etkilerinin körfezde bulunduğunu ortaya çıkardı.
İzmit Körfezi'nde yoğun endüstrileşme etkeninin baskısının artması sonrasında
denizin kirlenme yüzdesi gün geçtikçe artıyor. Körfezde yenilenme kapasitesinin son derece sınırlı oluşu nedeniyle özellikle
doğu ve merkez basenleri ülkemizin en kirli bölgeleri arasında bulunuyor. Yürütücülüğünü Fen
Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Halim Aytekin ERGÜL'ün yaptığı,
TÜBİTAK ve
Kocaeli Üniversitesi BAPB tarafından desteklenen proje kapsamında, 2008 Eylül'ünden bu yana çok sayıda araştırma gerçekleştirildi.
Kıyı,
Çevre Mühendisliği ve Kimya Bölümü'nden Öğretim Üyelerinin de katkısıyla çok disiplinli bakış açısıyla inceleniyor. İzmit Körfezi'nin
Kuzey ve
Güney kıyılarında belirlenen 10 farklı istasyondan 3 aylık dönemlerde alınan deniz suyu, alg ve yumuşakça örnekleri çeşitli ağır metaller ve
kimyasallar inceleniyor. İncelenen kimyasalların ortak özellikleri arasında çok düşük miktarlarıyla
kanserojen etki gösterebilme, canlı dokularında birikme ve kalıcılık özellikleri yer alıyor. Körfezin farklı derinliklerdeki 80 noktadan alınan dip tortusu örneklerinde ve Dilovası'ndan elde edilen tortu örneklerinde yukarıda sıralanan organik ve inorganik 90'dan fazla kimyasalın düzeyleri ve biyojenik materyal içeriği belirlendi.
Şimdiye kadar elde edilen sonuçlar genel olarak değerlendirildiğinde, incelenen parametrelerin mevsime ve örnekleme istasyonuna bağlı anlamlı değişiklikler gösterdiği belirlendi. Birçok ağır metalin, PAH, PCB ve PCDD/F bileşeninin özellikle Tüpraş, Hereke ve Dilderesi açıklarında sucul canlılar için en düşük etki değerini aştığı, bazı bölgelerde de kabul edilebilir en üst seviyenin üzerine çıktığı tespit edildi. İncelenen radyonüklidler içerisinde 137Cs'nin varlığı ve Dil Deresi sediment tuzağı örneklerinde sürekli saptanıyor olması Çernobil'in etkilerinin hala sürdüğünü göstermesi açısından önemli. Dikkat
çekici bir başka özellik de kirletici unsurların, kaynaklarından çok daha uzak bölgelerde tespit ediliyor olması. Bu durum Körfezdeki meteorolojik koşulların ve akıntı hareketlerinin kirleticilerin yer değiştirmesine neden olduğunu düşündürüyor. Sonuçlar, İzmit Körfezi'nin rehabilitasyonuna katkı sağlamasına rağmen hala yetersiz olduğunu gösteriyor.